6 Mart 2012 Salı

Tasavvuf Ehli



Allah bizi, 'tahtlarda karşı karşıya oturan kardeşler'*den etsin.
Yüce Allah, Musa'ya, Ya Musa dedi; beni kapında görsen ne yaparsın? Musa, Yarabbi dedi, sen bundan münezzehsin. Allah, Ya Musa dedi, kapında, kullarımdan birini gördün mü, bana ne yaparsan ona da onu yap. Çünkü ben, kullarımın arasından seçmişimdir onu; ışığımla ışıtmışımdır; dirliğimle diriltmişimdir onu.
Namaz, üstün bir kulluktur ama, namazın canı, anlamı, namazın sûretinden daha üstündür.
Nitekim insanın canı da, suretinden daha üstündür.Çünkü suret kalmaz; cansa kalır.Namazın sureti de kalmaz; namazın anlamı, canı kalır. Nitekim buyurmuştur:
'Öyle kişilerdir ki namazlarında daimidir onlar'.*
.... Tasavvuf Ehli olanlar,dille söylemenize ihtiyaç duymazlar; gönüllerinize girerler,gizlediğiniz şeylerden, dilediklerini çıkarırlar...onlarla oturdunuz mu,gerçeklikle oturun.
'Kim Allahla oturmak isterse, tasavvuf ehliyle
'otursun.
Sen o toplumdan birini görürsen, varlığından arınmıştır;Görünüşte yeryüzündedir ama,manası,yedinci kat göktedir.
Namazın önü tekbirdir, sonu selam.Namaz, Allah'tan başkasının bilemeyeceği bir halde Allah'la birleşmektir.Namazın sûretinin şartı, temizliktir.Bu, suyla olur.Namazın cânının şartıysa, kırk yıl savaşta bulunmak, gözü- gönlü kan etmek, yediyüz perdeden geçmek, kendi varlığından ölmek, Hakk'ın diriliğiyle dirilmek, Hakk'ın varlığıyla var olmaktır.
Değilmi ki padişah değilsin, kul ol; Değilmi ki peygamber değilsin, ümmetten ol.
Rahmet Muhammed'e, ter-temiz soyuna, olan bütün peygamberlere. Öyle olsun ey âlemlerin Rabbi!

*Kur'andaki sûrelerin ayetlerinden alınmıştır.
Hz.Mevlânâ, Mektuplar,XIX.Mektuptan bir bölüm, A. Gölpınarlı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder