20 Eylül 2012 Perşembe

EY YOLCU

Ey Yolcu,
Yaşadığın anın farkında ol.
Çünkü farkında olursan yolda aklını şeytan çelemez. Yaptığın işin, attığın adımın muhasebesini yap ki nefsinin esiri olma.

Ey Yolcu,
Zikirde sayıya riayet et.
Çünkü bu yolun yolcusu ALLAH'ı üç gün anmasa kalbi hastalanır, derdi dermansızlaşır. ALLAH'ı anmaya gafletsiz ve ara vermeden devam edersen kalbin mutmain olan kalplerden olur.

Ey Yolcu,
Kalbinin hallerini bil. (Vukuf-ı Kalbi)
Bil ki kalp ikidir. Biri kalbi hayvani, biri kalbi insanidir. Biri bir et parçası, diğeri iki dünya mutluluğunun anahtarıdır.

Ey Yolcu,
Dikkatini kendi adımlarına yönelt. (Nazar Ber Kadem)
Bırak başkası koşsun, öteki geride kalsın. Ko yolun kenarında oturanlar otursun. Ko yoldan çıkanlar gitsin, dilediği yere. Sen adımlarını sabit, yürüyüşünü kavi kıl.
Başkası laf ile güzaf.

Ey Yolcu,
Her an ALLAH'ın huzurunda olduğunu bil. (Huş Der Dem)
Kalbin yeni doğmuş bir bebek gibidir. Ona ne öğretirsen onu öğrenir. ALLAH'ı zikri öğret kalbine ki hep O'nunla olasın. Yolda hep O'nu an ki yolun sonunda selamete O eriştirsin seni.

Ey Yolcu,
Kötülükten iyiliğe doğru yolculuk halinde ol.
Tevbeyi dilinden kalbine indir ki kötülük sen gördüğünde yönünü değiştirsin. İyilik uzaktaysa da gelsin bulsun seni.

Ey Yolcu,
Halk içindeHAK ile ol.
Çarşıda , pazarda, evde sokakta her dem her an ALLAH'ı zikirle meşgul olsun.

Ey Yolcu,
Her an ALLAH'ı hatırla.
Çünkü ALLAHı anmazsan kalbine onun nuru değil, şeytanın isi, kurumu gelir.

Ey Yolcu,
Maksadın ALLAH ve onun rızası olsun.
Çünkü niyetin hayr olursa akıbetin de hayr olur. Ve dersen ki
"Yarabbi, isteğim sensin, maksadım da senin rızandır"
Dilinin bağı çözülür, kalbinin kiri dökülür.

Ey Yolcu,
Kalbini masivadan koru.
Eğer kalbini yabancı şeylerin istilasına açık tutarsan yürüdüğün yolu bir manası kalmaz.

Ey Yolcu,
Her anALLAHın seni gördüğünü bil.
Çünkü ancak böyle olursa yoldan geri dönülmez. Çünkü geri dönenler yoldayken geri dönenlerdir. Kavuşanlar geri dönmez. Ve denilmiştir ki
"Ölen hayvan imiş aşıklar ölmez."

16 Eylül 2012 Pazar

İÇSEL GÜÇLER

) - "Baktım ki herkes bir şeyi dost ediniyor, ona gönül verip bağlanıyor. Ancak bunlardan hemen hepsi insanı yarı yolda bırakıyor. Ben ise, beni hiç bırakmayacak, ölümden sonra bile benimle gelecek şeyleri aradım. Ve dost olarak iyilikleri seçtim kendime. Ki onlar sonsuz bir yükselme yolculuğuna çıkmış insanoğlunun hiç tükenmeyecek azığı ve en gerçek dostlarıdır.

2) - "Baktım ki, insanların bir çoğu geçici dünya değerlerine dört elle sarılmış onları koruyor, kasalarda saklıyor, kaybolmaması için her çareye başvuruyor. Kimi zenginliğine, kimi güzelliğine, kimi ününe tutunmuş sımsıkı, onları elden çıkarmamak için çırpınıp duruyor. Oysa ben varlığımı ve bütün isteklerimi HAYAT ARKADAŞIMLA, YOL ARKADAŞIMLA, AİLEMLE PAYLAŞIP, gönlümü ÖNCELİKLE ONLARIN VE AYNI ZAMANDA TÜM CANLILARIN sevgisine açtım."

3) - "İnsanların üstün olmak için birbirleriyle yarıştıklarını gördüm. Ancak bir çoğu üstünlüğü yanlış yerlerde arıyor ve birbirinin üstüne basarak yükselmek istiyordu. Bunun üzerine üstünlüğü geçici dünya değerlerinde değil, akıl ve ahlakça yükselmekte, kötülüklerin her çeşidinden el etek çekip, iyiliklere vasıta olmakta aradım."

4) - "Yine baktım ki, insanlar sabahtan akşama birbirleriyle uğraşıyor, boş yere hayatı zehir ediyorlar kendilerine. Bütün bunların benlik, bencillik ve çekememezlikten ileri geldiğini gördüm. Ve gönlümü bu kirlerden arıtarak, herkesle dost olup, huzur ve güven içinde yaşamanın yolunu buldum."

5) - "Nedense herkes hatasının sebebini hep dışta arıyor ve başkalarını suçlamak yoluna sapıyordu. Böylece suçlarının örtüsü altına saklanıyordu. Oysa insanın başına ne geliyorsa kendi yüzünden ve kendi eliyle geliyordu. Bunun bilip yalnız kendimle cenge girerek, nefsimin iradesine uymamaya ve vesvese verenin ağına düşmemeye çalıştım."

6) - "Baktım ki insanlar su bir lokma ekmek ve dünya geçimi için helal haram demeden, her türlü hakkı çiğnemekten çekinmiyorlar. Hem başkalarının hakkını alıp onları yoksul bırakmakla, hem de bu haksızlığın azabını ağır bir yük gibi vicdanlarında taşımakla iki kere kötülük etmiş oluyorlar. Oysa doğru yaşanıldığında ve hakça bölüşüldüğünde dünya nimetleri insanlara yeter de artardı bile.

7) - "Yedinci olarak şunu gördüm ki, insanlar bir şeye dayanmak ve güvenmek ihtiyacındadırlar. Kimi zenginliğine, kimi güzelliğine. . . Bunların hepsi de bir süre sonra yıkılacak eğreti desteklerdir. Ben ise yalnız KENDİ İÇSEL GÜCÜME GÜVENİP İSTEKLERİMİ, HEDEFLERİMİ ELDE ETMEK İÇİN EYLEME GEÇMEYİ SEÇTİM. TÜM İSTEKLERİMİ, HEDEFLERİMİ ELDE ETMEK İÇİN GEREKLİ HER TÜRLÜ İÇSEL GÜCE SAHİP OLDUĞUMU ÖĞRENDİM. HAYATTA MÜMKÜN OLAN BİRŞEYİN, BENİM İÇİN DE MÜMKÜN OLDUĞUNU ÖĞRENDİM. Ve bunun karşılığı sonsuz bir güven oldu.

8) - İÇSEL GÜCÜN; EYLEME GEÇMEKTE ISRARLI OLMAK DEMEK OLDUĞUNU ÖĞRENDİM. BİRŞEYLER YAPTIĞIM HER ANDA, HER YAPTIĞIMDAN BİRŞEYLER ÖĞRENDİĞİMİ, BİR DAHAKİ SEFERE DAHA İYİ YAPMANIN BİR YOLUNU BULDUĞUMU FARKETTİM.

9) - HERKESİN HERTÜRLÜ DAVRANIŞTA BULUNABİLECEĞİNİ ÖĞRENDİM. BUNA SAYGI DUYMAM GEREKTİĞİNİ, KABULLENMEM GEREKTİĞİNİ ÖĞRENDİM. SAYGI DUYMAYIP, KABULLENMEDİĞİMDE KENDİ KENDİMİ YİYİP BİTİRECEĞİMİ ÖĞRENDİM. İNSANLARIN HAYAT GÖRÜŞLERİNE SAYGI DUYMAM GEREKTİĞİNİ ÖĞRENDİM.

10) - HİÇ KİMSEDEN BİR BEKLENTİYLE BİR EYLEMDE BULUNMAMAM GEREKTİĞİNİ ÖĞRENDİM. O EYLEMİ SADECE YAPMAM GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNDÜĞÜM İÇİN YAPMAM GEREKTİĞİNİ ÖĞRENDİM. BÖYLE YAPTIĞIMDA YAPTIĞIM TAKTİR EDİLDİĞİNDE MUTLU OLACAĞIMI, EDİLMEDİĞİNDEYSE MUTSUZ OLMAYACAĞIMI ÖĞRENDİM.

11) - ÖNCELİKLE İNSAN OLDUĞUMU, GÜCÜMÜN SINIRLARI OLDUĞUNU, ANCAK ELİMDEN GELENİN EN İYİSİNİ YAPMAM GEREKTİĞİNİ ÖĞRENDİM.

12) - HAYATTA MÜMKÜN OLAN ŞEYLERLE İLGİLİ OLARAK VAZGEÇMEMEM GEREKTİĞİNİ, VAZGEÇMEDİĞİMDE BAŞARISIZ OLMAYACAĞIMI ÖĞRENDİM. BAŞARISIZLIK OLARAK NİTELENDİRDİĞİM ŞEYLERİN ASLINDA BENİ GÜÇLENDİREN HARİKA DENEYİMLER OLDUĞUNU ÖĞRENDİM.

13) - PROBLEMLERİ SIKINTILI BİR ŞEY OLARAK GÖRMEK YERİNE, O PROBLEMİN BENİM İÇİN MÜKEMMEL OLAN YANININ NE OLACAĞINI DÜŞÜNMEMİN, BU SÜREÇTE BENİ KÖTÜ HİSSETTİRMEK YERİNE MOTİVE ETTİĞİNİ ÖĞRENDİM. "MERAK EDİYORUM BU PROBLEMDEN BEN NE ÖĞRENECEĞİM?" DİYE DÜŞÜNDÜĞÜMDE KÖTÜ DEĞİL, HARİKA HİSSEDİYORUM.
BU PROBLEMİN GÜZEL OLAN YANI NEDİR?

14) - ŞU AN BULUNDUĞUM DURUMDA, YILLAR ÖNCE VERDİĞİM KARARLARIM SONUCUNDA OLDUĞUMU, GELECEKTE BULUNACAĞIM DURUMA DA YİNE ŞU ANDAN İTİBAREN VERCEĞİM KARALARIM SONUCUNDA GELECEĞİMİ ÖĞRENDİM.
KARAR VERDİĞİMİZ ANLARIN, GELECEĞİMİZİN ŞEKİLLENDİĞİ ANLAR OLDUĞUNU ÖĞRENDİM.
YAŞAMIMI DEĞİŞTİRMENİN EN DOĞRU YOLUNUN, GERÇEK BİR KARAR VERMEK OLDUĞUNU ÖĞRENDİM.

15) - GÜNÜMÜZDE ÇOK POPÜLER OLAN "OLUMLU DÜŞÜNMENİN" TEK BAŞINA YAŞAMIMI DEĞİŞTİRMEYE YETMEDİĞİNİ, AKLIMI KULLANIP, EYLEME GEÇMEM GEREKTİĞİNİ ÖĞRENDİM.

16) - HEMEN HEMEN HİÇBİR SORUNUN KALICI OLMADIĞINI, TÜM YAŞAMIMI ETKİLEYEMEYECEĞİNİ,YOĞUN, OLUMLU,YAPICI EYLEMLERİ SÜRDÜRDÜĞÜMDE, SORUNLARIMIN ÇÖZÜLDÜĞÜNÜ YA DA ÇOK HAFİFLEDİĞİNİ ÖĞRENDİM.

17) - AMAÇLARIMIN PEŞİNDE GİDERKEN, SABIRLA VE ESNEKLİK DUYGUSUNU KAYBETMEDEN YOĞUN VE SÜREKLİ EYLEMDE BULUNUR VE "ÇÖZÜM YOKTUR" DÜŞÜNCESİNİ BİR KENARA BIRAKIRSAM, ENİNDE SONUNDA İSTEDİĞİMİ ELDE EDECEĞİMİ ÖĞRENDİM.

18) - BİRLİKTE OLDUĞU İNSANI HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRATAN HİÇ KİMSE İÇİN ÜZÜLMEYE, KIRILMAYA, AĞLAMAYA YA DA İNTİHAR ETMEYE GEREK OLMADIĞINI, HAYATIN DAİMA YAŞAMAYA DEĞER OLDUĞUNU, DAİMA SAYGI DUYULACAK VE SEVİLECEK BİRŞEYLER BULUNACAĞINI ÖĞRENDİM.

19) - BAŞARININ İYİ BİR YARGININ SONUCU,
İYİ BİR YARGININ, DENEYİMİN BİR SONUCU VE,
DENEYİMİN GENELLİKLE KÖTÜ BİR YARGININ SONUCU OLDUĞUNU ÖĞRENDİM.

20) - NEREYE ODAKLANIRSAM, ORAYA DOĞRU HARAKET EDECEĞİMİN GERÇEK OLDUĞUNU, EN ÇOK NEYİ DÜŞÜNÜRSEM, O KONUDA DENEYİM KAZANACAĞIMI ÖĞRENDİM.

21) - ŞU SORULARIN BENİ GÜÇLENDİRDİĞİNİ VE HARİKA HİSSETTİRDİĞİNİ ÖĞRENDİM:
A.ŞU AN HAYATIMDA BENİ MUTLU KILAN, HEYECANLANDIRAN, GURURLANDIRAN, MİNNETTAR KILAN, HOŞUMA GİDEN, ADANMIŞLIĞIMI SAĞLAYAN, SEVDİKLERİM, BENİ SEVENLER, BENİ SEVDİREN ŞEYLER NELER VE KİMLERDİR?
B.BUGÜN İNSANLIĞA, DÜNYAYA NE VERDİM?
C.BUGÜN NE ÖĞRENDİM?
D.YAŞAM KALİTEMİ NASIL ARTIRDIM?
E.BU GÜN MADDİ MANEVİ NE YATIRIM YAPTIM?
F.YATIRIMIMI GELECEK İÇİN NASIL KULLANABİLİRİM?

22) - GERÇEK GÜCÜMÜ ORTAYA ÇIKARACAK SIRRIN, BENDE YETERİ KADAR HEYECAN YARATACAK, BENİM GERÇEK YARATICILIĞIMI ORTAYA ÇIKARACAK VE TUTKUMU ATEŞLEYECEK HEDEFLER TESPİT ETMEM OLDUĞUNU ÖĞRENDİM.

22 Temmuz 2012 Pazar

İkili ilişkiler







İkili İlişkiler.. Beklentilerin Matematiksel Formu…

3
Yayınlanma Tarihi 22 Temmuz 2012 yazar Murat Tali bölüm Sayılar
Ve… Nefes dediğinde hayat bir kadın ile bir erkeği karşı karşıya getirdi. Önce bilgi ile sınandılar, sonra aşk ile sonra sevgi ile sonra kabul ve itimat ile… Böylece yolculuk başladı ve adına ilişki dendi.

Tüm başlangıçların bir tetikleyici unsuru vardır ilişkilerde; Ses, görsellik, bilgi, maddi durum, güç, şefkat, eksikliğini hissettiğimiz duyguyu tamamlaması, cinsellik, mecburiyet, beşik kertmesi, görücü usulü, bir köşede çarpışma ile yerlere dökülen eşyaların toplanması esnasında oluşan elektrik, bir arkadaş önerisi derken liste uzayıp gidiyor. Yani ilişki dediğiniz şey o kadar kolay ve basit başlamıyor. Hele ki bu mutlu bir gelecek hayali taşıyor ise.
Bir de ilişki dediğinizde ne anladığınız da önem teşkil ediyor, insanlar arası ilişki, işletmeler arası ilişki, insan ve doğa arasındaki ilişki, karşı cinsle olan ilişki, kendi hemcinsleri ile olan ilişki, akrabalık ilişkisi, ticari ilişkiler, anne baba ve çocuk ilişkisi, komşuluk ilişkisi ve siyasi erk ile olan kişisel ilişkilerimiz. İlişki dediğimizde hemen aklımıza karşı cins ve onunla girilen aşk oyunları geliyor değil mi?
Şimdi ilişkinin kadın ve erkek arasında şekillenen halini dile getireceğiz. Bir ilişkiye başlarken kriterlerimiz olmaya başlar yaşam tecrübelerimiz ile şekillenmiş. Kimimiz sarışın, esmer, kumral, siyah saçlı, ela gözlü, uzun saçlı, uzun boylu derken şekilcilik dünyasında yol almaya başlıyoruz. Göz görünce gönül kabul ediyor ilişkinin başlangıcını. Dünya genelinde insanların algı şekilleri dikkate alındığında görsellik ilk planda geliyor. Görselliğin tek gerçek olmadığını anlamaya başladığında insan, arayışlar da ortaya çıkıyor…
Düş kırıklıkları ile devam eden veya sonlanan ilişkilerden alınan derslerden sonra eğer kişi gerçekten ne istediğini çözmüşse yeniden tanımlıyor nasıl bir ilişki istediğini, örneğin artık görselliği önemli olmuyor sevgi dolu olması yetiyor. Maço olması cazip gelmiyor, eşlik etmesi birlikte hareket etmesi daha mutlu kılıyor. Onu korumaya alması artık gerekmiyor ve onu kabul edip değer vermesi daha gerçekçi ve kabul edilebilir geliyor. Artık saçlarının rengi, boyunun uzunluğu, saçlarının karalığından öte kendisini ne kadar anlayabildiği ve eşlik edebildiği ön olana çıkıyor.
Bu aşamaya kolay gelinmiyor tabi yaşanmışlıklar, canı yanmalar, candan vazgeçmeler, iç acıtan eksiklikler ve kan kusturan şiddetler sonrasında ortaya çıkan eğilimler neticesinde elimizde kalan veya giden yaşam yoldaşımız…
Ve biten ilişkiler sonrasında yaşananlar, alışkanlıklar yüzünden bırakılamayan kimlikler, atılan bir imza ile ambargo altına alınan hayatlar. Teslim edilemeyen yarınları olan bir yığın bitmiş ilişkiler dünyasında yol alan kişiler ve kişilikler. Adına aldatma denilen diğer tarafın da yeni bir ilişki olarak adlandırdığı gitgeller dünyası. Neden bitmiş ilişkileri atılmış imzalar ile zorla ayakta tutmaya çalışırız çözemem. Kavramsal olarak bakıldığında ailenin kutsiyetinden bahsedilse de aslında bozulan düzenin ve sistemsel işleyen siyasi ve dini boyutları olan bir yönetim sorunu olarak ayakta tutulmaya çalışılan ve tamamen bencilce bir tavırdan öte birşey değil imza ile güvence altına alınan ilişkilerin devamının istenmesi…

İlişkilerin boyutları; kadın için başka çağrışımlarda bulunur erkek için başka!
Kadın, yaşanmışlıkları karşısında duygusal zekası ile karar verebilirken. Erkek, genelde matematiksel düşünüp elinde olan tüm güç ve kanunları kullanarak baskın çıkmaya çalışır. Erkeğin elinde olan adalet sistemi, yargılama ve karar alma süreçleri, din ve din otoritesi olup fikir beyan eden ulema ile daha baskın bir yönetim gösterir ilişkide. Küfür, şiddet, baskı, kapatma, sahip olduğunu düşünme ve kendisini haklı görme dürtüleri ile yüz milyonlarca şiddete maruz kalmış kadın yaratılıyor dünyada.
Erkeğin, erkekliğini sergilediği bu arenada ilişki de erkeğin istediği boyutta şekilleniyor. Aşk ile yola çıktığını söyleyip şiddete dönen bir birliktelikte gerçek anlamda bir aşktan söz edilebilir mi? Seviyorum, çok kıskanıyorum, kendime hakim olamıyorum, onu başkasının görmesine tahammül edemiyorum bahaneleri ile şiddetin boyutunu dayaktan ev hapsine kadar götüren bir birlikteliğin ortasında ilişki nasıl tanımlanabilir ki?
Bir kadın ne ister?
Bir erkek ne ister?
Bir ilişkiden ne beklenmelidir?
Sevme ve sevilme eyleminde kim haklıdır ?
En çok kimin sancısı içe işler aşka düşünce?
Kimin tekelindedir aşk?
Şiddetin her türlüsü kime haktır?
Adalet sadece biten ilişkiyi mi sorgulamalı? Yoksa adalet bir ilişkiyi bir an önce bitirmeli mi?
Şiddet gören kadını evine gönderip aile saadetinin devamını isteyen ve erkeğin adaletine teslim eden sonra gördüğü şiddet ile ölen kadının hakkını hangi adli makam verecek?
Bir ilişkiyi sürdürmeyi adaletin gerekçesi olarak gören ve adalet dağıttığını söyleyen tüm mekanizmalar ölüp giden ve şiddet görüp kimliğini yitiren kadınların diyetini nasıl ödeyecek?
Zorla ilişkiye girdiği çocuk yaşlarındaki kızların diyetini ödetmektense bunu kendi adaleti ile değerlendiren bu zihniyeti kim yargılayıp gerçeği gösterecek.
İlişki nedir? Bir kadının bir erkekle olan sevgisinden doğan birliktelik mi?
İlişki? Bir kadın ile bir kadının kendi dünyalarını var ederek erkeksizleşip birlikte olması mı?
İlişki? Bir erkeğin hayatın anlamını bir başka erkekte bulup kendisini onun kollarına mı teslim etmesidir?
Nedir ilişki? Hayatın en gerçek halleri ile birlikte güzel bir dünya kurmak mıdır?
Bence ilişki, birliktelikte kendini yok edip “O” olmayı tercih etmektir.
İlişki, kabul etmektir.
İlişki, değer vermektir.
İlişki, can yakacağına canına can olmaktır.
İlişki, beklemektir.
İlişki sevmektir.
İlişki, sevgiden öteye geçip nefes olabilmektir sevdiğine.
İlişki, bittiğini anladığın anda bırakıp gidebilmektir.
İlişki, alnına iliştirdiğin kuzey yıldızıdır, yönünü bulmana ve onunla yarınlara varmana yardım eden bir yaşam yoludur.
Sevgi dolu ilişkiler ile Aşk dolu yarınlara…

Beyin ve Kader

Beyin ve Kader PROGRAMLAMA...DUA ve NİYET......
Tam olarak , bütün kelimeleriyle ,her şeyi yaratan,her şeyin sahibi olan ve her şey üzerinde aziz ,hafiz,Şafi , Nur , Fettah ve kahhar olan hazreti Allaha sığınıyorum..
Yüce arşın sahibi olan Rabbim bana YETER..
Bana musallat olan , olmak isteyen ne varsa.., her türlü has...talık , cin , şeytan, sihir, büyü, nazar, haset,ağırlık,sıkıntı,panik,korku vb.ne varsa..hepsi, hemen şimdi, hayatımdan,bedenimden , kaderimden , bir daha geri dönmemek üzere akıp çıkıp gitsin..
Kendimi,sağlığımı , bedenimi,kaderimi,şimdimi,geleceğimi,çoluğumu çocuğumu, ailemi,işimi gücümü, okulumu, geçimimi, beynimi, kalbimi, aklımı, fikrimi,duygu ve düşüncelerimi ,bütün hücrelerimi ve herşeyimi Rabbime emanet ediyorum.O bu emaneti korumaya kafidir.Artık hiç bir şey bana zarar veremez,çok güçlüyüm,gücümü Rabbimden alıyorum.Allahım bana yeter.Allahım bize YETER...

Allahım Alim isminle , ilmimi artır,..Fettah isminle , bütün hayır kapılarını aç..,Şafi isminle şifa ver..,Hafiz isminle muhafaza et...,Latif ve Cemal isimlerinle, Ahlakımı, bedenimi güzelleştir..,Aziz,Ali ve Azim isimlerinle değerimi kalitemi,kıymetimi artır...,NUR isminle karanlıklarımı aydınlat..,Vedud isminle kendi sevgini kalbimde galip kıl..,Sabır isminle dayanıklığımı artır..,Gani,Muğni,Malikel mülk ve Rezzak isimlerinle dünya ve ahiret zengini KıL..,Rahman ve Rahim isimlerinle merhamet et esirge..,Settar isminle, günah ve kötülüklerle arama , geçilmez Perde çek,..Seri ve Müzil isimlerinle, hayrını bolluk ve bereketini acil üzerimize indir..,Mucib isminle dualarımızı kabul et..,Habir ve Basir isminle madde ve mananın,herşeyin hakikatini,hikmetini göster...,Kadir ve Kavi isimlerinle gücümü,kuvvetimi artır..,Aminn..
Rabbimin Gönül diliyle , kendi sesi ile Hakk ve Azametiyle ve Aşk ile ..Kün feyekün , aminn ........................Melikşah

9 Haziran 2012 Cumartesi

İnsan nasılsa sevgisi de öyledir

Sevgi, ruhun en incelikli ve en kapsayıcı edimi olduğundan, ruhun durumunu ve özünü yansıtır; sevgi içindeki insanın nitelikleri ister istemez sevginin kendisine atfedilmelidir. Eğer o birey duyarlı değilse, sevgisi nasıl duygu yüklü olabilir? O kişi derinlikten yoksunsa, sevgisi nasıl derin olabilir? İnsan nasılsa, sevgisi de öyledir.
 

Sevgiyi ne kadar biliyorsunuz

Sevgi sadece, bütünlük duygusu hissetmek için fiziksel duyguların duyumsanması, bir başkasına sahip olma yoğun arzusu değildir. Gerçek sevgi o anda "büyük ödül" olduğu görünen şeyi ele geçirme veya elde etme heyecanı değildir, aslında bu çoğu zaman büyük bir yük olmak ile sonuçlanır. Dışsal bir odak, sizin dışınızda olan sevgi her zaman incinebilirlik duygusu getirir, çünkü ego - arzu bedeni sürekli olarak başkalarından veya bir şeylerden onaylanma arar. Sevgi ne Kendini feda etme ne de mağdur olmaktır, kendini feda etme ve mağdur olmada kendinizin çoğunu verirsiniz, artık kendi kimliğinize sahip olmazsınız. Sevgi etrafınızdakilere size saygısızlık yapma ve suistimal etme fırsatı vermek değildir, onlar sizin kendi değersizlik yansıtmalarınızı kuvvetlendirirler. Sınırlar koymaya ve kendiniz ve başkaları için sevgi, kabullenme ve değerli olma berrak mesajları göndermeye istekli değilseniz, başka birinin size saygı ve sevgiyle davranmasını nasıl bekleyebilirsiniz?
Sevdiklerinizi kaybetme ile ilgili korkunuzla yüzleşmeli ve geçmişin hayal kırıklıklarını ve ihanetlerini salıvermelisiniz, bunlar çoğu zaman yakınlık korkusu veya başkasına söz verme korkusu olarak tezahür eder. Kendinize inanmayı ve güvenmeyi öğrendikçe, başkalarına güven geliştirirsiniz ve diğerleri size inanır ve güvenir, çünkü güven güvene yol açar.

Fedakarlık yapmanın, işkencenin ve ıstırabın sınırlayıcı, felç edici düşünce formları ve fiziksel bedeninizin güzelliğinin ve mükemmelliğinin yadsınması sona ermelidir. Gerçeğiniz olarak kabullendiğiniz veya bir çok geçmiş yaşamda başkalarının size yüklemesine izin verdiğiniz yıkıcı düşünce kalıplarının hepsini yeniden değerlendirme, salıverme veya dönüştürme zamanıdır. Bir an duraklayın ve şu sorulara doğru şekilde yanıt verin: kim olduğunuzu fiziksel bir Varlık olarak mı tanımlıyorsunuz ve sürekli kendini yargılamayla, öncelikle kusurlarınıza mı odaklanıyorsunuz? En sonunda başarısızlığı garanti eden ve çarpıtılmış bakış açınızın onaylanmasını temin eden sürekli devam eden içsel bir savaş yaşarken, alışkanlıkla kendinizi başkalarıyla karşılaştırıyor musunuz? İnsanların büyük çoğunluğu kendisiyle sevgi/nefret ilişkisine sahiptir, bu onları sürekli hayal kırıklığı içinde ve kendilerinin oluşturduğu sefalete gömülü tutar.
Başkalarıyla tatmin edici, sevgi dolu bir ilişki oluşturabilmenizden önce, kendinizi sevmeyi ve saygı duymayı yeniden öğrenmelisiniz. Kendinizle ilgili neyin yanlış olduğu yerine neyin doğru olduğuna odaklanmaya başlamalısınız.

1 Haziran 2012 Cuma

Sukunet,sabır

Niçin olayların içindeki hikmeti sükunet halinde anlamaya çalışmalıyız?
“Konuşarak dostu düşmana kesmek, hem edebe sığmaz hem de dostluğa yakışmaz.” Gerçek dost, Allah’tır. İlahi takdire karşı çıkıp sağda solda insanlara dert yanmak, şikayet etmek, dostu düşmana kesmek olur. Bu durum elbette edebe aykırıdır, dostluğa da hiç yakışmaz.
Susup sabırla ...beklediğimiz takdirde merak ettiğimiz bir olayın iç yüzü, dolayısıyla da manevi boyutu bizlere çok daha çabuk açılır.
Hikaye
(Mesnevi, c. III, 1842)
“Lokman tertemiz ve nur yüzlü Hz. Davud’un yanına gitmiş, onun demirden halkalar yaptığını görmüştü.
O yüce padişah, yaptığı çelikten halkaları birbirine takıyordu.
Lokman, zırh yapma sanatını hiç görmemişti. Bu işe şaştı kaldı. Vesveseleri de arttıkça arttı.
‘Acaba bu neye yarar? Kat kat halkalarla ne yapıyor? Kendisine sorsam mı?’ diye hatırından geçiriyordu. Sonra kendi kendine, ‘Sabredip sormamak daha iyidir’ dedi. Çünkü susup sabretmek, insanı arzu ve maksuduna çok daha çabuk ulaştıran bir kılavuzdur. Bir şeyi sormayınca, o şey sana daha çabuk açılır. Sabır kuşu, bütün kuşlardan daha hayırlı ve hızlı uçar.
Eğer sorarsan, isteğin daha geç hasıl olur. Çok kolay bir şey, senin sabırsızlığın yüzünden zorlaşır.
Lokman bir zaman sustu ve seyretti. Hz. Davud da işini bitirdi. Sonra da yaptığı zırhı sabırla bekleyen Lokman’ın karşısında giydi.
‘Yiğidim, bu zırh, insanı savaşta yaralanmaktan koruyan bir elbisedir’ dedi.”
Şunu kabul etmeliyiz ki hepimiz merak ettiğimiz bir şeyi sorup araştırmakla çok daha çabuk öğreneceğimizi düşünürüz. İşin dünyevi ve zahiri yönü öyle olmakla birlikte, batıni ve manevi yönü hiç de öyle değildir.

18 Nisan 2012 Çarşamba

Özgüven

Özgüven, bir kimsenin kendi değerini bilme, kendine sevgi ve saygıyla dürüst bir şekilde davranabilme yeteneğidir. Sevilen ve kendine güvenen kişi değişime açıktır. İnsanlar, kendilerini değersiz hissettiklerinde kandırılmayı, ezilmeyi ve başkaları tarafından aşağılanmayı beklerler. Sürekli olacakların en kötüsünü bekledikleri için kendilerine en kötü durumları çekerler. Ayrıca özgüvenleri ve özdeğer düşüklüğü beraberinde korku üretir.Yetersizlik yok

"Asla bir eleştiri, öneri ya da teklif karşısında yetersizlik duygusuna kapılmayınız.... Size yapılan eleştirileri reddedilmişlik olarak algılamayın."
...

Kusursuz insan yoktur

"Asla kusursuz bir insan olmaya çalışmayın... Mükemmeli değil elinizden geleni yapın."


Başkaları için...

"Başkalarına hoş görünmek için şirinlik ve fedakârlık yapmayınız yapmak zorunda olduğunuzu düşünmeyiniz."


Duygusalı ölçmeyin

"Evlilik, seks gibi duygusal anlam taşıyan hiçbir şeyin başarı veya başarısızlık şeklinde performansını ölçmeye çalışmayın."

Düzenli saatler

"24 saati 3'e bölün. 8 saat uyuyun, 8 saat çalışın ve kalan 8 saatte lütfen sizi mutlu edecek bir şeyi yapın. Hobiler edinin, spor yapın, sanatsal faaliyetleri izleyin, sergileri gezin."


Yalnız değilsin

"Dünyada hiçbir zaman yalnız olduğunuzu ve yalnız kaldığınızı düşünmeyin, önünüzdeki taşlara taşlar eklemeyin, başkalarının önündeki taşları da kaldırın."


Önyargılardan kurtulun

"Kimse için önyargı taşımayın ve herkese karşı içinizden geldiği gibi davranın."


Siz kendinizi sevin, yeter

"Başkalarınca beğenilmek ve takdir edilmek beklentisi taşımayın, hiç kimsenin sevgisine muhtaç olmayacak kadar kendinizi sevin."


Herkesin doğrusu kendine

"Sizin doğrularınızın başkalarının doğruları olmayabileceğini bilin... Çevrenizdeki insanların hareket ve davranışlarını denetlemeyin, hiç kimsenin beyninden geçenleri okumaya ve yorumlamaya kalkışmayın, kimsenin de dillendirmediğiniz müddetçe sizin beyninizi okumasını beklemeyin."

Okuyun

"Çok okuyun. Okumayı ertelemeyin, okumaya yaşınız ilerlese bile devam edin. Çünkü okumak zihinsel faaliyetleri çalıştırır."


Nefes egzersizi

"Çok gergin ve kaygılı olduğunuz zaman şu nefes egzersizini yapın: İyi bir nefes almak iyi bir nefes vermekle başlar. Ağır derin ve sessiz olun. Nefes egzersizine başlamadan önce, sağ elinizi göbeğinizin hemen altına koyun, sol elinizi göğsünüzün üzerine koyun ve gözlerinizi kapatın. Nefes almadan önce ciğerinizi iyice boşaltın. Yeni bir nefes almak için birkaç saniye bekleyin. Ard arda iki derin nefes aldıktan sonra kesinlikle 4-5 kez de normal nefes alın. Tüm bu işlemleri günde 40 kez yapın ve bunu alışkanlık haline getirin."

Aile bağları

"Akraba, aile ve kök bağlarınızı koparmayın. En azından özel günlerde mutlaka onlarla olun."


Uzman görüşü

"Sizi aşan konularda mutlaka danışmanlık alın. Her şeyi siz bilemezsiniz ve siz çözemezsiniz. Danışmanlık almak bir eksiklik değildir."




 

8 Nisan 2012 Pazar

OLUMLU DÜŞÜNMEK VE KARAR VERMEK

OLUMLU DÜŞÜNMEK YETERLİ DEĞİLDİR

Hepimizin rüyaları vardır, değil mi? Hepimiz; ailemizde, arkadaşlarımızda ya da diğer kişilerde belirgin bir yolla şu ya da bu şekilde fark yaratabilen, özel insanlar olduğumuza inanmak isteriz. Yaşamımızın herhangi bir anında, gerçekten neleri istediğimiz ve neleri hak ettiğimiz konusunda bir fikrimiz olmuştur.

Bununla birlikte çoğumuz yaşamın güçlükleriyle karşılaşınca, rüyalarımızı unuturuz. Özlemlerimizin geleceğimizi şekillendirmedeki gücünü unutarak, onları bir kenara bırakırız. Güven ve ümidimizi kaybederiz. Yaşamda herşeyi değiştirecek gücün, içimizde uyuyor olduğunu hatırlamayız. Bugünden başlayarak, bu gücü uyandırabilir ve rüyalarınızı yaşama geçirebilirsiniz.

Olumlu düşünme, şüphesiz önemli bir başlangıçtır. Elbette nelerin ne kadar yanlış olduğu yerine, nelerin nasıl çözümleneceği üzerinde durmalısınız. Ancak tek başına olumlu düşünce, yaşamımızı değiştirmek için yeterli değildir. Nasıl düşündüğünüzü, nasıl hissettiğinizi ve yaşadığınız her gün yaptığınızı değiştirmek için, bazı stratejilere ve adım adım neler yapacağınızı gösteren planlara sahip olmanız gerekir.

Yaşamınızda bazı şeyleri değiştirmek ya da geliştirmek istiyorsunuz değil mi? Değiştirmek istediğiniz şeyleri iki grupta toplayabiliriz; ya hislerimizi (daha fazla güven duymak, korkularımızı yenmek, mutlu olmak, geçmişte olanlar için kendimizi daha iyi hissetmek gibi) ya da eylemlerimizi (sigarayı, içkiyi, ertelemeyi bırakma gibi farklı şeyleri) değiştirmek isteriz. Asıl sorun; herkesin bu değişiklikleri yapmak istemesine rağmen, çok az kişinin bunların nasıl yapılacağını bilmesi ve sonsuza kadar sürdürebilmesidir. Bunun için bazı temel teknikleri kullanarak, yaşamınızın kalitesini denetlemeye ve değiştirmeye başlayabilirsiniz.

Şu anda bu sürecin sizin lehinize çalışması için gerekli olan tek şey, değişimin mümkün olduğuna inanmakla işe başlamaktır. Geçmiş önemli değildir. Geçmişte işe yaramayan hiçbir şeyin, bugün yapacaklarınızla herhangi bir şekilde ilgisi yoktur. Şu anda yapacaklarınız, geleceğinizi şekillendirecektir. Hemen şimdi kendi kendinizin dostu olmalısınız. Olanlar için kendinizi yıpratmak yerine, derhal sorunlarınızın çözümü üzerinde yoğunlaşmalısınız.

YILGINLIK HİSLERİNİZİ TERSİNE ÇEVİREBİLİRSİNİZ

Yaşamda sık sık, gerçekten kontrol edemeyeceğimiz olaylar olur. Çalıştığımız şirket küçülür ve işten çıkarılabiliriz. Eşimiz bizi terk edebilir. Aile fertlerinden biri hasta olabilir ya da ölüme çok yaklaşabilir. Bu gibi durumlarda artık yapabileceğimiz hiçbir şeyin olmadığı hissine kapılabiliriz.

Belki de bir iş bulabilmek ya da sadece kendinizi daha mutlu hissedebilmek için, bildiğiniz her şeyi denemiş olabilirsiniz. Hiçbir şey işe yaramamış gibi gözükebilir. Elimizden gelenin en iyisini yaparak, yeni bir yaklaşımı denediğimizde hala amacımıza ulaşamamışsak, genellikle bunları tekrar denemeyiz. Niçin? Çünkü hepimiz acıdan kaçmak isteriz! Hiç kimse başarısızlığı tekrar yaşamak istemez. Hiç kimse sadece hayal kırıklığına uğramak için, bütünüyle kendisini vermez. Genellikle bu hayal kırıklığı deneyimlerinden sonra, tekrar denemekten vazgeçeriz! Böylece hiçbir şeyin işe yaramayacağına inandığımız noktaya geliriz.

Halbuki yanılıyorsunuz. Her şeyi yapabilirsiniz! Bugün, algılama ve eylemlerinizi değiştirerek yaşamınızdaki herhangi bir şeyi değiştirebilirsiniz.

Yaşamınızı tersine çevirmede ilk adım, bir şey yapamayacağınız ya da çaresiz olduğunuza ilişkin inancınızdan kurtulmaktır. Bunu nasıl yapabilirsiniz? Genellikle insanlar geçmişte denediklerini, fakat başaramadıklarını söylemektedirler. Yaşamım boyunca geçmiş geleceğiniz değildir ifadesini sık sık kullandığımı hatırlatmak isterim. Dün ne yaptığınız önemli değildir, şimdi ne yaptığınız önemlidir. Bugün yapacaklarınız üzerine yoğunlaşırsanız, her şey daha iyi olacaktır.

Mesaj basittir. Amaçlarınızın peşinde giderken, sabırla ve esneklik duygusunu kaybetmeden, yoğun ve sürekli eylemde bulunur ve çözüm yoktur duygusunu bir kenara bırakırsanız; eninde sonunda istediğinizi elde edersiniz. Derhal, küçük bile olsalar, bugün yapabileceğiniz eylemler üzerinde yoğunlaşmalısınız.

KARAR VERMEK

Daha önce yaşamınızın herhangi bir kısmını değiştirebilecek güce sahip olduğunuzu söylemiştim. Peki, o nerededir? Onunla nasıl anlaşacağız? Hepimiz yeni sonuçlara ulaşmak için yeni eylemler yapmak zorunda olduğumuzu biliyoruz, fakat hepimiz eylemlerimize bir kararın babalık yaptığını anlamak zorundayız; kararın gücü, değişimin gücüdür. Tekrar belirtmeliyim ki, yaşamımızdaki olayları her zaman kontrol edemeyiz, fakat bu olaylarla ilgili olarak ne düşüneceğimizi, neye inanacağımızı, ne hissedeceğimizi ve ne yapacağımızı kontrol edebiliriz. Yaşamımızın her anında kendi kendimizi kabul etsek de, etmesek de; yeni seçimlerimizin, yeni eylemlerimizin ve yeni sonuçlarımızın nedeninin sadece bir ya da iki karara bağlı olduğunu hatırlamalıyız. SONUÇTA GELECEĞİMİZİ; YAŞAM KOŞULLARIMIZ DEĞİL, VERDİĞİMİZ KARARLAR BELİRLER.

Derleyen: Erol Yurderi

Anthony Robbins
Bir Dosttan PUSULALAR
İnkılâp Kitabevi

17 Mart 2012 Cumartesi

KRYON meleği

Lee Carroll kanalıyla
Selamlar sevgililer, ben Manyetik Hizmetten Kryon'um. Sadece kısa bir süre önce size odada değişiklikler olacağını söyledim ve bunları hissedebiliyorum. Perdenin diğer tarafından olanların özelliği şefkattir. Ancak, her zaman sorular vardır. Bazıları şöyle sorar, "Beni ziyaret edenin kim olduğunu nasıl bilirim? Bundan veya şundan korkuyorum ve kanallık yaptığım ve ağzımı açtığım zaman, neler olacağını bilmiyorum. Evrendeki herhangi bir enerjinin ansızın girmesine izin veriyor muyum?" Ve size diyoruz ki, oh, yanınızda duran meleklerin bunun olmasına izin vereceklerini düşünmeniz ne kadar 3B! Eğer bu şefkatli enerjiyse, Tanrı'dandır. Değilse, sizdendir. Bu kadar basit. Birden üstünüze atlamayı bekleyen bol bol karanlık enerjilerin olduğunu zihninizde tasavvur etmeyin, çünkü bu insan yapımı bir telkindir. Tanrı'yı o kadar insanlaştırdınız ki, Ruh elinizi tuttuğu zaman emin bile değilsiniz.
Bu akşam bunu değiştirelim. Nereye giderseniz gidin, buna dilediğiniz ismi verebilirsiniz, ama sizinle birlikte olan bir ekip vardır. Ruh bölünmesini açıklamak benim için çok zor, çünkü bu olumsuz bir şey gibi görünüyor, ama bu güzeldir. Nereye giderseniz gidin, her zaman sizden üç tane vardır. Oh, aslında daha fazla var, ama üç ana grubu temsil eder. Bunlardan biri sizin özünüz olan Yüksek Benliktir. Yüksek Benliği nasıl açıklayabilirim? O özdür, sizsiniz. O, daha yüksek titreşen bölümünüzdür. O sizin üzerinizde değil, içinizdedir ve bu daha yüksek titreşen "siz" Ruh'a bir bağlantı ve Ruh ile tokalaşma olan bir portal açar. Ve o sizsiniz. Bu bir numaradır.
Sonra biyolojik sizi temsil eden bilinçli zihin var. Şimdi iki kısım var. Bir grup için kaç kişiye gereksiniminiz var? Görüyor musunuz? Etrafınızdaki sekiz metre genişliğinde alan dahil çok çok az girdiğiniz kuantum olan siz ile ilgili şeyler vardır. İnsan Varlığı şaşırtıcıdır.
Diğer büyük kısım, sizin tamamıyla yadsıdığınız, perdenin benim tarafımda kalan parçanızdır. Onu, kendinizi çok yakın bulduğunuz bir rehber veya yardımcı olarak görürsünüz. Bunun yerine, o sizi Tanrı'ya bağlayan sabittir - her zaman, nerde olursanız olun.
2012
Şu anda gezegende olup biten şeylerden konuşmak istiyorum ve size 2012'nin ilk mesajını vermek istiyorum, şu anda sizi ziyaret eden enerji hakkındaki niteliklerden söz edeceğim. Bu enerji değişiyor. Bu özel odada koltuklarda olanlar ve yarın odada oturacak olanlar [Okanagan Valley'dekilerden söz ediyor] aynı mesajı alacaklar. Mesaj yazıya dökülecek ve bir çok insan bunu dinleyecek.
Açıklamamdan sonra, yaşlı ruhlar yaşadıkları deneyimler hakkında daha fazla bilgi sahibi olacaklar ve bunlara neden olan şeyleri daha fazla anlayacaklar. Bu sevgiyle veriliyor ve burada korkulacak bir şey yok. Güvenli bir yerde oturuyorsunuz.
Bu dünya üzerinde dolaşan enerji beklenmekteydi. Kadim insanlar bunu öngördüler ve size son mesajlarda, hatta Peru adını verdiğiniz ülkede verilmiş olan mesajda bile, tüylü yılanın hareketi adını verdiğimiz şeyin değişimini vermiştik [ilk kez 2000'de Kryon 8 nci kitapta verildi]. Gezegenin eril ve dişil enerjisi arasında gerçekleşen gerçek bir kutupluluk değişimi var. Her zaman eril - ağır olan Kuzey Yarımküre değişiyor. Bu şekilde eğilimli olmayan Güney Yarımküre değişiyor. Güney Yarımküredeki Kadim insanların bilgeliği, Kuzeydeki Kadim insanların bilgeliği ile yer değiştirmeye başlıyor. Ve siz daha yumuşak bir İnsan Varlığı görmeye başlıyorsunuz.
Spiritüel olarak, önce yaşlı ruhlar bu değişim ile ilgili alarma geçiyor ve biyolojik değişiklikleri almaya başlıyorlar. Bunu beklediniz ve o burada. Bu süreç tüm gezegen tarafından hissedilen bir süreçtir. Tam şimdi yüzlerce yıl aksama görmediğiniz ülkelerde gördüğünüz o karmaşalar bu değişimin sonucudur - çünkü insanlık daha fazla şefkate sahip olduğu zaman, ayrılıktan çok birliği dilediği zaman gerçekleşen şey budur ve yeni düşünceler ve bilgelik gerçekleşmeye başlıyor.
Yeni İcat
Bu yeni bilinç yeni icatlar yaratıyor - yüksek bilim, yüksek düşünce ve temel İnsan sorunları adını verdiğiniz o şeylerin çözümleri. Nüfus patlaması, yiyecek, su, elektrik üretimi - tüm bunlar değişecek. Sonraki iki nesilde yeni düşünce, yeni düşünme ve yeni keşif olacak, hatta bunların bazıları sonraki 18 yılda olacak. Ama bir değişim gerçekleşiyor ve bunu ilk kimlerin hissedeceğini anlatacağım. Sandalyelerde oturan, sesimi dinleyen ve bunu okuyanlar, bu gezegende o kadar çok kez bulunmuş ve eski enerjiye alışmış olanlar. Yaşlı ruh, hatırlamaya başlıyorsun. Eskiden nasıl olduğunu ve tekrar neye benzeyebileceğini hatırlamaya başlıyorsun. Yaşlı ruh, yeniden ayarlanmaya başlıyorsun ve bu 3B'deki hücresel değişimdir.
Sözünü ettiğimiz bu enerji değişimleri bir tür Yeni Çağ ezoterik sihri olmayacak. Bunun yerine, bunun hükümetlerde ve bilimde açıkça topraklandığını göreceksiniz. Enerji değişmeye başlarken, bunu tüm gezegende göreceksiniz. Yavaşça. Bunu daha önce söyledik. Yavaşça, yıllardır izolasyonda olan, kapılarını açacak olan ülkeler olacak. Şimdi bazı resimler çekseniz iyi olur, çünkü şeyler asla aynı olmayacak. Yavaşça, diğerlerine katılacaklar ve sizin çocuklarınız onların çocukları ile tanışacak ve ortak olan şeylere sahip olduğunuzu ve size anlatılmış olan düşük enerji nitelikleri olmadığını kavrayacaksınız.
Biyolojinin Yeniden Ayarlanması
Yaşlı ruhun yeniden ayarlanması, bu mesajın konusudur. Neyi bekleyebileceğinizi ve bazılarınızın ne ile çalışmakta olduğunuzu bilmenizi istiyorum: Yeniden Ayarlanma. Biyolojiniz değişmek zorunda. Daha yumuşak bir enerjiyi emmek ve onunla çalışmak ve daha yumuşak enerjinin parçası olmak zorunda. Eğer biyolojiniz bunu yapacaksa, özün veya enerjinin merkezinin yeniden ayarlanması olmak zorunda.
Etrafınızdaki modellenmiş enerjileri temsil eden kafesi, ızgarayı incelemiş olanlar, yeniden ayarlanmayı bilirler. Bir İnsanın kendisini değiştirmeye başlaması için gerekli olan denge enerjilerini biliyorsunuz. Bugün bile hücrelerin nasıl bölündüğünün ve bedeninizdeki beyin, kalp ve deri hücreleri de dahil her bir hücre türünün nasıl yenilendiğinin söz edildiği beden yenilenmesini biliyorsunuz. Bunlar yenilenmek üzere tasarlanmıştır ve eğer kaybolurlarsa, yenilenmek için tasarlanırlar ve eğer zarar görürlerse, yenilenmek için tasarlanırlar. Oh, bunu tekrar söylüyorum, İnsan, deniz yıldızının bir uzvu yeniden büyütebilmesini ve senin bunu yapamamanı garip bulmuyor musun? Bunun tuhaf olduğunu düşünmüyor musun? Bu değişecek.
Pekala, eğer her şey yenilenirse, bir hastalığın İnsanın nasıl düşündüğünü değiştirmeye başlayabilmesini garip bulmaz mısınız ve bilim adamları onların beyin hücrelerinin ölmeye veya hareket etmeye veya değişmeye veya zehirlenmeye ve İnsanın sevgi hafızasını kaybetmeye başladığını size anlatmasını garip bulmuyor musunuz? Yenilenme nerede? Onarım nerede? DNA bu şekilde tasarlanmadı, sevgililer. Hücreler mavi kopyaya geri dönmeleri ve yeni, taze bir hücre yaratmaları için tasarlanır. Onlar bu şekilde tasarlandı! Biliminiz bunu görecek ve spiritüel bedenleriniz bunu görecek ve sandalyede oturanlar bununla çalışmak için yeniden ayarlama yapmak zorunda olacak.
Yeniden ayarlama otomatiktir. Bunu istemek zorunda değilsiniz. Bunu tekrar edeyim. Bu gerçekleşecek, çünkü siz yaşlı bir ruhsunuz ve bu nedenle buradasınız. Bunu istemek zorunda değilsiniz. Ama yeniden ayarlama beklediğiniz ve hatırladığınız şeydir. Ama belki de tam olarak beklediğiniz şey değildir?
Bu rahatsız edici! Şimdi, bazılarınızın yeniden ayarlanma sürecinde deneyimleyeceğiniz, olumludan biraz daha az olduğunu söyleyeceğim nitelikleri size vermeye başladığımda, bazılarınız bu mesajın nereye gittiğini bileceksiniz. Bu bazılarınızdır, hepiniz değil. Her bir İnsan Varlığı kendi eşsiz yoluna sahiptir, bu nedenle bu şeyleri kendi eşsiz şekillerinde deneyimleyecekler. Bu nedenle bu yaşlı ruhlar için gerçekleşecek olan şeylerin genel listesi değildir. Bunlar yaşlı ruhların deneyimleyebilecekleri yeniden ayarlanmanın birçok semptomlarının belirli potansiyelleridir.
Liste
Bazılarınız baş dönmesi, sersemlik yaşayacaksınız. Bu, yeniden ayarlamanın bir özelliğidir. Hepsi bu kadar ve bu geçecek. Ama bu kaygı verici, çünkü sersemlik hissedecek olanlarda ayrıca zihin karışıklığı da olacak ve bu düşmeye bile neden olabilir. Bu yeni bilgiyle ne yapacaksınız? Birincisi - korkunç bir beyin hastalığına yakalanmadığınızı bilin. İkincisi - daha dikkatli yürüyün! Bunun sizin için anlamı var mı?
Başka şeyler de var. Uyku sıkıntılarınız olacak - normalden daha fazla sıkıntı. Bir kez uyanmayacaksınız, iki veya daha fazla kez uyanacaksınız. Bu şeyleri önceden hissetmekte olanlarınız neler olup bittiğini biliyorsunuz. Bu yeniden ayarlamadır.
İnsanın sorduğu ilk soru şudur, "Bu ne kadar sürecek?" Yanıt, ne kadar gerekirse. [Kryon gülümser] Sanırım bunu anladınız. Yeniden ayarlama gerektiği sürece gerçekleşecek ve eğer bununla mücadele ederseniz, daha uzun sürer. Daha da kötüsü, buna karşı ilaçlar kullanırsanız, gerçekleşmeye devam eder. Bunu kutlayın ve bununla birlikte ilerleyin. Hücre yapınıza, buna karşı olmadığınızı, bunu anladığınızı ve bununla birlikte aktığınızı söyleyin. Bu, onu hızlandırır ve daha kısa sürede geçer.
Odadaki her bir biyoloji [İnsan] farklıdır ve şimdi bir süredir getirmemiş olduğumuz bir şeyi getiriyoruz, ama bunu işitmeye ihtiyacınız var. Sağlıkta sizin için işe yarayan şey, tamamen ve bütünüyle Akaşik mirasınıza dayanır. Yaşamlarınızın çoğunu nerede geçirdiniz? Belki Asya'da idi? Belki Hindistan veya Tibet'te idi? Belki de Güney Yarıkürede idi. Bu yerlerin ve kültürlerin her biri sizi dengede ve sağlıklı tutan farklı yiyeceklere sahipti. Buna rağmen, bu yaşamda burada Kuzey Yarıküredesiniz. Bilmenizi istediğim şey, [geçmiş yaşamlarınızda] alışık olduğunuz diyet türünden önemli ölçüde etkilendiğiniz.

Belki siz vegan idiniz (etin yanısıra süt ve süt ürünleri yemeyen vejeteryan). Belki sadece tahıl yediniz. Bu nedenle, hücreleriniz dengede hissetmek için o diyeti arzuluyor. Anlıyor musunuz? Çoğunlukla Kuzey Amerika, Avrupadan gelen ve Asya veya güneyin bu tür diyetlerine hiç sahip olmamış olanlar vardır. Bundan dolayı, onların bu toprakların yiyecekleri ile hiç sıkıntıları olmaz. Dinleyin: "Spiritüel sağlık için ne yemeliyim?" sorusunun tek bir genel yanıtı yoktur. "Olmalılar" yoktur. Bunun yerine, kendi bedeniniz için en sağlıklı şeyler ile ilgili içgörüler veren, içinizde "doğuştan" gelen iyi sinyaller vardır. Başka bir deyişle, hücrelerinizi dinleyin!
Neden bundan söz ediyorum? Çünkü, sizler yeniden ayarlanırken sizde yanlış olan şeyleri düzeltmek için ne yiyeceğiniz ile ilgili insanlardan tavsiyeler alacaksınız. Tam şimdi bunları görmezden gelmenizi söyleyeceğim. Bunun yerine, içinize gidin ve bırakın kendi Akaşik Kaydınız sizin için neyin işe yarayacağını size söylesin. Bazılarınız her zaman yediğiniz bazı şeylere alerjik tepki verirseniz şaşırmayın. Size söyleyeceğim: Biyolojiniz yeniden ayarlanıyor. Bu nitelik ileriye doğru ilerlemeniz, en fazla bilgelik ile dengeli olabileceğiniz yere gidebilmeniz için gereklidir.
Birçoğunuz bazı işlenmiş yiyecekleri sevmeyebilirsiniz, çünkü Akaşanızda buna alışık değilsiniz. Söylediğim şeyi görüyor musunuz? Geçmiş tarih boyunca öğrenmiş olduğunuz ve tekrar tekrar yürüdüğünüz bilgeliğin derinlerinden Şamanik enerjiyi çekerseniz, bazı şeyler onunla birlikte çıkıp gelir - örneğin dengeli diyet - ve bununla başa çıkmak zorunda olursunuz. Bununla mücadele etmeyin.
Bu şeyleri bekleyin. Görmeniz ve hissetmeniz için ordalar. Onları oldukları gibi görün: yeniden ayarlanma. "Sevgili Ruh, bu yeniden ayarlama için, bunun gitmek istediğim yer ve yapmak istediğim şey olduğunu bilmem için ilgi gösterdiğin için teşekkür ederim" diyebilirsiniz. İnsan Varlığı, şu anda nasıl yeniden ayarlandığınız sonraki hayatta nasıl geri geleceğinizi belirler. Bundan tekrar geçmek zorunda olmayacaksınız. Akaşik miras, geldiğiniz o İnsan Varlıklarının [anne babalar] soyağacından çok daha fazlasıdır. Bunu biliyorsunuz. Miras alınmış Akaşa, anne babalarınızın genlerine bakmaksızın tüm o yaşamlarda deneyimlediğiniz o şeyleri temsil eder. Bazen, bunlar başa çıkmak için en baskın olan ve en ağır şeylerdir. Sesimi dinlemek için sandalyelerde oturanlar bu şeylerle uğraşmaya başlıyor. Bu da diğer şeydir: Bu geçişteki şeylerin temizlenmek için öne çıkmasını bekleyin.
Geçmişi Temizlemek
Belki son bir kaç yaşamda hayat derslerinde çok iyi değildiniz ve bu kez daha iyi yapacağınızı hissettiniz? Daha iyisini yapacaksınız, çünkü dünyanın size ihtiyacı var. Ve bunun sizi korkuyla engellemesi gerekmiyor. Bunun yerine, kendinize şunları söylemelisiniz, "Bu yeniden ayarlamayı kabul ediyorum. Bu anda bedenimde ne oluyorsa olsun önemli değil, o gidebilir. Eğer bu uygunsuz ise, gidebilir. Bu gezegende kutsallığın bir parçası olarak duruyorum - bilge, uygun ve buraya aitim. Bu benim zamanım. Hücresel yapım, dinle: Eğer uygun olmayan bir şeyler varsa, bırak gitsin. Bırak atık ile yıkanıp gitsin. Bırak dışarı gitsin, çünkü o uygun olarak görülmüyor, Tanrının sevgisinin enerjisine uygun değil. Bilincime yalnızca şefkatli şeylerin girmesine izin ver." Bunu söylemek bazılarınız için zor olabilir.
İyi Haber
Şimdi, fiziksel olarak bekleyebileceğiniz, o kadar zor olmayan o şeylere bakalım.
Birincisi: Hayatınızda şimdiye kadar sahip olduğunuz en kötü alışkanlığın üstesinden gelebilecek ve onlardan çok çabuk kurtulabileceksiniz. Bu, Işıkişçisinin enerjisi ile işbirliğinin yeni enerjisidir. Bunu anladınız mı? Oh, duraklayalım, lütfen ve derin nefes alıp verin, çünkü binlerce yıl zulüm, ıstırap ve işkence çekmiş olan sesimi dinleyenler ile ve bu mesajı okuyanlar ile ilgileniyorum. Kazıkta yakılmış olanlar var. Dünyaya getirdiğiniz enerji, dünyanın deneyimlemiş olduğu şey için uygun değildi. Kutsal erkek ve kadınlardan birilerini bir dakikada iyileştirmesi ve sonra köyün sınırına gidip uçurumdan atlamaları istenirdi. Korku bu şekilde. Ve siz buradasınız. Sizi tanıyorum. Geri geldiniz. Ancak şimdi, Akaşik deneyiminiz ile bu gezegene getirmiş olduğunuz her şeyin yeni enerji ile işbirliği yapmaya başlaması için, bu gezegen ilerlemeye başlıyor.
Derin bir nefes alın, çünkü güçlendirilmiş tezahür başlıyor - hemen değil; bugün değil; bu saatte değil; ama yavaşça. Bu kuantum saat sizin yönünüzde ilerlemeye başlıyor. Dünya daha nazik, tutkulu bir enerji alıyor. Sizler bununla birlikte doğdunuz. Sahip olduğunuz alet bu. Geçmişte bu garip ve tuhaf olarak görüldü ve zayıflığı temsil etti. Sürgün edildiniz. Bazılarınız ailenizden dışlandınız. Burada kimlerin olduğunu biliyorum. Bu yeni enerjide, size farklı şekilde bakıyor olsalar bile, sizin nasıl daha yumuşak olmaya başladığınızı görseler bile değişmiş olanın kendileri olduğunu bilmediklerini söylüyorum.
Daha önce işlemeyen şeyler işleyecek. Kurtulmak istediğiniz bir alışkanlığınız var mı? O düşünme şekliniz mi, yoksa yeme şekliniz mi? Bedeninize soktuğunuz şey mi? Dumanını çektiğiniz şey mi? Sizi öldürüyor ve siz bunu biliyor musunuz? Kime konuştuğumu biliyorsun. Bunu değiştirmek ister misin? Daha önce denemiş olsan bile, bu enerjide yaptığın şeyin bedeninde çok farklı şekilde tepki vereceğini söylüyorum.
Dinleyin: Yaşlı ruh, bilge olan, hiçbirinize "Bunu denedim, işe yaramadı" demenize izin verilmiyor. Eğer bunu söylerseniz bu, şeylerin nasıl çalıştığını bilmeyen konuşan bir çocuk gibi olur. Bunun yerine, şöyle diyeceksiniz, "Bu kez daha iyi biliyorum. Bunu tezahür ettireceğim, çünkü bedenim dinliyor. Bu benim zamanım."
İşbirliği Enerjisi ve Nasıl Kullanıldığı
Yeni enerjinin getirdiği şey şudur: İşbirliği. Şeyler daha iyi gidecek ve daha iyi akacak. Geriye gitmek yerine ileriye gidecek. Hayatınızda sahip olmayı dilediğiniz şeyleri sözcüklere döktüğünüz ve süreç başladığı zaman, birçoğunuz anında pozitif bir geri dönüş olduğunu görmeye başlayacaksınız. Eşzamanlılık anahtardır. Kendinizi o şeylerin gerçekleştiği yerlere koyun. Birşeyleri tezahür ettirmeye çalışmayın, sonra onu beklemeyin. Bunun yerine, kendinizi onun tezahür etmesini umduğunuz yerlere koyun. Anlıyor musunuz? Yanıtların olacağı yer burasıdır, çünkü sizin çözümünüze sahip olan etrafta dolanan başkaları vardır! Siz onları ararken, onlar da sizi arıyorlar. Tenha bir yere çekilmeyin. Yeniden ayarlanma modunda, tenha bir yerlere çekilme eğilimi vardır, çünkü çok doğru hissetmezsiniz.
Soğuk Algınlığı
Daha fazla soğuk algınlığına yakalanacaksınız. Neden böyle? Ama sonra bunları hızla iyileştireceksiniz - ve neden böyle? İnsanın soğuk algınlığı her zaman biyolojik sürecin yeniden ayarlanması oldu. Soğuk algınlığına yakalanmaya gereksinim vardır ve onu "tedavi edememenizin" nedeni budur. Bundan geçmek zorundasınız. Soğuk algınlığı bağışıklık sisteminin kendisini düzeltmesi için döngüsel bir fırsattır. Belki bunu bilmiyordunuz? Bu nedenle soğuk algınlığını tedavi etmek için kimyasal ilaçlar almayacaksınız. Bu içinizdeki yeniden ayarlama cihazıdır. Size yardımcı olan bir şekilde sistemi geliştirir ve yeniden gerçekleşmesi gerekir. Soğuk algınlığına yakalandığınız zaman şok olmayın ve "Pekala, bunun olacağını düşünmemiştim, çünkü henüz başka bir soğuk algınlığını atlatmıştım" demeyin. Bu yeniden ayarlamadır.
Bunlar neler olup bittiğini bilmeniz ve bundan korkmamanız için size getirmek istediğimiz türde şeylerdir. Gezegende meydana gelen ve insanlık için fırsat köşesini dönen gerçekten pozitif bir enerjiyi temsil eden bir çok pozitif olaylar var. Bu, Işıkişçisini destekleyen bir enerjidir. Artık akıntıya karşı yüzmek yok, sevgililer.
Şimdi, hepiniz farklısınız ve kim olduğunuzu biliyorum. Adanma anahtardır. Bu şeylerin herhangi birini tesadüfen bilemezsiniz, ama bunu biliyordunuz, öyle değil mi? Hayatta ihtiyaç duyduğunuz şeyin tezahürüne adandığınız zaman, Evren dinlemektedir. Perdenin benim tarafımdan mesajlar aldığınız zaman, size zaten bilebileceğiniz bir şeyler anlatırım. Bizim bir saatimiz yok. Sizinle şimdide konuşuyorum.
Odadaki enerjiyi görüyorum ve burada kimlerin olduğunu görüyorum. Yaşlı ruhu görüyorum. Sizinle şimdide konuşuyorum. Saatinizin ne yaptığı ve realitenizde bunun ne kadar sürdüğü size bağlı. Benim realitemde, bu önceden oldu... önceden gerçekleşti, çünkü en güçlü potansiyeller tezahür etmiş realite olur. Bu şekilde görebiliyor musunuz? Buradan zihninizde zaten olup bittiği ile çıkıp gidebilir misiniz? Bu odada tam şimdi kendisini gitmeye gereksinim duyulan yerlere döken bir enerji var.
Spiritüel Olarak Ne Beklemeli
Spiritüel olarak, ne bekleyebilirsiniz? Bu yeniden ayarlama bu gezegende drama veya korku olmadan sağlık ve mutluluk içinde kalabilmek ile ilgilidir. Yaşlı ruhun hatırladığı şey, bunun bu zamanın potansiyeli olduğudur.
Partnerim daha önce konferansında onun için en büyük gizemlerden birinin, yaşlı ruhların bu kadar derin kendine değer vermeme sorunlarına neden sahip oldukları olduğundan bahsetti. Onun bilgisizliğinde, orada durup neden yaşlı ruhlarda bunun olduğuna dair fikri olmadığını söylüyor. Size neden olduğunu söyleyeceğim: Çünkü yüzlerce yıldır, dayak yemekteydiniz! İki adım ileri attığınız her seferinde, bir adım geri püskürtüldünüz - bazen beş. Sonra bu hayata neyi umarak geliyorsunuz? Çok azını. Bazılarınız için bir projeye başlamak için bile, içinizde "Oh, bunun olacağını biliyordum" diyen küçük sesiniz var. Çok fazlasını beklemiyorsunuz, öyle değil mi? Bunun nedeni eski enerjide, yaptığınız her şeyin direnç ile karşılaşmasıydı. Her şeyin. Yardımcı olabilecek bir şeyler ile ilgili pozitif bir telkin yapmak istediğiniz her zaman, kaybedeceğiniz söyleniyordu. Karmaşık bir problemde spiritüel bilgelik gördüğünüz her seferinde, hiç kimse bunu görmüyordu. İlgilenmiyorlardı. Tekrar tekrar izole oluyordunuz. Olaylar ısındığı zaman, çözüm arıyordunuz. Diğerleri kılıç arıyordu. Şimdi bunun değişmekte olduğunu söylüyoruz.
Spiritüel olarak, kendinizi daha fazla sevmek zorunda olacaksınız ve şimdi bunu yapmak için fırsatınızdır, çünkü içinizde DNA'nın trilyonlarca parçası olan hücresel yapı dediğiniz bir Evren var. Bu parçalar karşılık vermeye başlıyor ve verilecek talimat setleriniz için hazır oluyorlar. Hücreler, "Okey, patron sensin. Ne yapacağız?" diyor.

Kendine - Değer Vermenin Anahtarı
Kendine değer verme bir programdır. O bir programdır! Deneyimden geliştirilen bilgidir ve öğrenilen bir şeydir. Bu programı bozabilirsiniz! Tek yapmanız gereken kendinize istediğiniz şeyi söylemektir. "Sevgili hücresel yapı. Burada olmayı hak ediyorum. Bu benim zamanım. Başkalarının istediği şeylere sahibim. Bu benim zamanım. Dünyanın planında önemliyim. Bu benim zamanım. Sevgili hücresel yapı, güzelliğime ve gücüme ilerlememi engelleyen uygun olmayan, duygusal sorunlardan kurtul. Söylediğim şeylerin gücü gittiğim her yerde şefkat ve ışık yaratma yeteneğidir." diyebilirsiniz.
Hücresel yapınız gülümser, size beklemekte olduğunuz eli uzatır ve "Bu birlikte yaratımda senin partneriniz. Hadi başlayalım" der.
Rahatsız Edici?
Yeniden ayarlama. Zorlayıcı ve güzel olan nitelikler olacak. Aniden daha fazla aydınlanmış olmak ve daha fazla bilgiye sahip olmak size nasıl hissettirir? Tanrının çok daha fazla parçası olduğunuzu hissedersiniz - soğuk algınlığı olan [Kryon gülümser]. Bazen düşersiniz, gülmek zorundasınız. Biyoloji bu şekildedir. Değişim için bir süre gerekir, aylar, bazen daha fazla.
Yeniden ayarlanma ve rahatsızlık sorunlarıyla baş ederken, bunların neden burda olduğunu bilin. Sonra aynı zamanda, daha şefkatli olan ve hayatınızda işlemeye başlayan içinizdeki şeyi kutlayın. Şeyler daha iyi işleyecek.
Özgür İrade ve Bütün Resim
Şimdi, tüm bunlar bu mesajı anladığınızı ve bağdaştırdığınızı ve onu tezahür ettirdiğinizi varsayıyor. Yani, özgür irade seçiminiz, olacak olan şeydir. Eğer mesajı görmezden gelirseniz, çok az şey gerçekleşir. Siz hala yaşlı bir ruhsunuz ve özgür seçiminiz var.
Son olarak, size bu yeniden ayarlama ile ilgili ortak sorulardan birini veriyorum: "Kryon, Dünya enerjisinin değiştiğini söylüyorsun. Bu, tüm insanlığın bunu hissedeceği anlamına geliyor. Öyle mi?" Evet. Tüm insanlık bunu hissedecek. Bunu hükümetlerinizin saf dışı oldukları ve yeniden oluşturuldukları şekillerde göreceksiniz. Bunu farklı düşünme şekillerinde göreceksiniz. Bunu partnerimin mümkün olduğunu anlattığı şekillerde göreceksiniz.
Eski enerji rejimleri kendilerini yenilemeyecekler, ama değişmeye karar verecekler. 1,000 yıldır aynı şekilde devam eden toplumlar aniden değişmeye karar verecek. Sonraki iki nesilde işbirliği ve birlik standart hale gelmeye başlayacak. Bir gün bugüne geri bakıp, "Biz barbarlardık" dediğiniz zaman gelecek. Bu değişimdir.
Zamanlama ve Gelecek
Ben perdenin bu tarafında şimdideyim. Burada size verecek saatim yok. Size sadece bunun gördüğüm şey olduğunu söylüyorum. En sonunda yeni bilim ile iyileşmiş bir gezegen görüyorum. Hastalığın olmadığı ve temiz suyun asla bir sorun olmadığı bir gezegen görüyorum. Asla! Tüm İnsanların elektriğe sahip oldukları ve elektriğin elde edilmesinin kolay ve ucuz olduğu, evlerinizi kolayca ısıtabildiğiniz bir zaman görüyorum. Bunlar, tezahürün kuantum çorbasında en kuvvetli potansiyelleri olan şeylerdir. Ama size bir saat veremem.
Size söyleyebileceğim şey, Yerkürenin kendisini yeniden ayarladığı ve sorunlar olacağıdır. Bunların bazıları politik olacak, bazıları yeniden ayarlama niteliklerinde daha kötüleşecek ve yerküre bunu hissedecek. Herkes aydınlanacak mı? Hayır. İnsan nüfusunun yüzde birinin yarısından azını temsil ediyorsun, yaşlı ruh ve o kibriti karanlıkta yakacaksın. Bunu daha önce söyledik: Bir kaç ışığın her şeyin daha iyi görülmesini sağladığı zaman, karanlıktaki kibrit taşıyıcı oldunuz. Bu sizin işiniz, sadece çalışma daha kolaylaşıyor.
Şimdide konuşuyorum. Size bir saat veremem. Lütfen odadan ayrılırken bunun bilgeliğini anlayın. Günlük haberleri değil, potansiyelleri görün ve eğer şeyler yarın gerçekleşmezse, İnsan Varlığı, öfkelenmeyin. Tanrı sabırlıdır; sizin sabrınız var. Tüm o hayatları yaşayıp, şimdi geldiğiniz bu hayata bir şans vermeye değer, öyle değil mi?
Tam şimdi olup bitenler nedeniyle, bu odada ne kadar yaşayacaklarını merak edenler var. Kime konuştuğumu biliyorsun. Gördüğüm potansiyelin çok uzun bir yaşam olduğunu söyleyeceğim. Hala bana, "Evet ama, evet ama, evet ama..." diyenler var. Ne söylersem söyleyeyim, bazılarınız bunun neden işe yaramadığının bahanesine sahip olacaklar. Bu sizinle konuşan eski enerjidir. Yeniden ayarlanın! Mümkün olan şeyi görmeye ve onu OLAN şey yapmaya başlayın.
Kuantum Faktör
Son olarak: Bilim çok küçük olan atomik yapıya ve sonra çok büyük olan Evrene daha fazla baktıkça, ortak yönler görmeye başlayacak. Biliminiz 3B'de gelişigüzel olarak görünen şeylerde gelişigüzellik olmadığını görmeye başlıyor. Bunun yerine, zeki tasarıma bakıyorlar. Bu, yaradılış dediğiniz o niteliklerde, şeylerin bir araya gelme şeklinin yaşama eğilimli, şefkate eğilimli olduğu anlamına geliyor. Gördüğünüz şey Tanrı'nın el işidir. Bir yaratıcı olduğu artık inkar edilemez.
Sizler içinize dönüp kendinizle uğraşmaya başlarken, kendinizde de aynı şeyi görmenizi istiyorum. Tesadüfen olmadığınızı anlamanızın zamanı. Hayatınız gelişigüzel değildir. Şeyler tesadüfen başınıza gelmez. Yarattığınız şekilde başınıza gelir. Burada bir sistem vardır ve yönlendirilebilir ve programlanabilir ve programı bozulabilir. Bu tezahürdür.
Bu en sonunda tüm insanlığın dersidir - iyileşmiş bir dünya yaratmak; barış dolu bir dünya yaratmak; icat ve sağlıkta gitmeyi asla hayal etmediğiniz yerlere gitmek. Bu başlangıçtır. Saatim yok. Ama görülecek en kuvvetli potansiyeller var ve partnerim önünüzde sandalyede otururken bugün size verdiğim şey budur. Gördüğümüz potansiyeller geçen yıl olduğundan daha büyük. Eğer Işıkişçileri kendilerini kolayca yeniden ayarlarlarsa, süreci hızlandırabilirler. Bununla mücadele etmeyin.
Bu yerden ayrılırken ve hayat normale dönerken ve rutin, rutin iken, birlikte geçirdiğimiz bu birkaç dakikaya geri dönüp "O şeyleri yapabilmeyi dilerdim" diyebilirsiniz. Eski enerjiye çok kolayca düşmeye eğilimlisiniz, kim olduğunuzu kavramıyorsunuz. Bu nedenle yeniden ayarlama gereklidir, bu şekilde düşünmüyorsunuz. Çok boyutlu halde gerçekleşen şey, zaman ve mekanın dışındaki bilinç ile ilgilidir. Sadece bu gezegende yürümek, ışığı taşımak sahip olduğunuzu bilmediğiniz enerjiyi yaratır. Bu nedenle drama veya korku olmadan sağlık içinde kalmanızı istiyoruz. Gezegen için hiç bir şey yapmadıklarını hissedenler siyah beyaz bir dünyadalar, bu rengi etraflarına yayıyorlar.
Dilerseniz bir amaç edinin, çünkü İnsanlar bunu yapmayı sever. Ama size şunu söylememe izin verin: Sadece hayatta olarak ve etraflarındakilere şefkat duyarak önceden değişime ulaşan bir çok insan var. Odada bulunan bazılarınız öğretmenlersiniz, bazılarınız kanallarsınız ve bazılarınız şifacılarsınız. Bazılarınız ilgilenmiyorsunuz, bunların kim olduklarını da biliyorum, çünkü bu mesaj herkes için değildir. Onun için gelmiş olduğum potansiyelin kıyısında duruyorsunuz. Bu nedenle Kryon burada - köprüyü geçmenize yardımcı olmak için, Şimdiye kadar bunu yapanlara tebrikler.
Eski enerji karşı koyacak, sevgililer. Bunu bekleyin, ama bu kez kazanmayı bekleyin. Ve kazanacaksınız. 2012 Işıkişçilerinin üstünlüğü ele geçirmesinin başlangıcıdır. Yani, ışık görülüyor ve çok uzun zaman önce ekilen tohumlar hasat edilmeye başlanıyor.
Ve öyledir.
KRYON

16 Mart 2012 Cuma

Değer

Değer verirsiniz,hatta mütevaziliğinizden dolayı konum statü cahil demeden onların seviyesine inersiniz…Sizin kültürünüz,kişiliğiniz,yetiştirilme şartlarınız aynı olmadığı için onlar sizin lisanınızı bilmediklerinden siz onların lisanından konuşursunuz.Değer veriyorsunuz ya ,seviyorsunuz ya, size ait ne varsa maddi manevi bölüşürüsünüz.Hiç bir suçunuz ya da günahınız olmadığı halde gerek kendi menfaatleri gerekse başkalarının çıkarlarına maşa olmalarından kaynaklanan bir alışkanlık olsa gerek ne yaparsanız yapın olmaz…Yürekte fitne fucurluk varsa istediğiniz kadar onların dilini bilin..
Onlar asla sizin lisanınızı öğrenmek istemeyeceklerdir…Siz kendinizden verdiğiniz sürece insan kılığına girerler.

Bireysel Yasalarımız

ESNEKLİK YASASI

bu yasayı kullanmakta ustalaşarak, engelleri ilerleme vasıtalarına, sorunları da fırsatlara dönüştürürüz. "Rüzgar kuvvetli esiyorsa, sadece onu kabullenmez ya da ona katlanmayız, ama yel değirmenleri inşa ederiz."
Bir grup insanın başına acı verici bir olay geldiğinde bu insanlardan bazıları tam bir şok, ret ve acı içinde bu deneyime zihnen direnirler; böylece ağacın dallarının rüzgarda kırılması gibi en sert deneyimi yaşarlar.

Diğerleri ise, işlerin nasıl olduğu hakkında bir perspektif duygusuyla hayatın bütün tablosunu görerek, eğilerek, durumu tümüyle kabullenip deneyimleme yeteneğini geliştirmişlerdir. Eğilen bir dal gibi, onlar da eğilerek kırılmaktan kurtulmuşlardır.
Bu yasayı uygularken şöyle düşünün: kasılma, donup kalma, geri çekilme ya da savaşma eğilimi göstermek yerine kendinizi gücün akışına bırakabildiniz mi? Akışa uyarak onu kendiniz kılabilirsiniz!


SEÇİMLER YASASI

Her birimiz yaratıcı hayat enerjisine sahibiz. Aynı zamanda kendimizi ifade etme yeteneğine de sahibiz. Bunları yaparken negatif ya da pozitif yollar seçebiliriz. Örneğin: para bir tür enerjidir. Onunla hayır işleri yapabildiğimiz gibi, katil de kiralayabiliriz. Elektrik bir şehri aydınlattığı gibi insanların canını da alabilir. Bütün bu enerjileri yaratıcı bir biçimde kullanmak tamamıyla bize sunulmuş seçeneklerdir bunlari kullanma konusunda bize kimse karismaz. Yaratici enerjimizi olumlu yönlerde kullanarak hayatimizin gidisatini degistirebiliriz.
Bir şeyi pozitif bir biçimde ifade ettiğinizde, pozitif enerjinin size nasıl geri döndüğü dikkatinizi çekti mi?
Birisine iltifat ederken kendinizi nasıl hissettiğinizi düsündünüz mü?
İnsanları yargılamadığınız zaman hayatın size gülen yüzünü gösterdiğini fark edebildiniz mi?


SORUMLULUK YASASI

Başkalarına yardım edebilmek için önce kendi iç evimizi düzene sokmamiz gerekir. Çatışan alt kişiliklerimizi, inançları değerleri ve fikirleri uzlaştırmamız gerekir. Kendi denge noktamızı keşfetmeye, sorumluluk düzeyimizin sınırlarını belirlemeye ihtiyacımız vardır. Bazen aşırı öz veriye dönüşen sorumluluk duygusu bizi zayıf düşürdüğü gibi, hiçbir şey almadan bütün enerjimizi akıtırız. Bu tipler, başkaları için,( ana babaları, arkadaşları, çocukları, eşleri ve yanında çalışanlar için) normal görevlerinin çok üstünde bir sorumluluk üstlenirler. Başkalarının ihtiyaçları öylesine kendi ihtiyaçlarının önündedir ki, bir tür paspas, köle rolü üstlenmişlerdir.
Oysa hepimiz rahatlık bölgemizi belirlemek, saygılı ve sınırlı sorumluluklar taşımak için burada bulunmaktayız. Bir çizgi çizebilmeli,denge noktamızı çok iyi tespit edebilmeliyiz. Sorumsuzluk kadar, aşırı sorumluluk duygusu taşımak son derece zararlıdır.


DENGE YASASI

Bilgeliğin kalbi olan denge, hayatlarımız için dönüm noktası oluşturabilecek bir öneme sahiptir. Bu yasayi uygulamak kolay değildir ancak çaba göstermeye değer. Çünkü; denge hayatımızın efendisi olmamıza yardımcı olabilir.

Çok hızlı mı konuşuyorsunuz?
Alçak sesle konusmayi deneyin.
Çok hızlı mı yemek yiyorsunuz?
"çok yavaş olmayı" deneyin.

Sık sık gerilimli ve gergin misiniz?
Kendinizi gevşemiş hissetmeyi deneyin.

Aşırı güvenli duruşunuzla rahatsızlık mı veriyorsunuz? Ya da güvensiz misiniz?
Daha doğal olmaya gayret edin.


SÜREÇ YASASI

Her adım kendi içinde küçük bir başarı haline gelebilir. Böylece nihai hedefimize ulaştığımızda bir çok başarıyı da beraberimizde götürürüz. Yol boyunca öğrendiğimiz şeyler aslında hedefe ulaşmaktan daha değerlidir. Hiçbir şeyi bir an da öğrenmediğimizi kabul edebilmek, temelden başlayarak yükseklere ulaşmayı öğrenebilmek,adım adım ilerleyen deneme- yanılma sürecini bilebilmektir süreç yasasi.
Hayatınızda ki küçük adımlara dikkat edin ve onları asla küçümsemeyin.


KALIPLAR YASASI

Kalıplar yasası verdiği kararlardan tekrar ve tekrar dönme eğiliminde olan ya da başladığı işi tamamlamadan yarım bırakan, aynı başarısızlıkları tekrarlayanlar için son derece önemlidir.
Biz kalıbı kırana dek kalıp tekrar kendini göstererek tekrarlama eğilimi gösterir. Bir kalıbı kırmanın ve değiştirmenin kahramanca bir savaş gerektirdiğini kabul ettiğinizde kazanacaksınız.
Örneğin: sigarayı defalarca bırakmanıza rağmen yine başlıyorsanız, sigarayı bırakmanın kolay olduğunu deneyimlemişsinizdir. Ama asıl zor olan ona tekrar başlamamaktır. Eski kalıbı kırmak için mutlaka yeni bir kalıba geçmeyi seçmelisinizdir.



DİSİPLİN YASASI

Disiplinli olmak, daha hür, daha mutlu ve daha güçlü yapar insani. Büyük özgürlüğün ve bağımsızlığın en emin vasıtasıdır. O uçmak için sağlanan bir tür düzendir. Eğer bir yerlere ulaşmak istiyorsak bir şeyleri derin bir biçimde yapmak istiyorsak öz-disiplini uygulamak zorundayız.


KUSURSUZLUK YASASI

Geleneksel bir görüş açısından, bu dünya bir ıstırap yeridir. acı çekeriz, aç, evsiz barksız insanlar görürüz ve tam istediğimiz şeyi elde ettiğimiz zaman bile her şey geçicidir.
Aşkın bir perspektiften bakmayı öğrendiğimizde ise her şey kusursuzdur. Ulaşabileceğimiz en iyi şey erdem ve gelişkinliktir ve ona ulaşmak için zaman ve uygulama gereklidir. Kendimiz sürekli başkalarıyla kıyaslayacak şekilde yetiştirildiğimizden olduğumuzdan başka biri olmak için uğraşıp dururuz.
Bilgelik, sabır ve sevgiyle gördüğümüzde; sevinçler ve üzüntüler, şu an da dünya gezegeninde olup biten her şey, büyük bir tekamül süreci ile ilgili olarak, kesinlikle ve tamamen mükemmeldir.


ŞİMDİKİ AN YASASI

Goethe ;" Şimdiki an en güçlü tanrıçadır" diyerek anın kuvvetini vurgular. Zamanin mevcut olmadığı soyut bir felsefe gibi görünse de, geçmiş ve gelecek dediğimiz şeyler bizim zihinsel yapılarımızın dışında bir gerçekliğe sahip değildirler. Zaman fikri; bir sosyal anlaşmadır, gerçekte sadece şu an vardır.
Bedenimiz şimdiki anda yaşar. Kendimizi bu ana bırakmak, onu kucaklamak, geçmişte kalanlarla kederlenmek yerine anın tadını çıkarmak, gelecek denen şeyi bu anın yarattığını kabul ederek bu anı mutlulukla yaşamayı öğrenmek, "şimdiki an" yasasına uyarak hayatımızın amacını gerçekleştirmemize yardımcı olur.


YARGISIZLIK YASASI

Yargılar insanlığın icadıdır. Evrensel ruh bizi asla yargılamaz.
Bu yasa bize tanrının değil insanların icat ettiği ahlak yasalarını hatırlatır. Yargılar enerjinin önünü keser. İç savunmalar ve direnç oluşturur. Oysa yargılardan kurtulmak değişimin kapılarını açar. Kendimizi de sertçe yargıladığımızda, bizi eleştiren insanlari kendimize daha çok çekerek negatif enerji oluştururuz.


İNANÇ YASASI

İnanç yasası, kendine itimat direkt deneyimle gelir. Yani bir öğretmenin ya da kitabın öğrettiklerinden çok kendi deneyimlerimize dikkat etmemiz hatırlatılır. İçimizden geldiği gibi dans etme, savaş sanatları ve diğer sporları uygulama, bir müzik aleti çalma, bunların hepsi bedenimizin düşünmeden, kendi bilgeliğini izleyerek hareket etme noktasındaki itimat ve geliştirmenin güzel yollarıdır. Böylece bedenimize itimat etmeyi, onu dinlemeyi öğrenir, bedenimizin ihtiyaç duyulan şeyi bildiğini yapabildiğini keşfederiz.


BEKLENTİLER YASASI

Eğer kansere yakalanmaktan, sevdiklerimizi kaybetmekten, başarısızlıktan korkuyorsak bütün bunları biriyle açık yüreklilikle paylaşmamız ve zihnimizi başka şeylere odaklayarak kendimizi temizlememiz gerekir. Deneyim yaratmanın anahtarını bilinç altı sağlar. Eğer bilinç altınızda korkular yoksa kansere yakalanmayabilirsiniz. Yaşadığınız an size bilinç altınızda ne beklediğinizi açık olarak göstermektedir. Mevcut sorunlarınız bilincinizin doğurduğu sorunlar olduğuna göre mevcut nimetlerde pozitif beklentilerimizin sonucunda oluşmuşlardır.
Bu yasayı uygulamanın en güzel yolu; olmak istediğiniz şeyi olun! Rahat hale gelene dek prova edin. Daha mutlu, pozitif ve neşeli bir insan olmanın nasıl bir şey olacağını hayal ederek bilinç altı cilalarınızdan kurtulun.


DÜRÜSTLÜK YASASI

"Kötü insanlar cehenneme gitmezler! Onlar zaten cehennemdedirler' bu kadar kötü davranmalarının nedeni budur. Dürüst davranmadığımız zaman içsel parçalarımız birbiriyle çatışırlar. İçsel öz duygumuz ya da ilhamımız zayıflar, yaşam; kendimizi yoksun ve yalnız hissettirir ve öğrenmemiz gereken tüm dersleri kendimize çektirerek ağır deneyimler geçiririz. İma etme, görmezden gelme, iç çekme , sürekli sızlanma ya da anlaşılma eğiliminde olanlar için dürüstlük yasası, böyle dolaylı, yanlış yola sevk edici, dalavereci, aldatıcı bir iletişime girdiğimizi işaret ederek ihtiyaç duydugumuz "iç ışığımızı" yitirmemize sebep olduğumuzu hatırlatır.


YÜKSEK İRADE YASASI

"İçimde her şeyi bilen Şefkatli bir öz su anda bana yol gösteriyor ve ben onu çağırmayı öğrendiğimde bana en iyi ve en doğru nasıl bulmam gerektiğini gösterecek" dediğimizde. İçimizde yer alan en yüksek ve en iyi adına ya da onun hizmetkarı olarak davranmaya başlarız.
"Eğer ben Öz'ün, Tanrının bir parçasıysam ve Öz benim parçam ise o zaman ben ne istersem bu Öz'ün iradesidir. Ama egomuz, özgür iradesiyle bir tahta yerleşip bütünün hayrını düşünmeden istediğini yapma eğiliminde olduğundan yüksek iradenin, Öz'ün sesini duymaz. Dileklerimiz bütünün hayrına olmalıdır. Dünyanın bir yanı yanarken siz mutlu olamazsınız. Çünkü küller mutlaka size ulaşacaktır. Yağmurlar delinmiş olan damınızdan evinize dolarken kızamazsınız, çünkü o anda kurak olan topraklarda sevinç vardır.
Alabileceğiniz kadar almak yerine verebileceğiniz kadar vermeyi ilke edindiğinizde bolluk ve bereket hep sizinle olacaktır. Vermekten vaz geçmeyin. Her kesin hayrına istediğiniz her şey, sevgi enerjileri ve ışık, günlük hayatınıza yağacaktır.

8 Mart 2012 Perşembe

KENDİNİ TANI

"Kendini tanı" diyen Sokrates, yüzyıllar öncesinden evrensel bir öğütle sesleniyor günümüze ve hayatın anlamına ulaşmanın sırrını veriyor. Kendi içine yönelmeyen, kendini keşfetmeyen insan hayatını anlamlandıramaz.
Kendini okumaya gayret eden bir birey, önce kendi varlığına ve daha sonra kendinden hareketle hayata bir anlam bulma yolunda ilerler.

Kendini okumak, keşfetmek nedir?

Kendi iç kaynaklarımızın; yani yeteneklerimizin, becerilerimizin, hislerimizin, duygularımızın, inançlarımızın, düşüncelerimizin zayıf ve güçlü yönlerimizin farkına varmaktır.
Budizm'deki "içine bak!" , İslam'daki "Nefsini bilen Rabbini bilir", bilgelerin ise "kendini bil!." Çağrıları kendi içsel kaynaklarımızın farkındalığını hatırlatır.

İnsan doğru değerlere meyilli olarak yaratılmıştır: İnsanın potansiyelini keşfedip ortaya koyması, bu değerlerin yaşamında olmasıyla mümkündür.

Bu değerler nelerdir?

Sevgi, saygı, paylaşma, dayanışma, hoşgörü, empati, cesaret, içtenlik, iyi niyet, çalışkanlık, vefakarlık, diğerkâmlık.

Bu değerlerle donatılmış insan, bazen yanlış değerlerin cazibesine de kapılabilmektedir. Kendini tanımaktan uzaklaşan ve yanlış arkadaşlıkların, geçici heveslerin rüzgarına tutulan insan, farkında olmadan kalbinde yanlış değerleri besler. Yaşamını anlamsızca tüketir.

Hayatının her karesini anlamlandıran ve kendini okuyan bir insan, nitelikli bir yaşamın penceresini aralar. İşte böyle bir insanın yaşam zenginliğini düşünün!. Duygularını kontrol edebilen, kendini yönetebilen, içsel kaynaklarını yerinde kullanan bir birey olmanın hazzı.

Kısaca insan hayatının güzelleşmesi de çirkinleşmesi de insanın elinde.
Yanlış değerleri doğru olarak kabul edip ısrarla uygulayan bir insan, gerçekte yaşamını çirkinleştirmiştir.
Silkinin!..

Doğru değerlerle mükemmel donatılmış bir varlık olduğunuzu unutmayın!.
Çok özelsiniz. Çünkü sizin bir benzeriniz yok.
O zaman başkası değil, kendiniz olun.
Hayatınızın anlamını ve amacını keşfedin.
Doğru değerlerin ısrarlı uygulayıcısı olarak hayata gülümseyelim.
İyi insanlarla dost olup doğru değerleri yanımıza alalım.
Kendimizi okumayı ve keşfetmeyi yaşam düstürü yapalım.

Yunus'un çağrısına kulak verelim: "İlim ilim bilmektir. İlim kendini bilmektir. Sen kendini bilmezsen, bu nice okumaktır."

("Genç Gelişim" dergisinden alıntıdır.)

Sık sık verilen aynı öğütten sıkılma.!
Çünkü bir çiviyi çakabilmek için defalarca vurmak gerekir.
Hz.Mevlana

Cumhuriyet, ahlâki erdeme dayalı bir idaredir.! Cumhuriyet erdemdir.!
Sultanlık korku ve tehdide dayalı bir idaredir.! Cumhuriyet erdemli ve namuslu insanlar yetiştirir.! Sultanlık korkuya, tehdide dayalı olduğu için korkak, alçak, sefil, rezil insanlar yetiştirir.! Aralarındaki fark bundan ibarettir.!
Mustafa Kemal Atatürk

Kendi kabiliyetine inan
Tanrıya inandığın gibi.
Senin ruhun büyük Bütünün bir parçasıdır.
Sendeki kuvvetler,
Engin derya kadar geniş ve dipsizdir.
Ruhun, sükût içinde
Elmas adalarında dolaşıyor.
O adaları keşfet ve işlet.
Fakat rüzgârlara kapılmamak için
İrade dümenini kullan.
Yaratıcıya ve kendine inanırsan
Sendeki kuvvete kimse sınır biçemez;
En büyük zaferler senin olabilir.
İleri!. İleri!..
Ella W. Wilcox

Yalanlamak ve reddetmek için okuma.!
İnanmak ve her şeyi kabullenmek için de okuma.!
Konuşmak ve nutuk çekmek için de okuma.!
Tartmak, kıyaslamak ve düşünmek için oku.!
F. BACON

DİVAN-I KEBİR DEN SEFMELER

• Sevgilim, belki vefa ve merhametin coşar da, kapıyı açarsın; "Orada, ne bekliyorsun kalk, içeri gir!" diye seslenirsin ümidiyle ben senin kapında oturmuş bekliyorum.
• Ey pek güzel olan yüzünde her zaman yüzlerce lütuf, yüzlerce merhamet nuru parlayan sevgili! Canım, kapında senden gelen misk kokularına, anber kokularına gark olmuştur.
• Biz mest olmuşuz; başımız dönmede, başkalarının yaptıkları işlerle bizim ilgimiz yok. Dünya alt üst olsa, yakılsa, yıkılsa umurumuzda değil. Yeter ki senin aşkını kaybetmeyelim. Yeter ki senin aşkın ebedî olsun!
• İçimizde senin aşkın el çırpmada, yüzlerce başka alemler yaratmada, göklerden de dışarda, ötelerde yepyeni yüzlerce asırlar meydana gelmede.
• Bugün biz senin misafiriniz. Güler yüzünüzün mesti olduğumuz için seni bırakıp başka yere gidemiyoruz. Sen öyle eşsiz bir güzelsin ki, Allah'a yemin ederim ki yüzünün güzelliğini düşününce, hayal edince, şu gönlüm beni bırakıp gidiyor.
• Kurtulmam için, gönlü uyanık bir can bulursam, onun eteğine yapışacağım, himmet isteyeceğim. Keşke uyuyabilseydim de rüyada yüzünü gösterseydin.
• Bütün canlar, can denizinden geldikleri, can denizini tanıdıkları, bildikleri için oraya doğru sel gibi akıp gidiyorlar da, başka tanıdıklardan, başka sevgililerden yüz çevirmişlerdir.
• Can denizine doğru koşan seller de çeşit çeşit. Bir sel var yüksek dağlardan kaynağını alarak, hayran hayran başını taşlara çarparak, köpürerek, ağlayarak, heyecanla feryat ederek, aslı olan can denizine doğru koşuyor, koşuyor. Bir sel de var ki yolunu kaybetmiş, birincisi; "Allah'a hamd olsun!" demede, ikin-cisi; "La havle" okumada.
• Ey güneş gibi doğup, müflislere, yoksul kişilere sevgi şarabı sunan lütfeden. Bir ihsanda bulun, o şaraptan bize de sun! Biz de yoksuluz, biz de şaşırdık, yolumuzu kaybettik.
• Nasıl olmuşsa gül, ansızın seni görmüş, çaşırıp kalmış da elbisesini yitirmiş.Çeng senin çenginin sesini duymuş, feryada başlamış, utanıp başını önüne eğmiş.
Nıyazi-i Mısrî hazretlerinin şu şiiri bu hakîkati belirtiyor:
"Huda davet eder elhamdülillah
Bu can dosta gider elhamdülillah
Hakîkat şehrine çün rıhlet oldu
Gönül durmaz iver elhamdülillah."
" La havle vela kuvvete illa billah"; Allah'tan başka kimsede güç, kuvvet yoktur, anlamın;ı gelen bır hadîsten alınan "La havle". Mü'minler, şaşırdıkları, darda kaldıklan zaman "La havle" derler.
• Zühre yıldızının burcunda en tali'li olan kimdir? Ney'dir. Çünkü ney, dudağını senin dudağına koymuş, senden name öğreniyor.
• Çeng, sensiz kalınca fenalaşıyor, hasta, kötü bir varlık oluyor. Ney de sen olmayınca hüzünlerle doluyor, inlemeye, ağlamaya başlıyor. Çengi kucağına al, onu iyileştir! Ney'i de öp, okşa. Def de sana yalvarıyor. "Ne olur?" diyor, "Beni eline al! Yüzüme vur, vur, vur da senin vuruşlarınla yüzüm değerlensin, ahenk yolunda meclise parlaklık gelsin."
• Bu parça parça olah canı al, onun her parçasına aşk şarabı içir, onu güzelce sarhoş et de dün gece elden kaçan fırsat şimdi yeniden gelsin!
DİVAN-I KEBİR DEN SEFMELER CİLT 1

6 Mart 2012 Salı

Tasavvuf Ehli



Allah bizi, 'tahtlarda karşı karşıya oturan kardeşler'*den etsin.
Yüce Allah, Musa'ya, Ya Musa dedi; beni kapında görsen ne yaparsın? Musa, Yarabbi dedi, sen bundan münezzehsin. Allah, Ya Musa dedi, kapında, kullarımdan birini gördün mü, bana ne yaparsan ona da onu yap. Çünkü ben, kullarımın arasından seçmişimdir onu; ışığımla ışıtmışımdır; dirliğimle diriltmişimdir onu.
Namaz, üstün bir kulluktur ama, namazın canı, anlamı, namazın sûretinden daha üstündür.
Nitekim insanın canı da, suretinden daha üstündür.Çünkü suret kalmaz; cansa kalır.Namazın sureti de kalmaz; namazın anlamı, canı kalır. Nitekim buyurmuştur:
'Öyle kişilerdir ki namazlarında daimidir onlar'.*
.... Tasavvuf Ehli olanlar,dille söylemenize ihtiyaç duymazlar; gönüllerinize girerler,gizlediğiniz şeylerden, dilediklerini çıkarırlar...onlarla oturdunuz mu,gerçeklikle oturun.
'Kim Allahla oturmak isterse, tasavvuf ehliyle
'otursun.
Sen o toplumdan birini görürsen, varlığından arınmıştır;Görünüşte yeryüzündedir ama,manası,yedinci kat göktedir.
Namazın önü tekbirdir, sonu selam.Namaz, Allah'tan başkasının bilemeyeceği bir halde Allah'la birleşmektir.Namazın sûretinin şartı, temizliktir.Bu, suyla olur.Namazın cânının şartıysa, kırk yıl savaşta bulunmak, gözü- gönlü kan etmek, yediyüz perdeden geçmek, kendi varlığından ölmek, Hakk'ın diriliğiyle dirilmek, Hakk'ın varlığıyla var olmaktır.
Değilmi ki padişah değilsin, kul ol; Değilmi ki peygamber değilsin, ümmetten ol.
Rahmet Muhammed'e, ter-temiz soyuna, olan bütün peygamberlere. Öyle olsun ey âlemlerin Rabbi!

*Kur'andaki sûrelerin ayetlerinden alınmıştır.
Hz.Mevlânâ, Mektuplar,XIX.Mektuptan bir bölüm, A. Gölpınarlı

Çeşitli

 
Sarılmak iyi bir şeydir: Vücudun bağışıklık sistemini güçlendirir; depresyonu uzak tutar, stresi azaltır, uykuyu getirir, insanı canlandırır, gençleştirir ve hiçbir olumsuz yan etkisi yoktur. Sarılmak tamamen doğal ve organiktir. Tarım ilacı, koruyucu ve yapay madde içermez ve yüzde 100 yararlıdır. Sarılmak mükemmeldir. Oynak parçaları bulunmayan, tükenen pilleri yoktur, düşük enerji tüketimi ve yüksek enerji kazanımı vardır, enflasyon-geçirmezdir, şişmanlatmaz aylık ödemeler ve sigorta gerektirmez, hırsızlara karşı korunaklıdır, vergiden muaftır, çevreyi kirletmez ve tabii ki bütünüyle geri dönüştürülebilir.

............................................
Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme. Nerden bilebilirsin hayatın altının üstünden iyi olmayacağını?

Şems-i Tebrizi
...........................................
.Bilinçaltı zihniniz yanlışı doğrudan ya da doğruyu yanlıştan ayırmaz.

''Ah,aptal ben'' gibi bir şey söylememelisiniz çünkü bilinçaltı zihni bunu tutar ve bunu söyledikten hemen sonra kendinizi böyle hissetmeye başlarsınız.

Söylediğiniz şeye inanmaya başlarsınız. Kendinizle dalga geçmeyin, kendinize karşı koymayın ya da yaşamla ilgili aşağılayıcı yorumlar yapmayın. Çünkü bunlar sizin için iyi deneyimler yaratmayacaktır.
.................................................
SEVGi ..Sevginin ilk dersi onu TALEP etmemektir. ..Verici OL. ..İnsanlar ise BUNUN tam aksini YAPARLAR...HATTA verdiklerinde bile çoğunlukla bunun ARKASINDA, aşkın geri döneceğine, dönmesi gerekliliğine dair bir düşünce VARDIR. Bu bir ticarettir. ONLAR paylaşmıyorlar, onlar özgürce paylaşamıyorlar. Ancak koşullu olarak paylaşabiliyorlar. Gözlerinin bir UCUYLA hep onun geri gelip gelmediğine BAKIYORLAR. Zavallı insanlar... Sevginin en doğal işlevini bilmiyorlar. Sen SEVGiYi sadece AKITIRSIN, o geri döner.

-OSHO-♥♥♥
...............................................PANİK YOK, KİMSE İÇİN DEĞİŞMİYORSUNUZ
..........“Beni olduğum gibi kabul etsin, kimse için değişmek istemiyorum.” Kimbilir kaç defa söylemişsinizdir bu sözü ya da duymuşsunuzdur.. Her yeni başlayan ilişkinin telaşlı tümcesidir bu. Herkeste bir panik havası, “Aman Allahım ya onun için değişirsem!!”
Durun durun hiç gerek yok bu kuruntulara. Çünkü kimse için değişmeyeceksiniz..
... Değişimi o kadar kolay mı sandınız? Yıllardır var olan, her yaşadığı olayla biraz daha yol alan sizler, bir anda biri çıkıp geldi yaşamınıza diye değişecek misiniz? Yok yok o kadar kolay değil bu işler.. Kolay olsaydı, sigarayı bir anda, kilolarınızı birkaç ayda bırakırdınız değil mi ama..
Etrafımızda öyle çok özlü söz, öyle çok “bilgi” denilen şey dolaşıyor ki.. Ve bizler, bu bilgileri karmakarışık hale getirmekle kalmıyor, tutup bir de bu karışıklığa itibar ediyoruz.. Bize diyorlar ki, “Aman kendin ol, kimse için bir şey yapma sonra çok üzülürsün. Sakın alttan alma, sakın sevdiğini çok belli etme sonra çok şımarır.”
Yanılgı şuradaki, sevgi, içinde hoşgörü, empati, alttan alma, bağışlama, koruma, onun için bir şeyler yapma duygusu barındırır. Siz sadece bunları yapıyorsunuz. Ama tüm bunlar öyle karmaşık şekillerde bizlere sunuluyor ki bunları yaptığınızda kendinizden ödün verdiğinizi sanıyorsunuz. “BENCİLLİK” sürekli kılık değiştirip karşımıza çıkıyor. Bizler de onun peşinden tıpış tıpış gidiyoruz. “Önce sen olmalısın” diyor, “kendini düşün, sağlığını düşün” diyor, “sonra hep zarar gören sen olursun” diyor.. Sevdiğiniz insanın yaptığı yanlış karşısında sizin gösterdiğiniz tolerans sizi daha itici yapmıyor, tam tersine anlayışlı kılıyor. Sizin hiç hoşlanmadığınız ama o seviyor diye araştırmaya, acaba benim ilgimi de çeker mi diye ilgilenmeye başladığınız bir uğraş sizi bağımlı kişilik yapmıyor. Uyum, ortak noktaları artırabilmek işte bunlar ilişkiyi güzelleştiriyor. Ayten Alpman’ın dediği gibi; “İSTER VUR İSTER OKŞA /İSTER TUT İSTER YOLLA / İSTER SEV İSTER ZORLA /BEN BÖYLEYİM” O zaman yaşamda size diyor ki, “O ZAMAN SEN ÖYLE KAL.” Sarmaşık ağacın gövdesine sarılıp büyürken, “ne yani ben şimdi ağaca göre mi şekil alacağım demiyor, çünkü onun “YA BENİ DEĞİŞTİRİLERSE” diye bir takıntısı yok. O varlığını zaten ortaya koyuyor.. Koşullarla uyum içinde varlığını, özünü sürdürmeyi başarıyor.
BAŞKASI İÇİN DEĞİŞMEKLE, UYUM SAĞLAMAK İNCE BİR ÇİZGİYLE BİRBİRİNDEN AYRILIYOR.
Evet panik yapmayın, siz değişmiyorsunuz, sadece seviyorsunuz.. Sevginin içinde barındırdığı ve duvarlarınızı yıkan, kalkanlarınızı etkisiz hale getiren o gücü hissediyorsunuz. Sevgi , egonuza; ”Hadi canım, sen fazla yaşadın bu bünyede, şimdi sıra bende” diyor. Ve siz panikle egonuzun gitmesine engel oluyorsunuz. Engel olmanızı da; KENDİNİ KORUMAK, ASLA ÖDÜN VERMEMEK maskesi altında yapıyorsunuz.. Tabii farkına varmadan..
Şimdi arkanıza yaslanın ve ilişkinizin tadını çıkarın.. DEĞİŞMİYORSUNUZ, SEVİYORSUNUZ SADECE :))
..............................................................................................