29 Şubat 2012 Çarşamba

KOZMİK UYUMLAMA VE DEĞİŞİM 2012 TAVSİYELERİ

. Uyku modellerinin degisimi : huzursuzluk, sicak ayaklar, gece iki veya üç kere uyanma. Uyandiktan sonra yorgun hissetme ve gün boyunca uykulu olma. Çogu kisi için gerçeklesen Üçlü Uyku Modeli : 2 –3 saat uyursunuz, uyanirsiniz, bir baska iki saat uyku için yatarsiniz, tekrar uyanirsiniz ve yine uyursunuz. Digerleri için uyku gereksinimi degisir. Daha az uykuya ihtiyaciniz olabilir. Bunun bir baska degiskeni, “kara – delik uykusu” dedigim uykudur –10 saat veya daha fazla uyursunuz.

Geçen sene taç çakramdan bedenime akan büyük enerji dalgalari deneyimledim. O iyi hissettirdi, ama beni uzun bir süre uyanik tuttu, sonra sakinlesti. Simdi, kara – delik uykusu deneyimliyorum.

TAVSIYE : Buna alisin. Bununla baris yapin ve yetersiz uyku uyudugunuza üzülmeyin. Ayrica, Yüksek Benliginizden bir ara vermesini ve sonra size iyi, derin bir gece uykusu vermesini isteyin. Eger yine de uyuyamiyorsaniz, uyanik zamanlarinizda meditasyon yapin, siir okuyun, günlük tutun veya aya bakin. Bedeniniz yeni modele ayarlaniyor. Ve – eger çok uyuyorsaniz, buna üzülmeyin. Bedeninizin uykuya ihtiyaci var.

2. Basin taçinda aktivite : Kafa derisinde ve/veya asagida omurgada karincalanma, kasinti, huzursuz hisler. Bir dusun basligindan enerji püskürüyormus gibi, basin tepesinde enerji titresimi hissi. Ayrica, “serpinti/çiseleme” olarak tarif edilen taça enerji akisi hissi. Bu ayrica basta basinç olarak deneyimlenebilir, sanki biri parmagi ile basinizin merkezine bastiriyormus gibi.

TAVSIYE : Bu alarma geçecek bir durum degil. Deneyimlediginiz sey taç çakranin açilmasidir. Duyumlar, ilahi enerjiyi almak için açildiginiz anlamina geliyor.

3. Ani duygu dalgalari : Aglama. Küçük bir tahrik ile aniden kizginlik veya üzüntü hissetme. Veya açiklanamayan sikintilar. Sonra çok mutlu olma. Çogu zaman kalp çakrasinda (gögüsün ortasi) tikanmis duygularin basinci veya hissi vardir. Kalp çakraniz açiliyor ! Bu kalp ile karistirilmamali, kalp, kalp çakrasinin sol tarafinda yerlesiktir.

TAVSIYE : Ortaya çikan duygularinizi kabul edin ve sonra birakin gitsinler. Direkt olarak kalp çakrasina gidin ve duyguyu hissedin. Onu disariya alanlariniza dogru genisletin ve göbekten üst gögüse kadar derin nefes alin. Sadece duyguyu hissedin ve birakin o kendi kendine buharlassin. Duygularinizi baskalarina yöneltmeyin. Geçmisinizi temizliyorsunuz. Eger bunu yapmak için yardim isterseniz, tüm bu eski sorunlari salivermeye niyet ettiginizi yüksek sesle söyleyin ve Yüksek Benliginizden size yardim etmesini isteyin. Bedeniniz bu duygulari saliverdigi için ve onlari size zarar verebilecek sekilde içeride tutmadigi için sükran duyun. Bir kaynak, depresyonun artik bize ve bizim frekanslarimiza uymayan insanlarla iliskilerin, isin vs. birakilmasi ile baglantili oldugunu öne sürüyor. Bu iliskileri birakmakta suçluluk hissettigimizde, depresyon bu aciyi iyilestirmek için bize yardimci oluyor.

4. Eski “sorunlar” yukarida tanimlandigi gibi ortaya çikiyor ve onlarla çalismaya gereksiniminiz olan insanlar yasaminiza giriyor. Tamamlama sorunlari. Veya belki kendine – deger verme, bolluk, yaraticilik, bagimliliklar vs. sorunlari ile çalismaya gereksiniminiz var. Bu sorunlardan geçerken, size yardim etmeye gereksinim duydugunuz kaynaklar veya insanlar ortaya çikmaya basliyor.

TAVSIYE : #3 ün aynisi. Ilave olarak, bu sorunlari çok fazla analiz etmeyin. Onlari çok fazla incelemek sizi basitçe onlara daha derin seviyelerde tekrar tekrar geri döndürür. Eger ihtiyaciniz varsa profesyonel yardim alin ve ondan geçip gidin. Ondan kaçinmaya çalismayin veya kendinizi ondan ayirmayin. Gelen ne olursa olsun kucaklayin ve sizin ilerlemenize yardim ettigi için ona tesekkür edin. Bu sorunlari saliverme firsatini verdigi için Yüksek Benliginize tesekkür edin. Hatirlayin, bu sorunlarin bedeninizde yapisik kalmasini istemezsiniz.

5. Kiloda degisiklik : Bazi insanlarda kilo artisi olabilir, digerleri ise kilo kaybedebilir.

Iyilestirilmek için baski altinda tuttugumuz bir çok korkular simdi yüzeye çiktigi için çogu zaman kilo aliriz. Bir savunma insa ederek reaksiyon veririz. Ayrica kendimizi topraklamak veya bedenlerimizde artan frekanslara hacim saglamaya tesebbüs ederiz.

TAVSIYE : Tiryaki olmayin, ama tam simdi bulundugunuz yerde onu bir belirti olarak kabul edin. Tüm korkulariniz bütünlestiginde kilo alirsiniz/verirsiniz. Bununla ilgili endiseyi saliverin. Sonra sonunda kilo almanin/vermenin kolay oldugunu göreceksiniz. Egzersiz yapin.

Yemekten önce sunu deneyin : Çekici bir sekilde düzenlenmis bir masaya oturun. Bir mum yakin. Yemeklerin görüntüsünden zevk alin. Kullandiginiz elinizi kalbinizin üzerine koyun ve yemegi kutsayin. Bedeninize, bu yemegi duygusal açliklarinizi tatmin etmek için degil, bedeninizi zengin sekilde beslemek için kullanacaginizi söyleyin. Sonra elinizi yemegin üzerinden soldan saga geçirin ve onu kutsayin. (Reiki verin). Yemegin, soguk olsa bile, elinize sicak hissettirdigini görebilirsiniz. Yemegi kutsadigim zaman, çok fazla yemedigimi kavradim. Yemekten önce onu kutsamayi unuttuysaniz, onu herhangi bir sekilde yine kutsayabilirsiniz. Yapabileceginiz baska bir sey yerken simdide kalmaktir – TV seyretmeyin veya okumayin. Önünüzdeki seyden kalpten zevk alin.
6. Yeme aliskanliklarinde degisim : Çilgin arzular ve tuhaf yemek seçimleri. Bazilari eskiden alisik olduklari gibi aç olmadiklarini görüyorlar. Veya daha da acikiyorlar.

TAVSIYE : Bedeniniz ihtiyaci olan seyi size söylediginde bunu ondan esirgemeyin. Eger emin degilseniz, bir gida seçmeden önce bedeninizin onu isteyip istemedigini görmek için kas –testi deneyin. Ayrica, #5 te tanimlandigi gibi yemegi kutsamayi deneyin.

7. Daha önce basiniza gelmeyen besin uyumsuzlugu, alerjiler : Daha spiritüel olmaya büyürken, etrafinizdaki her seye daha hassas olursunuz. Bedeniniz artik neye tolerans göstermeyecegini size söyleyecektir. Belki kendinizi toksinlerden arindiriyorsunuz. Bazi insanlar ağizlarinda beyaz bir kalinti görürler, bir yarisin sonunda kosucularda olana benzer sekilde.

TAVSIYE : Bir akupunkturcu agizdaki bu filmin, 2 yemek kasigi soguk – preslenmis zeytin yagini agzinizda 10 – 15 dakika tutarak giderilebilecegini bana söyledi. (yutmayin),sonra onu disariya bosaltin. Dislerinizi firçalayin ve aynisini yapin. Sonra firçanizi temizleyin.

8. Duyularin kuvvetlenmesi : Artan duyarlilik.

a. Görüs : Agriyan gözler, bulanik görüs, parildayan nesneler, parlayan parçaciklari, etraftaki insanlarin, bitkilerin, hayvanlarin ve nesnelerin auralarini görme. Bazilari daha önce opak (saydam olmayan) gördükleri nesneleri transparan olarak gördüklerini söylüyor. Gözlerinizi kapattiginiz zaman, artik karanlik görmüyorsunuz, kirmizilik görüyorsunuz. Ayrica, gözleriniz kapali oldugunda, geometrik sekiller veya parlak renkler ve resimler görebilirsiniz. Renkler daha canli görünür – çimenler sasirtici bir yesillikte görünebilir. Çogu zaman toprakta dolasan izgaralar görürüm. Siz daha hassas olurken, havada sekiller veya hatlar görebilirsiniz, özellikle oda hemen hemen karanlik iken. Gözleriniz açikken veya kapali iken, çevresel görüsünüzde beyaz veya altin sekiller görebilirsiniz (bunlar sizin rehberlerinizdir). Son zamanlarda uyaninca gözlerimi asiri derecede kuru hissediyorum ; onlari açmakta zorlaniyorum. Ayrica, agrili gözler deneyimledim.

TAVSIYE : Görüsünüz bir çok sekilde degisiyor – görmenin yeni yollarini deneyimliyorsunuz. Sabirli olun. Ne yaparsaniz yapin, korkmayin. Bulanik görme esneme ile giderilebilir. Kuruluk için bol bol su için.

b. Isitme : Isitmenin güçlenmesi veya zayiflamasi. Diger belirtiler basin içinde anlamsiz sesler, bip sesleri, tonlar (ses perdeleri), müzik veya elektronik modeller isitme. Bazilari su akisi, ari viziltisi, bagirmalar, gümbürtüler veya çinlamalar isitir. Digerleri audio dyslexia (ses isitememe) denen seye sahiptir – insanlarin söyledigi seyleri her zaman isitmezsiniz, sanki artik kendi dilinizi anlayamiyormus gibi. Bazilari rüyalarinda garip sesler isitirler, sanki biri yanlarinda duruyormus gibi. O varliklardan gitmelerini isteyebilirsiniz veya Basmelek Mikail’den durumu kontrol altina almasini isteyebilirsiniz. Yine, korkacak hiçbir sey yok.

TAVSIYE : Ona teslim olun. Birakin gelsin. Dinleyin. Kulaklariniz yeni frekanslara ayarlaniyor. Bu yaz, iki ruhun varligini hissettim, kafalari karismis veya kaybolmus iki ruh. Etrafimda havada duruyorlardi ve benim ismimi söylüyorlardi. Önce, korktum, sonra onlarin kim oldugunu kavradim (vefat etmis olan benim sevgili yakinlarim, ikisi de felçten öldü). Ister inanin ister inanmayin, her durumda da, tüm yapmam gereken onlara onlari sevdigimi söylemek ve durumlarini degistirmelerine ve gidecek güzel bir yer bulmaya yardim edecegimi söylemekti. Sonra onlari parlak isiga yönlendirdim, onlar isiga ulasana dek onlarla birlikte olacagima dair güvence verdim (onlar sonunda isigi gördügünde, oraya gitmek için daha fazla bekleyemediler !).

c. Güçlenmis koku, dokunma ve/veya tat duyulari : Simdi bazi gidalardaki kimyasal katkilari koklayabiliyorum ve tadini alabiliyorum, hos olmayan bir sekilde. Diger gidalar tamamen mükemmel tat verebilir. Bazi insanlar için, güçlenmeler hem zevkli hem de dikkat dagitici. Simdi, etrafta çiçek yokken çiçek kokulari duyabilirsiniz. Mistiklerin çogu bunu yapardi.

9. Deri döküntüleri : Isilikler, sisler/yumrular, akneler, kurdesen, sigiller ve zona. Kizginlik agiz ve çene etrafinda patlak verir. Eller ve ayaklarimda, geçmisimdeki bir olayin iyilesmesine eslik eden aylarca süren dermatit vardi. Sorunun çogu ile çalistigimda, durum iyilesti.

TAVSIYE : Toksin atiyor ve duygulari yüzeye getiriyor olabilirsiniz. Saliverilecek bir sorun oldugunda ve onu bastirmaya çalistiginizda, deriniz, siz duygulari isleyene kadar sorunu sizin için ifade edecektir. “Sorununuz” ile çalisin. Etkilenen bölgede sardunya, gül, limon veya bergamot yaglarini deneyin.

10. Sizi yataktan siçratacak ve eyleme geçirecek yogun enerji olaylari. Birisi bedeninin çilginca titrestigini söyledi. Bunu uyusukluk ve yorgunluk periyotlari takip etti. Yorgunluk genellikle büyük degisikliklerden sonra gelir. Bu bir entegrasyon zamanidir.

TAVSIYE : Enerjinin dogasi ile akin. Onunla mücadele etmeyin. Onu “yanlis” yolla hissedilecek hale getirmeyin. Kendinize karsi nazik olun. Yorgunsaniz uyuyun. Uyuyamayacak kadar enerji dolu iseniz romaninizi yazin. Bu tip enerjinin avantajini çikarin.
11. Dua ve meditasyonda degisiklikler : Önceki gibi ayni hisleri hissetmeme. Ruh ile temasta olmanin ayni deneyimine sahip olmama. Odaklanmada zorluk. Meditasyon yapmak için gözlerimi kapattigimda, beni hafifleten, daha az yogun ve enerji ile girdap gibi dönen garip, bos bir his algiladim.

TAVSIYE : Simdi, Ruh ile daha anlik ve degismez bir iletisim...de olabilirsiniz ve his bundan dolayi degismis olabilir. Bu yeni hisse uyumlanacaksiniz. Siz gerçekte simdi zamanin çogunu Ruh ile partnerlikte geçiriyorsunuz. Meditasyon periyotlarinizin daha kisa oldugunu göreceksiniz.

12. Gücün büyük dalgalari : Aniden basinizdan ayak tirnaklariniza kadar isinirsiniz. Bu anlik bir histir, ama rahatsiz edicidir. Bunun tersine, bazi insanlar açiklanamayan soguk hissetmistir. Ben her ikisini de deneyimledim. Çok yakin bir tarihte, benden akan enerji akimlari veya dalgalari deneyimledim. Bazen enerji o kadar yogun görünüyor ki, bedenime ilk geldiginde biraz midemin bulandigini hissettim. Ancak eger enerjinin ilahi oldugunu düsünürsem ve korkuyu birakirsam, mükemmel hissederim ve duygudan zevk alirim. Eger siz enerji ile çalisan biri iseniz, ellerinizden akan sicakligin çok fazla arttigini algilamis olabilirsiniz. Bu iyidir.

TAVSIYE : Eger rahatsiz oluyorsaniz, Yüksek Benliginizden eger sizin için iyi ise ve en yüksek hayriniza ise, sicakligi biraz artirmasini veya azaltmasini isteyin.

13. Bir seri fiziksel tezahürler : Ellerde ve/veya ayaklarda yogun enerji, kemiklerde agrilar, basagrilari, boyun agrilari, grip – benzeri belirtiler (bu titresimsel grip olarak adlandiriliyor), sindirim sorunlari, sirt agrilari, kas spazmlari veya kramplar, hizli kalp atisi, gögüs agrilari ve enfeksiyonlar, artan mukus, cinsel isteklerde degisim, kol va bacaklarda uyusukluk veya agri, ve istemeden yapilan beden hareketleri ve ses çikarmalar.

TAVSIYE : Eger gereksiniminiz varsa tıbbi yardim alin. Bunun tıbbi bir durum olmadigini belirlemisseniz, bunun geçici oldugunu bilerek gevseyin.

14. Daha genç görünme : Yuppie ! Duygusal sorunlari temizlerken ve sinirlayici inançlari ve geçmisten getirdiginiz agir bagaji saliverirken hafiflersiniz. Frekansiniz yükselir. Kendinizi ve hayati daha çok seversiniz. Gerçekten oldugunuz mükemmel size benzemeye baslarsiniz. Bazi arkadaslarim saçlarinin daha koyulasmaya basladigini bildirdi. Yüzümün an be an degistigini algiliyorum.

15. Canli rüyalar : Bazen rüyalar o kadar gerçek ki, kafaniz karismis olarak uyanirsiniz. Kontrol ettiginiz net/anlasilir rüyalar da görebilirsiniz. Çogu rüyalar mistik olabilir veya sizin için mesajlar tasiyabilir. Ve bazi rüyalarda, “rüya görmediginizi” bilirsiniz – bu her nasilsa gerçek olan bir sey.

TAVSIYE : Hatirlamanizin önemli oldugu seyi hatirlayacaksiniz. Hiçbir seyi zorlamayin. Her seyin üstünde, korkunun disinda kalin.
16. Yasaminizi tamamen degistiren olaylar ; ölüm, bosanma, is durumunda degisiklik, evinizi kaybetme, hastalik ve /veya diger facialar – bazen çogu ayni anda ! Sizin yavaslamaniza, basitlesmenize, degismenize, kim oldugunuzu ve yasaminizin sizin için ne anlama geldigini yeniden incelemenize neden olan güçler. Görmemezlikten gelemeyeceginiz güçler. Tutkunluklarinizi birakmaniza neden olan güçler. Her sey için sevgi ve sefkat hissinizi uyandiran güçler.

17. Sinirlayici modellerden, hayati tüketen islerden, tüketici yasam tarzlarindan ve toksik insanlardan ve durumlardan özgürlesme arzusu : “Kendinizi bulma ve yasam amacinizi bulma zorlayici ihtiyacini hissedersiniz—simdi! Gerçekte oldugunuz yaratici ve özgür kisi olmak istersiniz. Kendinizi sanata ve dogaya çekilmis bulabilirsiniz. Kendinizi artik size hizmet etmeyen seylerden ve insanlardan uzaklastirmak istersiniz.

TAVSIYE : Onu yapin ! Korkmayin. Ruhunuz bunu yapmaniz için sizi çagiriyor.

18. Duygusal ve zihinsel karisiklik : Yasam tarzinizi düzgünlestirmek için gereksinim hissedersiniz – o bir bela/karisiklik gibi hissettiriyor. Ama ayni zamanda kaotik hissedersiniz ve odaklanamazsiniz. #45 e bakin.

TAVSIYE : Kulaginizi kalbinize koyun ve kendi ayirt etmeniz bunu izler.

19. Kendi duygu ve düsüncelerini izleme, yalnizlik ve daha disa dönük aktivitelere ilginin kaybolmasi : Bu asama, daha önce kendilerini disa dönük olarak gören çogu kisilere bir sürpriz olarak gelir. Onlar “bunun neden oldugunu bilmiyorum, ama eskisi kadar disari çikmayi sevmiyorum” derler.

20. Yaraticilik patlamalari : Çok büyük oranda imgeler, fikirler, müzik ve diger yaratici ilhamlari alma.

TAVSIYE : En azindan bu ilhamlari kaydedin, çünkü Ruh amacinizi nasil gerçeklestireceginiz ve gezegenin iyilesmesine nasil katkida bulunacaginiz ile ilgili sizinle konusuyor. Yaraticiliga yasaminizda öncelik verin !

21. Zamanin hizlandigi algisi : Yasaminiza esi görülmemis hizda giren bir çok degisiklige sahipsiniz. Degisikliklerin sayisinin arttigi görülüyor. Bazen zaman çöküyor, gününüzde büyük zaman bosluklari varmis gibi hissediyorsunuz. Zaman – uzay algilamamiz degisiyor.

TAVSIYE : Gününüzü görüsmelere bölmeniz ve zaman parçalari hizlanma hissini artirir. Simdiki ana gevseyerek ve elinizde olana dikkatinizi vererek zamani yavaslatabilirsiniz, önünüzde olacaklari umarak degil. Yavaslayin ve kendinize bir sürü zamaniniz oldugunu söyleyin. Yüksek Benliginizden size yardim etmesini isteyin. Dikkatinizi simdide tutun. Bir etkinlikten bir sonrakine akmaya çalisin. İçsel rehberliginiz ile uyumlu kalin. Ayrica, sadece onun olmasini isteyerek zamani bükebilirsiniz. Acele ettiginizi hissettiginiz zaman, söyle deyin, “Zaman, lütfen bükül. ....yapmak için biraz daha zamana ihtiyacim var.” Sonra gevseyin.

22. Olmasi yakin olani hissetme :Bir seyin gerçeklesmek üzere oldugunu hissetme. Bu endise yaratabilir.

TAVSIYE : Üzülecek hiçbir sey yok. Her sey kesinlikle gerçeklesiyor, ama endise sadece sizin için daha çok problem yaratir. Pozitif veya negatif olsun tüm düsünceleriniz duadir. Korkacak hiçbir sey yoktur.

23. Sabirsizlik : Daha iyi bilirsiniz, ama bazen ona yardim edemezsiniz. Yolunuza çikar görünen seyle basa çikmak istersiniz. Belirsizlik rahatlatici degildir.

TAVSIYE : Belirsizlik ile yasamayi ögrenin, siz hazir olana dek hiçbir seyin size gelmeyecegini bilin. Sabirsizlik gerçekte güven eksikligidir, özellikle Yüksek Benliginize olan güven. Simdiye odaklandiginiz zaman, mucizeler deneyimlersiniz – evet, trafikte bile.

24. Anlam, amaç, spiritüel baglanti ve ifsa (açiga vurma) için derin istek : Belki yasaminizda ilk kez spiritüel olana ilgi. K.D. Lang’in söyledigi gibi , “Degismez arzu”. Materyal dünya bu arzuyu tatmin edemez.

TAVSIYE : Kalbinizi izleyin ve yol sizin için açilacaktir.

25. Her nasilsa farkli oldugunuz hissi : Yasaminizdaki her seyin yeni ve degisik oldugu kaygilandirici hissi, eski beni arkanizda biraktiniz. Sizsiniz. Siz imgeleyebileceginizden daha büyüksünüz.
26. Size spiritüel yolculugunuzda yardim etmek için mükemmel zamanlama ile “ögretmenler” her yerde ortaya çikar : insanlar, kitaplar, filmler, olaylar, Anne Doga vs. Kutupluluk tuzaginda düsündügünüz zaman ögretmenler negatif veya pozitif olarak ortaya çikabilir, ancak, daha yüksek bir perspektiften, onlar daima mükemmeldir. Sadece gereksiniminiz olan onlardan ögrenmek ve ilerlemek. Basa çikabilecegimizden fazlasi ile karsilasmayiz. Her meydan okuma ondan geçerken bize üstatligimizi göstermek için bir firsat sunar.

27. “Size en derin seviyelerden konusan” spiritüel bir iz bulursunuz. Aniden daha önce hiç düsünmediginiz bir perspektif kazanirsiniz. Daha fazla bilmek için açlik çekersiniz. Okursunuz, baskalari ile paylasirsiniz, sorular sorarsiniz ve kim oldugunuz ve neden burada oldugunuz ile ilgili daha fazla kesif yapmak için içinize çekilirsiniz.

28. Ögrenme ve kisisel sorunlar vasitasi ile hizli adimlarla ilerliyorsunuz : “Ona isteyerek sahip oldugunuzu” hissediyorsunuz.

TAVSIYE : Seylerin, iyilestirilmeye hazir olduklarinda size gelecegini hatirlamayi sürdürün. Daha önce degil. Gelen seyler ile cesaretle basa çikin ve bu sorunlardan hizla ilerleyeceksiniz.

29. Görünmeyen Varliklar : Bazi insanlar geceleri varliklar ile çevrelendiklerini hissettiklerini veya kendilerine dokunuldugunu hissettiklerini veya kendileri ile konusuldugunu hissettiklerini bildirdiler. Çogu zaman bir baslangiç ile uyaniyorlar. Bazilari bedenlerinin veya yatagin titrestigini hissediyor. Titresimler, duygusal temizlenme gerçeklestikten sonra enerjisel degisimlerden kaynaklanir.

TAVSIYE : Bu hassas bir konudur, ama uyumadan önce yataginizi ve onun etrafini kutsamaniz daha iyi hissettirebilir. Sadece en mükemmel spiritüel varliklar ile çevrelenmeyi garanti ederek dinlenirim ve her zaman Tanri’nin dikkatinde güvendeyim. Ancak, bazen, beni korku sarar ve Basmelek Mikail’i veya Basmelek Uriel’i çagiririm.

30. Iyi ya da kötü seylerin habercileri, vizyonlar, “illüzyonlar”, rakamlar ve semboller : bunlari görmenin sizin için spiritüel önemi vardir. Rakamlarin farkindaliginizda nasil eszamanli olarak ortaya çiktigina dikkat edin. Eger bakmak için zaman ayirirsaniz her seyin bir mesaji vardir. “Mesajlar alma” deneyiminden hoslaniyorum.

31. Artan bütünlük : Sizin için gerçeginizi arama ve konusma zamani oldugunu kavrarsiniz. Aniden daha gerçek, içten, orijinal olmak, daha kendiniz olmak sizin için önemli görünür. Geçmiste memnun etmeye çalistiginiz insanlara “hayir” demek zorunda kalabilirsiniz. Kim oldugunuzu desteklemeyen bir evlilikte, iste veya yerde durmayi çekilmez bulabilirsiniz. Ayrica, saklanacak hiçbir yer olmadigini, gizleyecek hiçbir sir olmadigini görebilirsiniz. Tüm iliskilerinizde dürüstlük önemli olur.

TAVSIYE : Kalbinizi dinleyin. Eger rehberliginiz size bir seyi yapmamanizi söylerse, eyleme geçin. Bunun gibi, sizi zorlayan seye “evet” demek zorundasiniz. Spiritüel bagimsizlik elde etmek istiyorsaniz suçluluk hissetmeden digerlerini hosnut etmeme riskini almalisiniz.

32. Mevsimlerle ve döngülerle uyum : Mevsimlerle, ayin devreleri ile ve dogal döngülerle daha uyumlu olursunuz. Dogal dünyadaki yerinizin daha çok farkindaligi. Dünya ile güçlü bir baglanti.

33. Elektriksel veya mekanik fonksiyon bozukluklari : Etrafta oldugunuzda lamba ampülü sönüp yanar/titresir, bilgisayar kilitlenir veya radyo karmakarisik olur.

TAVSIYE : Makinenin, cihazin etrafina koruyucu bir isik alani koymasi için meleklerinizi, rehberlerinizi çagirin. Arabanizi mavi isikla çevreleyin.

34. Artan eszamanliliklar ve bir çok küçük mucizeler : Bunlardan daha çogunu arayin.

TAVSIYE : Eszamanli olaylar size dogru yolda olup olmadiginizi veya dogru seçimler yapip yapmadiginizi söyler. Bu ipuçlarini onurlandirin, dogru yoldan çikmis olamazsiniz. Ruh sizinle iletisim kurmak için eszamanliligi kullanir. Bu, günlük mucizeleri deneyimlemeye basladiginizdadir.

35. Artan sezgisel yetenekler ve degisen bilinç durumlari : Birini düsünmek ve aninda ondan haber almak.Daha çok eszamanlilik. Geçmisten modeller veya olaylar ile ilgili ani içgörüler almak. Durugörürlük, beden – disi deneyimler ve diger psisik fenomenler. Yogunlasan hassaslik ve bilis. Kisinin kendi özünün ve digerlerininkinin farkinda olmasi. Meleklere ve Mesih – bilinçliligi enerjilerine kanal olmak.

36. Ruh ile iletisim : Melekler, ruhsal rehberler ve diger ilahi varliklar ile temas kurmak. Gittikçe daha çok insana bu firsatin verildigi görülüyor. Ilham hissetmek ve yazma, resim, fikirler, iletisimler, dans vs. seklinde bilgi indirmek.

37. Her Sey Ile Birlik Hissi : Bu Bütünlügün direkt deneyimi. Askin farkindalik. Tüm yasam için sevgi ve sefkat ile dolup tasma. Her sey için merhametli olma ve kosulsuz sevgi bizi bilinçliligin ve nesenin daha yüksek seviyelerine yükseltir.

38. Nese ve çok büyük mutluluk anlari : Derin sonsuz bir huzur hissi ve asla yalniz olmadiginizi bilme.

39. Entegrasyon : Duygusal, psikolojik, fiziksel ve spiritüel olarak güçlü ve berrak olursunuz. Yüksek Benliginiz ile uyum içinde oldugunuzu hissedersiniz.

40. Amacinizi yasama : Sonunda, dünyaya neden gelmis oldugunuzu bilirsiniz. Yeni ustaliklar ve armaganlar ortaya çikar, özellikle iyilestirici olanlar. Yasam/is deneyimleriniz simdi bir noktada birlesir ve anlam ifade etmeye baslar. Sonunda onlarin hepsini kullanirsiniz.

TAVSIYE : Kalbinizi dinleyin. Tutkunuz sizi gitmeniz gereken yere götürür. İçinize gidin ve Yüksek Benliginize sorun, “Benden ne yapmami bekliyorsun?”. Eszamanliliklari gözleyin

41. Hayvanlara, kayalara ve bitkilere daha yakin hissetme : Bazi insanlar için, hayvanlar simdi davranislarinda daha “insan” görünmektedir. Vahsi hayvanlardan daha az korkuluyor. Bitkiler sevginize ve dikkatinize öncekinden daha çok yanit veriyor. Bazilarinin sizin için mesaji bile olabilir. Kayalar ve taslar hissedebileceginiz enerji yayiyorlar. Bunlarin çogunun sifa verici ve temizleyici özellikleri var.

42. Diger boyutlardaki varliklari görme : Boyutlar arasindaki perde daha ince, bu sasirtici degil.

TAVSIYE : Bagimsizliginizda/hakimiyetinizde kalin. Imgeleyebileceginizden çok daha güçlüsünüz, korkuyu agirlamayin. Eger korkuya kayarsaniz rehberlerinizden yardim isteyin.

43. Kisinin gerçek formunu görmek ve sevdiklerinizi farkli bir yüzle görmek – geçmis yasam veya paralel yasam. Veya onunla karsilasmadan önce birini görme.

44. Düsüncelerin ve isteklerin daha hizli ve etkili tezahür etmesi.

TAVSIYE : Düsüncelerinizi denetleyin. Tüm düsünceleriniz duadir. Istediginiz seye dikkat edin.

45. Sol – beyinin sisli olmasi : Psisik yetenekleriniz, sezgisel bilisiniz, hisleriniz ve sefkatiniz, bedeninizi deneyimleme yetenegi, vizyon görmeniz, ifade ediciliginiz, hepsi sag beyinden çikar. Beynin bu yanini daha tam olarak gelistirmek için, sol beyin biraz isi durdurmak zorundadir. Düzen, organizasyon, yapi, lineer siralama, analiz, degerlendirme, kesinlik, odak, problem – çözme ve matematikler için normal olarak sol – yarimkürenin kapasitesi sag beynimize hükmeder. Sonuçlar hafiza kaybi, sözcükleri yanlis siraya yerlestirme, çok uzun seyleri okumada yetersizlik veya isteksizlik, odaklanma yetersizligi ; biraz önce söylediginiz seyi unutmak ; iletisimin lineer sekillerine sabirsizlik (isitsel veya yazili formatlar) ; bir bosluk hissi, dagilmak ; arastirmaya veya kompleks bilgiye ilgi kaybi ; sözcükler, konusma ve bilgi ile bombardimana tutulma hissi ve yazmaya isteksizlik. Bazen donuk, monoton hissedersiniz ve analize, entelektüel bir tartismaya veya arastirmaya ilginiz olmaz.

Diger taraftan, kendinizi heyecan verici seylere çekilmis bulabilirsiniz : videolar, resimli dergiler, güzel sanat eserleri, filmler, müzik, heykel, resim, insanlarla olma, dans, bahçecilik, yürüyüs ve ifadenin diger devimsel formlari. Spiritüel doygunluk, hatta bilim kurgu arayabilirsiniz.

TAVSIYE : Kalbinize ve beyninizin sag tarafina sizi yönlendirmeleri için izin verirseniz, sol beynin sizi uygun sekilde desteklemek için aktive oldugunu kesfedebilirsiniz. Ve bir gün iyi – dengelenmis ve her iki yari küreyi ustalikla kullaniyor olacagiz.

46. Basdönmesi : Bu, siz topraklanmadiginiz zaman meydana gelir. Belki henüz büyük bir duygusal sorunu temizlediniz ve bedeniniz “daha hafif” duruma ayarlaniyordur.

TAVSIYE : Protein yiyerek kendinizi topraklayin. Herhangi bir yiyecegi kendiniz için dogru veya yanlis yapmayin. Belli bir anda neye ihtiyaciniz oldugunu bilmek için rehberliginizi kullanin. Ayakkabilarinizi çikarin ve ayaklarinizla birkaç dakika çimenlere basin.

47. Düsme, kaza geçirme, kemik kirilmasi : Bedeniniz topraklanmamis veya belki yasaminiz dengede degil. Veya bedeniniz size yavaslamanizi söylüyor, yasaminizin belli yönlerini inceleyin veya belli sorunlari iyilestirin. Her zaman bir mesaj vardir. Ayak bilegimi kirdigimda (iki kere), anladim ki, ayak bilegim basa çikmayi reddettigim seyi kendi üzerine aliyor.

TAVSIYE : Ayakkabilarinizi çikarin ve çimlere basin ; daha iyisi altinizda bir örtü olmadan çimlerin üzerinde yatin. Altinizdaki dünyayi hissedin. Dogaya çikin. Yavaslayin ve dikkatinizi verin. Yaptiginiz seye dikkat edin. Hisleriniz yüzeye çiktiginda onlari hissedin. Simdide kalin. Kendinizi sallantida hissettiginizde kendinizi mavi isik ile çevreleyin.

48. Kalp çarpintilari : Hizli kalp atisi genellikle kalbin açilmasina eslik eder. O sadece kisa bir süre devam eder ve duygusal bir salivermeden sonra kalbin kendini yeniden – ayarladigi anlamina gelir.

TAVSIYE : Gerektigi zaman tıbbi bakim almanizi söyledigimi hatirlayin. Rahatsiz oldugunuz herhangi bir durum için doktorunuza danisin.

49. Hizli saç ve tirnak büyümesi : Bedende daha çok protein kullaniliyor. Bedenimize, saçimizin ne zaman büyüyecegini ve ne zaman büyümeyecegini söyleyemememiz çok kötü degil mi? (Belki yapabiliriz?)

50. Ruh esinizi veya ikiz alevinizi bulma arzusu : Öncekinden daha fazla, en arzu edilir göründügümüze uyan bir iliskiye sahip olabilme fikri.

TAVSIYE : Gerçek su ki, çekmek istedigimiz kisiye benzemeliyiz. Daha “mükemmel” bir esi çekebilmeden önce kendimizi ve tam simdi bulundugumuz yeri sevmek zorundayiz. Is evde baslar. Bunun nasil çalistigi ile ilgili düsüncem : Bu kisi için arzuyu kalbinizde tutun, ama tutkunluk, düskünlük olmadan. Bir gün size daha uygun olan biri ile karsilasacaginizi umun, ancak bunun kim olacagi ve ne zaman olacagi beklentilerini birakin. Kendi yasaminizi temizlemeye ve olmak istediginiz kisi olmaya odaklanin. Simdi mutlu olun. Yasaminizdan zevk alin. O zaman görebilirsiniz....

51. Anilarin yüzeye çikmasi : Bedenin anilari, bastirilmis anilar, geçmis yasamlarin ve/veya paralel yasamlarin imgeleri. Biz iyilesiyoruz ve “benlerimizi” bütünlestiriyoruz, bu nedenle bu deneyimlerin bazilarina sahip olmayi bekleyin.

TAVSIYE : Sadece zihninize geleni yeniden çagirmanin en iyisi oldugunu hatirlayin, kalanini birakin, her seyi ölümüne analiz etmeyin ve hisleriniz yüzeye çikarken onlari hissedin. Rehberlerinizden yardim isteyin.

52. Diger çakra açilmalari :

a. Üçüncü – göz veya alin çakrasi : Alindaki kaslar veya sinirler segirir, sanki üçüncü göz açilmaya çalisiyor gibi. Karincalanma hisleri. Üçüncü gözden, bir isin gibi enerji firlamasini hissetme.

b. Timüs çakrasi : Timüsümde keskin bir agri vardi. Bu agri kalbin açilmasi ve bedene giren yeni enerjilerin islenmesi ile ilgiliydi. Bu noktaya parmagimla hafifçe vurmak çogu zaman yardimci oluyor.

c. El çakralari : Avuçlarin merkezinde artan titresim, sicaklik, enerji dalgalari .

19 Şubat 2012 Pazar

Oldurmanın Püf Noktaları

Oldurma, en basit tabiriyle bir şeyi oluşturma, yaratmadır. Buradaki yaratım yoktan var etme değil, olanı dönüştürmedir. Yani bir tür ruhsal enerji çevrimidir. Ruhumuzdaki potansiyel yaratım enerjisini evrene yansıtarak, evrende değişiklikler yaratmanın sanatıdır.
Hepimiz bunu The Secret’tan artık biliyoruz veya en azından duyuyoruz. Ama ben burada aslında arkadaki dinamikleri ve püf noktaları vermek istiyorum. Çünkü bahsettiğimiz kitap ve bununlala beraber çıkan nice kitaplar, birçoğunu incelemesem de, yeterli püf noktaları vermiyor. Birçoğu rant kazanmaya odaklı olduğu için boş bilgilerle dolu. Halbuki yaratım sanatı, maji ismi altında en eski ezoterik ve okült konulardan biridir. Eğer bu bilgeliği ve sanatı öğreneceksek bunun için new age akımlarından çok, daha eski mistik kültürlerin öğretilerine bakmalıyız. Eğer yeterli bir incelememiz yoksa bu süreç bizim için tehlikeli bile olabilir.“İnan, olsun” kalıbı doğrudur ama eksiktir. İnanıp Ol’durmanın da bir prensipleri, bir mekaniği, ilmi boyutu hatta mühendislik işleyişi vardır. Ol’durmanın gücü, Yaratıcı’nın yarattığı düzenin bir işleyişini kapsar.

Yasalar
Bir şeyleri yaratma yani ol’durmanın arkasında bazı yasalar vardır. Bu yasaları harekete geçiren kilit yasa irade yasasıdır. İrade yasasının tezahürü istemektir ve istemek ile konsantrasyon, bu yasaları aktif hale getiren anahtarlardır. Kısaca şu yasalar ol’durmada işler:

İrade Yasası: Her şey irademiz dâhilinde gerçekleşir ve bizi insan kılan iradedir. İrade, isteği yaratır istek de oldurmanın ana maddesidir. Bu yüzden evreni harekete geçiren irademizdir. İrademiz ne kadar güçlüyse, evrensel değişimleri yaratmak o kadar kolaydır. Bir şeyleri yaratırken başkalarının iradelerine karışmamak oldukça önemlidir, yoksa irade yasasına ters davranmış oluruz ki, bu evrensel düzeyde hoş bir etki yaratmaz.

Çalışma ve teksir yasası: İsteklerimizin olması için yeterli bir enerji eşik değerini geçmeliyiz, bunun için de istekleri oluşturma konusunda ısrarcı olmalıyız ve enerjiyi yoğunlaştırmalıyız.

Külli çekim yasası: İki şeyin birbirini çekmesi veya itmesi olayıdır, yaydığımız düşünceler benzer enerjileri çeker. Benzeşimle birlikte çalışır.
Benzeşim (Sempati) yasası: Ruhsal Dünya da benzerler benzerleri yaratır.

Tedriç yasası: Her şeyin bir aşamalı gelişimi vardır. Haliyle isteklerimiz de evrende belli aşamalarda gerçekleşir, bu yüzden isteklerin gerçekleşmesi için belli bir zaman diliminden bahsedebiliriz.

Tüme- varım (Bumerang) yasası: Her enerji çıktığı kaynağa geri döner. Bu dönüş katlı (üç katı, yedi katı vs.) olarak olabilir.
Parça Bütüne aittir yasası: Parçaya yapılan etki bütünü, bütüne yapılan etki parçayı etkiler.
Buradaki yasaların işleyişi, alttaki aşamaları da tetikler. Bu yüzden önce bu dinamikleri bilmek, püf noktaların işleyişini çözmemize yardımcı olur. (Yasalarla ilgili daha fazla bilgi için bakınız: Varoluşu Sürekli Kılan Kozmik-Evrensel Yasalar ve bakınız: Varoluşu Sürekli Kılan Evrensel Yasalar II).

İstek- Israrcı olma
Bir dileğimizi ne kadar çok ister ve ne kadar çok ona odaklanırsak, evrene yaydığımız enerji de bir o kadar güçlü olacaktır. Bunu telefon sinyaline benzetebiliriz. Eğer telefondaki sinyal düşükse, bir başka kişiyle kesik kesik konuşuruz ve kendimizi zar zor ifade ederiz, buna nazaran sinyal yüksekse sesimiz daha net çıkar. İşte bir şeyi çok istemek ve istekte ısrarcı olmak ilk koşuldur. İstemenin şiddeti, evrene ulaşım sinyalini yükseltir. Bu yüzden en hızlı gerçekleşen şeyler, o sırada en çok ihtiyacımız olanlardır. Bunu hepimiz deneyimleriz. Bir anlığına parasız kalırız, ihtiyacımız vardır, öyle bir gönülden geçiririz ki, mucizevî bir şekilde elimize para geçer. İhtiyacın fazla olması da, o şeyi derinden istememize neden olur. Bu da daha kolay evrene isteği taşır.

Hazırlanış – Düzen
Tedriç ve çalışma-teksir yasasından bahsettik. Anlık düşünceler ve yayılan anlık enerjiler, evrensel dengeden dolayı hemen dağılır. (Buna mühendislikte entropi yasası denir, her şey düzensizliğe doğru gider.) Bu yüzden bir şeyi sadece istemek, o şeyin olması için yeterli değildir. Enerji belli bir süre sonra dağılmaya meyillidir. Lakin her gün düzenli olarak isteğimize konsantre olursak, enerji yoğunlaşacağı için dağılmadan aynı bir enerji topu gibi evrene yollayabiliriz. Bunun için aynı saatte ve periyodik olarak yapmak oldukça önemlidir. Kendimize bir gün veya süreç belirleyelim -mesela 7 gün gibi- ve aynı saatte düzenli olarak çalışmayı yapalım.
İkinci olarak bir dileğin gerçekleşmesi için ne kadar uzun bir ön hazırlık aşaması yaparsak, bir şeyleri gerçekleştirmek o kadar kolaylaşır. Çünkü ön hazırlığa başladığımız anda enerji zaten odaklanmaya başlar, odaklanmış enerjiye isteği yükleyerek göndermek çok daha kolaydır. Ön hazırlıklara örnek vermek gerekirse, bir mum veya tütsü yakabilir, bunun yanı sıra ortamı fiziksel olarak arındırıp temizleyerek, toplayarak, ortamdaki ruhsal enerjiyi de düzenleyebilir, çalışma öncesi banyo yapabiliriz. (abdest almak, enerjiyle arınmak vs.) Bu ön hazırlıklar aynı zamanda çalışmanın ne kadar önemli olduğu mesajını bilinçaltına gönderir ve bizi buna inandırır. Özellikle dileğimizi gerçekleştirmek istediğimiz alanı temizlemek, enerjiyi daha net aktarmamıza yardımcı olur. Çünkü dağınık odalardaki enerjiler de dağınıktır, bu da enerjiyi yoğunlaştırmayı zorlaştırır. Feng shui, bu noktada devreye girer.

İmajinasyon (imgeleme)
Kızılderili bilgeler, “Bir kişiyi ne kadar net imajine ederseniz, o kişiye o kadar kolay şifalandırırsınız.” derler. Aynı şekilde bir şeyi ne kadar net imajine edersek, o şeyi gerçeğe dönüştürmemiz o kadar kolay ve güçlü olur. Bu çok kilit bir noktadır. Haliyle, mesela gerçekleştirmek istediğimiz şeyi bir kâğıda yazdıysak, kâğıdı avucumuzda tutarken, duygularını dahi hissederek dileğin gerçekleştiğini güçlü bir şekilde imajine etmeliyiz. Sonra bu imajinasyonun enerjisini kâğıda aktarmalıyız. Bundan sonra o dilek kâğıdını yakmak, yüklediğimiz enerjiyi serbest bırakmamızı sağlar.

Enerjiyi yükseltmek
İsteğimizi oldurmak için konsantre olurken bir taraftan da enerjimizi yükseltmemiz gerekir. Bunun kullanılan en eski metodu mantra veya zikir kullanmaktır. Önce yavaşça başlanılan mantrayı, git gide daha hızlı söylemeye başlarız. Hızlandıkça enerji yükselir ve enerji tavan yapana yani en yüksek hıza çıkana kadar mantrayı tekrar etmeye devam ederiz. Burada kullanılan mantranın illa Sanskritçe veya Arapça olması gerekmemektedir. Mesela ev istiyorsak “Evim Var”, para istiyorsak “Para bana geliyor” gibi kalıplar da yeterlidir. Eski şamanlar bu enerji yükseltmeyi, dans ile yaparlardı. Dans ederler ve dansı hızlandırırlar, sonra bağırarak, yükselttikleri enerjiyi evrene serbest bırakırlardı
Bir diğer enerji yükseltme yöntemi mantra kullanmadan imajinasyonla ışığı auramıza çekmektir. İlahi ışığı taç çakradan alarak tüm auramıza yayar ve ilahi Olanla bağlantıda olduğumuzu hissederiz. Böylece enerjimiz çalışma için yükselmiş olur.
Başka bir yöntem de çember oluşturmaktır. Bunun için çevremizde hayali çember yaratırız (mavi-beyaz renkte). Daha sonra ellerimizi havaya kaldırır ve “Bu alemle ruhsal alem arasındaki sınırı kaldırıyorum, çemberdeki tüm isteklerim evrende gerçekleşir” diyerek yavaşça elleri indirirken bir sis perdesini araladığımızı imgeleriz. Böylece yarattığımız sınırlı enerji alanında evrenle bağlantı sağlayacak güçlü bir ilahi mabet yaratmış oluruz. Bu yöntemi yapacaksak, çemberi hep aynı yerde açmanın faydası vardır.

Kelam
Yaratıcı “Ol” demiş ve Evren yaratılma sürecine girmiştir. Özellikle “OL” dendiğinin vurgulanması yani bu emrin ses enerjisi olarak verildiği ifadesi tesadüf değildir. Burada pek tabi ki gizli bir bilgi vardır. Fizik öğretmenim Nuray Hoca, her zaman “Sözler, evrene vurulan mühürlerdir” derdi bana. Gerçekten de bir şeyi sesli olarak kelimelere dökmek yani süptil düşünceleri, daha fiziksel enerji olan ses enerjisine dönüştürmek, bir şeyleri ol’durmayı kolaylaştırmaktadır. O yüzden bir şeyleri dilerken bunları sesli dilemek, enerjinin gerçekleşmesini kolaylaştıracaktır. Aynı şekilde olumsuz şeylerin de sesli söylendiğinde daha çabuk başımıza geldiğini fark etmişizdir. Bu yüzden ne söylediğimize çok dikkat etmeliyiz.

Enerjiyi Serbest bırakmak
En kritik nokta burasıdır. Birçok insanın isteklerinin gerçekleşmemesinin tek sebebi enerjiyi serbest bırakmayı atlamalarıdır. Israrcı olduktan, dileği dileyip, enerjiyi yükselttikten sonra, bir anlığa isteğimize dair hiçbir şeyi umursamamak, bir hiçlik duygu durumuna geçmek durumundayızdır. Böylece yaydığımız ve odakladığımız enerjiyi serbest bırakırız. Eğer gerçekleşmesini istediğimiz dileğe çok fazla odaklanırsak, enerji akışını tıkarız ve dileğimiz evrene ulaşmaz. İsteğimize odaklanmalı ama buna bağlı ve bağımlı olmamalıyız, böylece enerjinin ve dileğin akmasına izin verebiliriz. Bu aynı su hortumunun üzerine basmak gibidir ve bu da suyun akışını engeller. İstedikten, odakladıktan sonra tam bir güvenle gerisini evrene bırakmalıyız ve daha fazla (ta ki ertesi gün çalışmayı tekrarlayana kadar) o isteğe odaklanmamalıyız.
Eğer mantra kullanıyorsak, bunu bir bitiriş cümlesiyle yaparız. “Öyle Olsun!” “Dileğim Gerçekleşti” gibi bir niyetle bağırarak son noktayı koyar ve enerjiyi bırakırız. Bu üzerimizde ki yoğun enerjiyi atmak gibidir. Eğer kâğıda enerji yüklediysek, enerjiyi serbest bırakmak için dilek kâğıdını yakmalıyız.

Saf niyet-şüphesizlik- Sessizlik
Dileği dilerken ve diledikten sonra olabildiğince saf bir niyete sahip olmalı ve şüphe gibi kötü titreşimli enerjilerden uzak durmalıyız. Onun gerçekleşeceğine dair tam bir güvene sahip olmalıyız. “Gerçekleşecek mi acaba?”, “Ne zaman gerçekleşir?”, “Olursa hayırlı olmaz mı?” Gibi soru işaretleri ve gerçekleşeceğine dair şüpheler, yaydığımız enerjiyi kesintiye uğratır ve evrene zıt bir enerji gönderir. Bu şüpheler evren için,“Evet ben bunu istedim ama bir tarafım istemiyor” demektir. Bu da gerçekleşmesini engeller ve enerjilere set koyar. Bu yüzden hiçbir şüphe olmaksızın, saf niyetle istemeliyiz.
Eski gelenekler, bir diğer önemli noktanın, dileğimiz gerçekleşene kadar sessiz kalmak olduğunu söylerler. Dilediğiniz bir şeyi ve çalışmayı insanlara söylemek, enerjinin akışını kirletir. Bu yüzden sessizlikle, dileğinizi kutsayın ve gerçekleşene kadar bu konuyla ilgili enerjiyi kirletecek yorumlar yapmaktan sakının. Başkalarına söylemeniz ve başkalarının konuyla ilgili yorumları da enerjileri kirletecektir.

Bütünün Hayrı
Her daim çalışmayı yaparken “bütünün hayrına” demeyi unutmayın. Bir şeyleri ol’dururken bir denge süreci vardır. Hayırlı olanı ol’dumak için “bütünün hayrına” diye niyetlenin ve sonra evrene tam olarak güvenin sahip olun. Bütünün hayrına derken içinizde şüphe veya korku olmasın, bunun yerine tam bir teslimiyet duygusu sizi sarsın. Zaten bütünün hayrına diyerek, hayırlı olmayacak enerjileri engellemiş oluruz. Öte taraftan dileğimiz gerçekleşmezse, bunda bir hayır olduğunu bilmeli ve önümüze bakmalıyız.
Eğer bu püf noktaları, isteklerinizi gerçekleştirme konusunda takip ederseniz, dileklerinizin daha kolay gerçekleştiğine şahit olabilirsiniz. Bunları her tür dilek çalışmanızda (The Secret, Reiki, Dilek kâğıtları vs.) kullanabilirsiniz. İçinde olduğumuz dönem zaten Spiritüel anlamda dileklerimizin daha hızlı gerçekleştiği bir dönemdir. Haliyle bunlar bizim süreci daha iyi kontrol etmemizi sağlar. Bir sonraki sayıda, bu püf noktaları kullanarak yapılacak bazı dilek çalışmalarını vereceğim. Tüm dileklerinizin, bütünün hayrına, gerçekleşmesi dileğimle…

Efe Elmaz ...İndigo Dergisi

17 Şubat 2012 Cuma

ENERJİ KANCALARI

KADIN VE ERKEK ARASINDA CİNSEL İLİŞKİ YOLUYLA ATILAN VE KESİLMEDİĞİ SÜRECE BİZLERİ BİR ÖMÜR BOYU ETKİLEYEN ENERJİ KANCALARI.

by Mehmet Şen on Thursday, 9 December 2010 at 14:53 ·
İnsanlarla ilişki kurmaya başladığımız anda birbirimizle eneri bağları oluştururuz. Bu görünmez bağlara, ben kanca adını veriyorum. Ve kancalar yoluyla birbirimizden beslenmeye başlarız.

Bizler sadece fiziksel bedenlerimizden ibaret değiliz. Vücudumuzun etrafında bir de enerji alanı vardır. Burası tıpkı ikinci bir beden gibi, etrafımızı sarar ve bize yaşam sevinci verir. Enerji alanını, fiziksel bedenimizi saran bir balona da benzetebiliriz. Bu alanda bulunan enerji, kişiye özgüdür. Herkesinki farklıdır, çünkü kişinin duygu ve düşünceleri, korkuları, endişeleri önyargıları, ya da yaşam şekli ile biçimlenmeye başlar.

İki insanın ilişki kurmaya başlamasından itibaren enerji alanları arasında gözle görünmeyen bir bağ oluşur. Örneğin, bir aşk ilişkisi yaşamaya başlayan kadın ve erkek arasındaki enerji balonları, görünmeyen kancalarla birbirine bağlanır. İşte o dakikadan itibaren, artık iki kişinin duyguları, düşünceleri, korkuları birbirine akmaya başlar.


Kancalar, en kolay seks ilişkisinde oluşur.

İki kişi bedenlerini birbirine açtığı andan itibaren, duygusal yapıları birbirlerine akmaya başlar. Çünkü o enerji alanları, korkular, endişeler, hatta yaşam dersleri ve bilinçaltı kalıplarının verdiği huzursuzluklardan oluşmaktadır. Aynı şekilde, olumlu duygular, sevinç ve yaşam enerjisi de birbirine karışmaya başlar. Çok uzun birliktelik yaşayan çiftlerin, zaman içinde birbirlerine benzerlik göstermeye başlamaları dikkatinizi çekmiştir. İşte sırf bu yüzden, vücudumuzu kime açtığımız konusunda çok dikkatlı olmalıyız.

İki kişi birbiriyle ilişkiye girdiği andan itibaren, enerji alışverişi başlar. Birbirlerine akıttıkları sevgi de bu kancalar yoluyla iletilir. Birbirine sevgi ve olumlu duygular hissettiren kişiler, karşısındakinin enerji alanını besler ve zenginleştirir. Ona ne kadar değerli olduğunu hissettirir. Böylece kök korkularımızdan biri olan başkaları tarafından onaylanma ihtiyacımız, değersizlik duygumuz yok olur ve dengeli bir insan haline geliriz.

Ama ne yazık ki, insanlar bu dengeyi başkalarından aldıkları enerjiyle değil, kendi başlarına kurabilmek zorundadırlar. Bir çok insan hayal edin. Herkesin birbiriyle ilişkisi olduğu için, arada pek çok kanca oluşacaktir. Bu insanlar birbirlerinden beslenmeye devam ederler. Buna yatay beslenme adı veriyoruz. Bu tarz beslenme, bizi başkalarına bağımlı kılar. Sevgilimize, kocamıza, çocuklarımıza, anne ve babalarımıza, bazı arkadaşlarımıza kendimizi bağımlı hissederiz. Artık onların sürekli bizi desteklemesini bekleriz. Bunu yapmadıkları zaman öfkeleniriz. Kırılırız. Hatta kimi zaman onların bizi beslemeye devam etmelerini sağlayabilmek için farkında olmadan duygusal oyunlar oynariz. Özellikle kontrolcü yapıya sahip kişiliklerde, bu tarz oyunlar daha belirgin olur.

Sevgilime bağımlı oldum.

Örneğin, bir kadın ve erkek birbirlerine aşık olurlar. Aşkın ilk günlerinde erkek kadını sık sık arar. Kadın bundan beslenmeye başlar. Erkeğin iltifatları, ilişkiyi rayına oturtana kadar onu el üstünde tutması, kadındaki değersizlik duygusunu azalttığı için oluşan kanca görevini yapmaya başlar. Artık kadın bu yoğun ilgiden beslenmeye başlamıştır ve eğer hayatında değer duygusunu artırabilecek başka alanlar yoksa, bir tür bağımlılık geliştirir. Bu tıpkı uyuşturucu almaya başlamak gibi birşeydir.

Daha sonra erkek ilgisini yavaşlatmaya başlar. Bu hem erkeklerin hem de ilişkinin doğasında vardır. Erkek ilgisini normal boyutlara indirirken, kadın sebepsizce acı çekmeye başlar. Sürekli ilişkinin nereye gittiğini düşünür. Endişelenir. Üzülür.

Olumsuz duygu ve düşünceler başladığı andan itibaren, artık kanca ters yönde işlemeye başlamış, erkek kadının enerjisinden beslenir olmuştur. Kadının enerji alanı yavaş yavaş küçülürken, erkeğinki büyümeye başlar.

Aslında bundan kötü bir taraf yoktur. Hem kadın hem de erkek, bunu bilinçsizce yaparlar. Birbirini besleyebilmek çok güzel bir duygudur. Ama, çoklukla insanlar arasında bunun tersi de yaşanır. Birbirinin yaşam enerjisini çalan insanlar vardır. Üstelik enerji çaldıklarının farkında değillerdir, ama sonuçta kendilerini iyi hissedeceklerini bilirler. Karşısındakinin ruhsal ve duygusal durumunun ne olacağına aldırış etmezler.

Enerji vampirlerinin pek çok yöntemleri vardır.

Bunların en bilineni, karşısındaki kişiyi suçlu hissettirmektir. Bunun için bir insan diğerine bağırabilir, aşağılayabilir, alay edebilir, ya da kendisini acındırabilir. Sonuçta karşısındaki kişi kendisini suçlu hissederse yaşam enerjisi çalınacak, kendisini güçsüz ve yeteneksiz hissedecektir.

Bir başka yöntem, karşımızdaki insana sessiz ve mesafeli durmak, duygularımızı saklamaktır. Mesafeli durduğumuz zaman, karşımızdaki insan bizim ne hissettiğimizi ve düşündüğümüzü bilemez ve endişeye kapılır. Endişe ve huzursuzluk, yaşam enerjimizin karşımızdaki kişiye geçmesini sağlar.

Karşımızdaki insana aşırı sevgi vermek ve bunun karşılığını beklemek de bir çeşit enerji vampirliğidir. Kontrolcu kişiliklerin baş vurduğu bu yöntem, anne çocuk ilişkilerinde ya da karı koca ilişkilerinde sıklıkla yaşanır.

Sonuçta, karşımızdaki kişiye olumsuz duygular yaşatıyorsak, onun yaşam enerjisini çalıyoruz demektir. Peki, yaşam enerjimiz çalındığı zaman ne olur?

Genelde, yaşam enerjimiz küçüldüğünde, yaşamdan zevk alamayız. Günlük işlerimizi yapamaz hale geliriz, çünkü en ufak bir iş bile bize külfet gibi görünür. Sürekli bir can sıkıntısı duyarız. Yüreğimizde, sebebini bilmediğimiz bir ağırlık oluşur. Toleransımız azalır. Bir gün önce başkalarına dağıtacak sevgimiz varken, bir anda kendimizi dibe vurmuş gibi, sanki derin bir kuyuya inmiş gibi hissederiz. Artık başkalarına sevgi vermek yerine, onlardan beslenmeye çalışırız.

Bütün bu yaşanan olumsuzluklara rağmen, kancalar sağlıklıdır ve insanların birbirine sevgi akıtabilmeleri için oluşurlar. Bu konuda neler yapılabileceğini, AŞK başlığı altındaki yazımda bulabilirsiniz.

Dikey Beslenmek

İnsanların başkalarına bağımlılık geliştirmemeleri, ve başkalarından enerji çalacak yöntemlere başvurmamaları için, dikey beslenmeyi öğrenmeleri gereklidir.

Her insanın ruhu, çeşitli zenginliklerle doludur. Bu zenginlikleri, yaratıcılık alanlarımızı keşfederek bulabiliriz. Örneğin, bir ressam, resim yaparken kendisinden beslenir. Çünkü o sırada ruhundaki zenginlikleri ifade etme fırsatını bulmuştur. New York'ta yaşarken bir kanser hastamın takı yapmaktan hoşlandığını keşfetmiş ve kendisine her gün en az 1 saat bu işle uğraşmasını tavsiye etmiştim. Kendisine çok iyi gelmiş, adeta duygusal ve ruhsal bir terapi gibi iş görmüştü.

İnsanların kendilerini hiç korkusuzca, olduğu gibi ifade edebilmeleri, en büyük güç kaynağıdir. Bu, herkese tarif edilemez bir mutluluk ve doyum verir. Hayatımızda hobilerin yer alması, iste bu yüzden önemlidir. Dikey beslendiğimiz sürece, ne başkalarına bağımlı yaşarız ne de yaşam enerjimizi çaldırırız.

En önemlisi de, hayatta verdiğimiz önemli kararlar hatalı olmaz. Doğru karar verebilmek için bağımsız ve mutlu olmalıyız. Özgür bir zihne ve duygusal yapıya sahip olmalıyız. Hiçbir şeyden korkumuz olmamali. Başkalarını kaybetme korkusu, bağımlılıklarımızın ardındaki kök korkudur. Bilinçaltımızın derinliklerinde kaybetme korkusu olduğu müddetçe sağlıklı kararlar alıp uygulayabilmemiz hemen hemen imkansız gibidir.

Gelin özgürlüğümüzü ele alalımİlişkilerimizde kuvvetli taraf biz olalım

Kendine....

Kendinize, başkalarının size davranmalarını istediğiniz gibi davranmadığınız sürece, olayların gidişatını değiştirmeniz mümkün değil. Davranışlarınız, etkili düşüncelerinizdir, bu yüzden, kendinize sevgi ve saygı göstermezseniz, yeterince önemli, değerli ve iyi şeyleri hak eden bir insan olmadığınız sinyalini yayarsınız. Bu sinyal yayılmaya devam ettikçe de, insanların size iyi davranmayacağı birçok durumla karşılaşacaksınız. Bu insanların davranışları sadece sonuçtur; sebep ise, düşüncelerinizdir. Kendinize sevgi ve saygıyla yaklaşmaya başlamalı, bu sinyali vermeli ve bu frekansa geçmelisiniz.

Rhonda Bryne

16 Şubat 2012 Perşembe

Niçin Burdayız?

Bir zamanlar... Zaman yokken bir Küçük Ruh Tanrı’ya “ne olduğumu biliyorum!” dedi. Tanrı, “Bu müthiş. Neymişsin sen?” dedi. Küçük Ruh “Ben ilahi ışığım.” diye bağırdı.

Tanrı gülümsedi. “Bu doğru! Sen özünde ilahi ışıksın.” dedi.

Küçük Ruh evrende bulunan bütün ruhların anlamaları gereken şeyi anladığı için çok mutluydu. Küçük Ruh “Vay be, bu muhteşem.” dedi

Tez zamanda, ışık olduğunu bilmenin yeterli olmadığını düşündü. Küçük Ruh içinde bir şeylerin kıpırdadığını hissetti. Artık olduğu şey olmak, Işık olmak istiyordu. Böylece Küçük Ruh Tanrı’nın yanına döndü (Bu özlerine dönmek isteyen tüm Ruhlar için iyi bir fikirdir). “Merhaba, Tanrım. Özümde ilahi ışık olduğumu bildiğime göre artık Işık olmamda bir sakınca yoktur, öyle değil mi?” dedi.

Ve Tanrı, “Zaten olduğun şeyi mi olmak istiyorsun? dedi.

“Şey... Ne olduğunu bilmek başka şey, olduğun şey olmaksa bütünüyle bambaşka birşeydir. Işık olmanın nasıl bir his olduğunu hissetmek istiyorum” diye yanıtladı Küçük Ruh.

“Ama sen zaten ışıksın.” diye, gülümseyerek, sözlerini tekrarladı Tanrı.

“Evet, ama nasıl bir duygu olduğunu görmek istiyorum!” diye haykırdı Küçük Ruh. “Peki, sanırım bunu tahmin etmeliydim. Sen hep maceracı bir Ruhtun” dedi Tanrı ince bir gülümsemeyle. Sonra Tanrı’nın ifadesi değişti. “Ama bir sorun var.” dedi. “Nedir?” diye sordu Küçük Ruh.

“Şey... Işıktan başka hiçbirşey yok. Anlıyorsun ya ... Işıktan başka hiçbirşey yaratmadım. Ve Işıktan başka hiçbirşey olmadığı için kendini Işık olarak hissetmen, tecrübe etmen pek kolay olmayacak.”

“Anlayamadım.” dedi Küçük Ruh kafası biraz karışmış olarak.

“Şu şekilde düşün. Sen Güneşteki bir mum ışığı gibisin ve Güneştesin, tamam mı? Güneşi oluşturan katrilyonlarca mumla birliktesin. Ve Güneş sensiz Güneş olmayacak. Mumlarından birisi eksik bir Güneş olacak. Böyle bir Güneş asla tam bir Güneş sayılmaz. Çünkü eskisi kadar parlak olamaz. Ve sorun şu: Katrilyonlarca Işığın arasında nasıl olacak da kendini Işık olarak fark edip ayırt edeceksin?

“Şey... Tanrı sensin. Bunu sen bilirsin.” dedi Küçük Ruh sevinçle.

Tanrı bir kez daha gülümsedi. “Ben zaten biliyorum. Sen kendini Işığın içinde Işık olarak göremediğin için seni karanlıkla kuşatacağız.

“Karanlık nedir?” diye sordu Küçük Ruh.

Tanrı yanıtladı, “Senin olmadığın şeydir.”

“Karanlıktan korkacak mıyım?” diye haykırdı Küçük Ruh.

“Sadece sen korkmak istersen. Sen korkulacak bir şey olduğuna karar vermezsen gerçekten de korkulacak hiçbirşey yoktur. Görüyorsun ya... Tüm bunları uyduruyoruz. Sanki karanlıklar varmış gibi yapıyoruz.”

Kendini daha iyi hissederek bir “oh” çekti Küçük Ruh.

Sonra Tanrı, birşeyi deneyimleyebilmeniz için o şeyin tam zıddının ortaya çıkacağını açıkladı. “Bu büyük bir hediyedir çünkü bu hediye olmazsa neyin neye benzediğini bilemezdiniz.” dedi Tanrı.

Soğuk olmasa sıcağı, aşağı olmasa yukarıyı, yavaş olmasa hızlıyı, sol olmasa sağı, burası olmasa orasını, geçmiş olmasa şimdiyi bilemezdiniz.

“Yani, karanlık etrafınızı sardığında yumruğunuzu sallayıp, sesinizi yükseltip karanlığa lanet okumayın. Öfkelenmeyin, karanlığın üstüne Işık olun. Böylece hem kendiniz hem de diğerleri sizin gerçekte ne olduğunuzu bilecek. Işığınız öyle bir parlasın ki sizin ne kadar özel olduğunuzu herkes anlasın!” diye buyurdu Tanrı.

“Yani diğerlerine ne kadar özel olduğumu göstermemin uygun olduğunu mu söylemek istiyorsun?” diye soru Küçük Ruh.

İnce bir gülümsemeyle, “Tabii ki, bu çok uygundur. Fakat unutma ‘özel’ ‘daha iyi’ demek değildir. Herkes kendi tarzıyla özeldir. Ama çoğu bunu unutmuştur. Kendinin özel olduğunu görebildiğinde diğerleri de kendilerinin özel olduğunu görebileceklerdir.

Küçük Ruh, dans edip neşeyle sıçrayıp gülerek, “Vay be, dilediğim kadar özel olabilirim” dedi.

Küçük Ruhla birlikte dans edip sıçrayıp gülen Tanrı, “Evet, buna şimdi başlayabilirsin. Özelin hangi parçası olmak istiyorsun?” dedi.

“Anlayamadım. Özelin hangi parçası mı?” diye tekrar etti Küçük Ruh.

“Işık olmak özel olmaktır ve özel olmanın birçok parçası vardır. Nazik olmak özeldir. Yumuşak başlı olmak özeldir. Yaratıcı olmak özeldir. Sabırlı olmak özeldir. Senin aklına özel olmak için başka yollar geliyor mu?” dedi Tanrı.

Küçük Ruh bir süre sessizce oturdu. “Özel olmanın bir çok yolunu düşünebilirim! Yardımsever olmak özeldir. Paylaşımcı olmak özeldir. Dostane olmak özeldir. Başkalarına karşı düşünceli olmak özeldir.” diye haykırdı Küçük Ruh.

“Evet, sen hemen şimdi bunların tamamı veya özelin seçtiğin herhangi bir parçası olabilirsin. Işık olmak budur.” diyerek onayladı Tanrı.

Küçük Ruh büyük bir heyecanla, “Ne olmak istediğimi biliyorum, ne olmak istediğimi biliyorum! Özelin ‘bağışlayıcılık’ olarak adlandırılan parçası olmak istiyorum. Bağışlayacı olmak özel değil midir?” diye seslendi.

Tanrı Küçük Ruh’u temin ederek, “Evet, bu çok özeldir.” dedi.

“Tamam. Benim olmak istediğim şey bu. Ben bağışlayıcı olmak istiyorum. Kendimi böyle deneyimlemek istiyorum.” dedi.

“İyi, ama bilmen gereken bir şey var.” dedi Tanrı.

Küçük Ruh sabırsızlanmaya başlamıştı. Aslında her zaman bir karışıklık varmış gibi görünüyordu. “Nedir?” diye içini çekti Küçük Ruh.

“Bağışlayacak hiç kimse yok.” dedi Tanrı.

Küçük Ruh söylenenlere güçlükle inanarak, “Hiç kimse mi?” dedi.

“Hiç kimse yok!” diye tekrarladı Tanrı. “Yarattığım herşey mükemmeldir. Tüm yaratılışta senden daha az mükemmel olan tek bir ruh yoktur. İstersen etrafına bakın.”

Sonra, büyük bir kalabalığın toplandığını fark etti Küçük Ruh. Uzaklardan ve her yönden -Evrenin her yerinden- Ruhlar gelmişti. Küçük Ruh’un Tanrı ile sıradışı bir konuşma yaptığı haberi yayılmıştı ve herkes konuşulanları duymak istiyordu.

Orada toplanan sayısız Ruha bakan Küçük Ruh, Tanrı’nın sözlerine katılmak zorunda kaldı. Hiçbirisi Küçük Ruh’tan daha az harika, daha az muhteşem, daha az mükemmel görünmüyordu. Toplanan Ruhlar öyle harikaydı, Işıkları öyle parlaktı ki Küçük Ruh onlara güçlükle bakabiliyordu.

“Şu durumda kimi bağışlayacaksın?” diye sordu Tanrı.

“Bu hiç kolay olmayacak. Kendimi Bağışlayıcı olarak deneyimlemek istemiştim. Özelin bu parçasının nasıl olduğunu bilmek istemiştim.”diye kendi kendine söylendi. Ve Küçük Ruh üzgünlüğün nasıl bir his olduğunu öğrendi.

Fakat sonra, bir Dostane Ruh kalabalığın önüne çıktı. “Kaygılanma Küçük Ruh, sana yardım edeceğim.” dedi.

“Yardım mı? diyerek ışıldadı Küçük Ruh. “Fakat ne yapabilirsin ki?”

“Sana bağışlayabileceğin birisini bulabilirim!”

“Bunu yapabilir misin?” diye sordu Küçük Ruh.

“Tabii ki, bir sonraki yaşamına girerim ve sana bağışlaman için birşeyler yaparım” dedi şakırcasına.

“Fakat niçin? Niçin bunu yapasın? Sen tam anlamıyla mükemmel bir varlıksın. Öyle bir hızda titreşiyorsun ki parlak ışığından dolayı sana güçlükle bakabiliyorum. Seni titreşimini bu kadar düşürüp, parlak ışığını karanlık ve ağır yapmaya iten şey nedir? Öyle hafifsin ki yıldızların üzerinde dans edebilirsin ve evrende düşünce hızında seyehat edebilirsin ama sen hangi sebeple benim hayatıma girmek ve kötü bir şey yapacak kadar ağırlaştırmak istiyorsun?

“Basit, bunu yaparım çünkü seni seviyorum.” dedi Dostane Ruh

Küçük Ruh bu cevaba şaşmış görünüyordu.

“Bu kadar şaşırma, sen de aynı şeyi benim için yaptın. Hatırlamıyor musun?” dedi. “ Sen ve ben çok kereler birlikte dans ettik. Eonlar boyunca, çağlarca dans ettik. Tüm zamanlarda ve birçok mekanlarda dans ettik. Sadece hatırlayamıyorsun.”

İkimiz Herşeyin Bütünüydük. Yukarısı ve aşağısıydık, sağı ve soluyduk, burası ve orasıydık, geçmişi ve şimdisiydik. Erkek ve dişiydik, iyi ve kötüydük, hem kurbandık hem kurban edendik.

“Nitekim, sen ve ben, çok kereler biraraya geldik; her birimiz diğerine Ne olduğumuzu Deneyimlemek ve İfade etmek için tam ve mükemmel fırsatlar sundu. Bir sonraki yaşamına gireceğim ve bu sefer ‘kötü olan’ olacağım. Gerçekten berbat bir şey yapacağım ve sonra sen Bağışlayıcı olarak kendini deneyimleyebileceksin.” diye ayrıntıları açıkladı.

Biraz tedirgin olarak “Fakat çok berbat olan ne yapabilirsin ki?” diye sordu Küçük Ruh. Dostane Ruh göz kırparak, “Bir şeyler düşünürüz.” dedi. Sonra Dostane Ruh ciddileşti ve kısık bir sesle, “Aslında bir konuda haklısın.” dedi. “Neymiş o ?” diye öğrenmek istedi Küçük Ruh. Pek hoş olmayan bu şeyi yapabilmek için titreşimimi gerçekten düşürmem ve çok ağırlaşmam gerekecek. Kendime hiç benzemeyen bir şeymişim gibi rol yapacağım. Ve buna karşılık senden tek bir iyilik isteyeceğim.

“Her ne istersen, her ne istersen!” diye bağırdı Küçük Ruh. Dans etmeye ve “Bağışlayabileceğim, bağışlayabileceğim!” diye şarkı söylemeye başladı. Sonradan Küçük Ruh, Dostane Ruh’un sessiz kaldığını fark etti. “Sorun nedir? Senin için ne yapabilirim? Benim için bunları yapmaya razı olan bir meleksin sen.” dedi. Tanrı, “Tabii ki bu Dostane Ruh bir melektir!” diye müdahale etti. “Herkes melektir! Her zaman hatırlayın: Ben meleklerden başka hiçbir şey göndermedim.” Böylece Küçük Ruh Dostane Ruh’un teklifini yerine getirmeyi hiçbir şeyi istemediği kadar çok istedi ve “Senin için ne yapabilirim?” diye tekrar sordu.

“Sana vurduğum ve şiddetli darbeler indirdiğimde, hayal edebileceğin en kötü şeyi sana yaptığımda, işte o anda...” diye yanıtladı Dostane Ruh. “Evet, evet...” diye sözü böldü Küçük Ruh. “Benim gerçekte kim olduğumu hatırla.” Dedi Dostane Ruh. “Hatırlayacağım. Söz veriyorum. Seni her zaman tam şimdi ve burada gördüğüm gibi hatırlayacağım!” dedi Küçük Ruh. “İyi. Çünkü rolümü oynamak için çok uğraşacağım, kendimi unutmuş olacağım. Ve sen beni gerçekte olduğum halimle hatırlamazsan ben de uzunca bir süre kendimi hatırlayamayabilirim. Ve kim olduğumu unutursam sen de kim olduğunu bile unutabilirsin. Ve her ikimiz de kayboluruz. Sonra başka bir Ruh’un gelip bize kim olduğumuzu hatırlatmasına ihtiyaç duyarız.” dedi Dostane Ruh. “Hayır, buna ihtiyaç duymayacağız! Ben seni hatırlayacağım. Bana bu hediyeyi -kendimi gerçekte olduğum gibi deneyimleme fırsatını- bana verdiğin için sana teşekkür edeceğim.” dedi Küçük Ruh.

Böylece anlaşma yapıldı. Ve Küçük Ruh, çok özel olmanın, Işık olmanın Bağışlayıcılığın bir parçası olmanın verdiği heyecanla yeni bir hayata doğru ilerledi. Küçük Ruh kendini Bağışlayıcılık olarak deneyimlemek ve bunu mümkün kılan tüm diğer Ruhlara teşekkür edebilmek için tedirginlikle bekledi. Ve bu yeni yaşamının her anında, yeni bir Ruh’un sahneye her çıkışında, bu yeni Ruh neşe de getirse hüzün de getirse – ki özellikle hüzün getirdiğinde- Küçük Ruh Tanrı’nın şu sözlerini düşündü:

“Her zaman hatırla. Size meleklerden başka hiç bir şey göndermedim.”
 


  •  

Taşlar

Yaşadığınız yerdeki negatif enerjiyi dışarı atmak ve pozitife çevirmek için, yarı değerli taşlarla uygulamalar yapabilirsiniz.Tüm dünyada alternatif tıp olarak değerlendirilen taşlar yardımıyla, yaşadığınız yerdeki kötü enerjiyi dışarı atabilmenin yolu var. Evde kullanabileceğiniz taşlar ise şöyle listeleniyor:

Amatis: Negatif enerjiyi çeker. 3-4 günde bir yıkanmalı ve kendi kendine kurumalı. Cam kavanozun içine koyacağınız su ve kaya tuzu da aynı etkiyi yapar. Onu da 3-4 günde bir değiştirmelisiniz.
...
Yeşim: Yeşim ve turkuaz taşların hemen hepsi bolluk ve bereket getirir.

Akik: Sağ kolunuzun üst kısmında bilezik gibi taşırsanız yaratıcılığınız, üstünüzde taşırsanız başarınız artar.

Pembe Kuvars ve Amatis: Küvete koyun, 20 dakika bekletin. İçine adaçayı ilave edip, küvetin etrafında mum ve tütsü yakın ve 20 dakika küvette kalın. Arınma banyonuzu yapmış olacaksınız.

Kırmızı taş: Evinizdeki durağan enerjiyi hareketlendirir.

Çöl Gülü Taşı: Sakin enerji sağlar. Çok hareketli ve kavgalı ortamlar için idealdir.

Kuvars: Ucunu bilgisayara bakacak şekilde koyarsanız, manyetik enerjiyi dengeler.

Dumanlı Kuvars: Barış taşı. Evde oluşturacağınız kutsal köşeye koyabilirsiniz.

Zenginlik Kesesi: Para kesesi, yeşil bir kesenin içine ay taşı, akik taşı ve kantaşı koyup, evine dört tarafına yerleştirir ve bir tanesini de yanınızda taşırsanız, bol para gelmesini dileyebilirsiniz.

Mor Kese: Yıldızı düşük kişiler için, mor bir kesenin içine kuvars, apaçi ve ay taşı koyulmalıdır.

Turuncu Kese: Şans kesesi için, yeşim taşı, solalit taşı koyulmalıdır. Özellikle iş görüşmelerine giderken yanınıza alın.

Önemli Bilgi: Taşları kullanmadan önce, aldığınız taşı toprağa gömün, negatif enerjisi gitsin diye yıkayın. O gün kısa bir süre güneşte bırakın kendi kendine kurusun. Bir gece siyahın kesenin içinde ay ışığında bırakın, fakat dolunay da bırakılması tercih edilir. Sebebi ise 4 elementi barındırmasıdır. Ertesi sabah sol elinizde enerjinizle yüklüyorsunuz, sonra sağ elinizle alıp ne için kullanmak istiyorsanız ona niyet ederek kullanabilirsiniz.
 

14 Şubat 2012 Salı

Yararlı Bilgiler

Sevgili arkadaşlar bende paylaştığınız bu güzel bilgileri elimden geldiğince bir araya getirmeye çalıştım belki hepsini bir arada görmek sizlere mutluluk verir düşncesiyle yaptım bunu (orjinaliğini bozmamak için kopyala yapıştır yöntemini kullandım) gözden kaçırdıklarım olmuşsa lütfen ekleyin. (hakkı saklıdır. çoğaltılamaz , satılamaz, bilgi emekçilerininin ürünüdür ama düzenlenebilir :))
• Osmanlı'da ilk kez veliahdlara özgürlük tanıyıp protokole sokan padişah kimdir??
ABDULMECİD (Yusufun son kararı)
• Topkapı Sarayında Osmanlı dan kalan en eski yapı hangisidir ?
BAB-I SELAM kaynak Necdet hoca
• Dolmabahçe inşaatı için 1.325.567 osmanlı lirası(altını) dokumanı bulunabilen tarihler için, dekorasyonu için 400.000 Osmanlı lirası (dekoratör Sechan'a ödenen) harcandı
• Berna Dolmabahçenin ilk sary eminleri Aziz Sait Paşa sonra da (müneccim) Şeyh Mehmet Efendi ymiş
Hacı Sayid Ağa ve ( son 7 yıl ) Ali Şahin Bey yazıyor bende :S
• Sarayın bilinen mimarları; Garabet Balyan, Ohannes Serveryan, Nikolos Balyan, J.William Smith (Kristal merdivenler- limonluk- camlı köşk)
• İstanbulda ilk batı mimarisini gördüğümüz yapı hangisidir ?
NURU OSMANİYE 2. MAHMUT TÜRBESİ
• Taksimdeki büyük yangın kaç yılında olmuştur ?
1870
• Osmanlı da ilk parlamento nerde ve ne zaman açıldı??
Dolmabahçe Sarayı, Muayede Salonu, 18 mart 1877
• Aşağıdakilerden hangisi Dolmabahçe Sarayında Cumhuriyet sonrası yapılan devrimsel toplantılardan değildir?
a. Harf Devrimi toplantısı b. Kılık Kıyafet Devrimi toplantısı c. Dil kurultayı toplantısı d. Tarih Kurultayı toplantısı

• mimar kemaleddin mezarı nerede?
2.BEYAZID CAMİİ HAZİRESİNDE
• Taksimde ki Maksem kim tarafından ve kaç yılında yaptırılmıştır ?
nşasına III. Ahmed döneminde, Boğaziçi kıyı yerleşimlerinin su sorununu çözmek amacıyla başlandı, inşaat I. Mahmud döneminde de devam etti ve 1731 yılında Taksim Suyu Tesisleri'yle birlikte tamamlandı.
• Yohakim ve Anna kimdir ?
buyukanne ve buyukbaba en orjinal cevap oldu,cok seker,ve tovbe tovbeee.. :))

• Bizans döneminde kilise olarak inşa edilmiş olup halâ kilise olan yapı hangisidir ?
Panayia Mukhliotisa ve Aynı zamanda Hagia maria dır
• orientalizm nedirdir??
17-18 yy batıdan gelen seyyah-sanatçılarla bu akım, Osmanlı'nın etkisi, Avrupa'da başlar
• 16.yy. da istanbul ile beraber dünyanın en büyük şehri ?
MEXİCO-CİTY
• "mum üstünde ki şemşiye" hangi yapıyı tamınlamak için kullanılmıştır?
herhalde adamlar ( bunca millletin yönetimiyle kafayı üşütmeyelim) başımızdan aşağı yağmur yağıp güneş yakmasın diye düşünürlerken,popoyu yakmamayı (..tü kollamayı) unutuyorlar dolayısıyla da böyle bir tanım çıkıyor. Biraz argo bir 3cü okuma oldu kusura bakmayınız!
• Muhtarlık müessesesi Osmanlı'da ne zaman başlatılmıştır?
II. Mahmut olabilir mi ???

evvvet tanzimat
• Kabe toprağı İstanbul'da nerdedir?
Karaca ahmet
Afferimm küçüğüme
Üsküdar
• Balta hangi ikona sahnesinde? (Dikkat! Sedat hoca beyenmiş :) )
Pammakaristos manastiri fethiye camisi ndeki vaftiz sahnesi
• apoikia ne idi?
Metropolis : ana kent - Koloni: yavru kent=apoikia

• Mecidiye Marşı'nın bestekarı kimdir?

gruseppe denizeti degil mi?
Pekii,bu Donizetti Pasanin mezari nerede?
MURAT KONUYU DEĞİŞTİRDİ : (

3 selım (sar-ı bestekar)kanı yere duşen ilk pahdisah

Türk muzıgın temeli ORTA ASYA yadayanır. makam muzıgıdır

bakın bu soru kesin gelcek.hoca soylemıstı. Asagidakilerden hangısı ıstanbulun eski isimlerınden biri degildir. cevAP LYGOS . aynı zamanda byzantıon sehri PÜ dür.

• İlk kahvehane açılışı 1554 müdür?
ve tahtakalededir
• Kanı yere düşen (öldürülen) ilk padişah kimdir?
kanı yere ilk düşen III. selim yazmışım, yani önceden boğuluyorlar, kan düşmesin diye
III.Selim Ney çalarkene bir yeniçeri tarafından yüzünün yarısı kesilmek suretiyle bir kılıç darbesi ile öldürülmüş.
• Istavroz Sarayi neresidir?
Beylerbeyinin ordaki saray 18.yy yıkılmış.

• kavmi-necip, millet-i sadıka, etrak-ı (bi idrak) ve ekrak kimlere denir? bknz E.Işın
kavmi necip :araplar
milleti sadıka :Ermeniler
etrak-ı bi idrak:Türkler

• Sur-u Sultan nedir?
Evvet Saraburnu eski surlardan başlayan toplam 800 dönümlük alan
Ben Necdet beyin yalancısıyım
o zaaman dorudur
Sur-u Sultani, Topkapı Sarayi'nı cevreleyen kara surlarına verilen isimdir. Deniz tarafındaki surlar Bizans döneminden zaten mevcuttu. FSM, sarayı insa ettirirken Ahirkapi'dan başlayıp Gulhane bitimine kadar olan kısım Osmanlılar tarafından çevrilmiş, bu surlar Sultan iradesi ile yapıldığından Sur-u Sultani olarak isimlendirilmistir.
Oryantalizm ya da diğer adlarıyla Şarkiyatçılık, Şarkiyat; Yakın ve Uzak Doğu toplum ve kültürleri, dilleri ve halklarının incelendiği batı kökenli ve batı merkezli araştırma alanlarının tümüne verilen ortak ad.
Fatoş hanım şu Hırka Saadet odası ile ilgili soruyuda bi cevaplasaydık :)
I Ahmet. Bildiğiniz gibi çok dindar bir şahsiyet başucunda Hırka-i Şerif ile uyuyor ama 24 saat Kuran okunması yok
• Haseki Camii kubbe yapısı ile hangi camiye benzer
Gebze Çoban Mustafa Paşa Camii
çok ağır bi soru KPDS gibi:D
• İlk MEvlevi padişah kimdir??
Tabiiki III.Selim
N'ideyim sahn-ı çemen seyrini cânânım yok
Bir yanımca salınır serv-i hırâmânım yok

Âb ü tâbile bu Şeb hâneme cânân geliyor
Halvet ülfete bir Şem-i Şebistân geliyor
• Mimar Sinan 3 kemerli ve iki tarafıda dolanan kadınlar mahviline ilk defa nerede yer verir
VALİ PAŞA CAMİ
• BOĞAZI ŞEKİLLENDİREN KURUUUUUUM?
Sirket-i Hayriye..
• Latince' den Grekçe' ye hangi imparator zamanında geçilmiştir?
heraklios zamanıdır ..620 ler de bomba bir adamdır
• Cengiz hanın oğlu Hulagü hana gönderilen,yetiştiğinde ölmüş olan sonra geri gönderilmesin diye oğlu Abaka ila evlendirilen hiristiyan hatun kimduuuurr?

• Soruyorum ionic impost hangi imp.ζαμαΝι?.
alt tarafı kare üst tarafı kare arada bi parça varsa ve bunda kıvrım varsa bu iyonic impost du sanırım :) ?
• <Dostlar biraz ticaret hayatına değinmeye ne dersiniz??
ilk şehirler: fikirtepe,çatalhöyük,kağıthane,kalkedon
Roma tarihindeki ilk para:NOMİSMA kesin çıkar die tahminde bulunuyorum
5 önemli lonca vardır en önemlisi ipek
ipek genellikle İrandan
Osmanlılarda ilk altın para Fatih zamanında
Bazı İstatistikler:1479 da 3 yıllık gümrük geliri :13.000 akçe Bursa gelirinin 20 katı....1477 nüfus sayımı: 14.800 hane 8951'i müslüman....17.yy da 600.000-700.000 nüfus
Kesinlikle Canan, zevkli bir calisma uslubu!

• Ahan da size en bi kazık soru::: ZAKİR nedir

cem töreni esnasında saza eşlik eden kişi diye hatırlıyorum.
Hatta babadan oğla geçiyor
Doğru mu?
SESİ GÜZEL OLAN KİŞİYMİŞ
Valla hacı bektaş türbesinde böyle biri ile tanışmıştım ordan biliyorum.
o
Ceyhan Yildiz camilerde asılan Hz.Hasanın ve Hz.Hüseyinin isimlerinin yazıldığı tabelalarla ilgiliydi

Ben onu bilmiyordum Ekrem Işın'ın tarikat notlarından yazdım
Evet: zikreden anlamına gelen ZAKİR sema törenlerinde ayini idare eden ilahiler okuyup zikreden coşturan kimse ....
camilerde asılan Hz.Hasanın ve Hz.Hüseyinin isimlerinin yazıldığı tabelalarla ilgiliydi
Ben onu bilmiyordum Ekrem Işın'ın tarikat notlarından yazdım
Evet: zikreden anlamına gelen ZAKİR sema törenlerinde ayini idare eden ilahiler okuyup zikreden coşturan kimse ....

• MEvlevilkte çile süresi ne kadardır
1001 Gün
1001 gün öncesinde de üç günlük deneme sresi var
1001 günlük çilede 18 görev vardır bunları icra ederler
• Yusuf en eski Anadolu dervişleri Kalenderiler???
Evet kalenderiler :)
Hatta Şemsi Tebrizi de bi kalenderi dervişidir.
Kaynak Şemsin kendi eseri Makalattır.( zaten bir eseri var )
• Bugünkü Hirka-i Şerif odası kimin zamamnında yatak odası olarak da kullanılmıştır??
?????????????????
• Ekberiyet nedir??
Anladığım kadarıyla Padişahtan sonra aile içerisindeki en yaşlı erkeğin tahta geçmesi mi ?
Evet evet

• Istanbul'da ilk Dogan ve olen padisahimiz KImdi ey tembel genclik uyanin bakiyiiimmm :))))
Sarı Selim.
Joseph 10 point :))))))

• İstanbulda kurulan ilk dergah ?
Sümbüli dergahı
Akkepella nedir?
a cappella yazılıyor
Enstrumansız sadece insan sesine dayalı müzik orthodox kilisinde icra edilen

Fatoş Hanım bu cülüs ile ilgil soruyu hala yanıtlamadınız :)
III Murat efendi (Murat .Ötnü çıktı ama onu geçiyoruz)

• Topkapı'da cülusu yapılan ilk padişah kimdir? Biliniz
Çok meraklardayım Fatoş hanım... :)
Kimdir aceb?
3.murad mış

• Sadrazamın karar alıp uygulama yetkisi hangi fiziksel alan itibariyle geçersizdir??
BAB-I SELAM
Ya evet, yine Sühendan Abla'dan hatırlama: 6 ayaklı ve 8 ayaklılardan mutlaka çeşitli dönemlerde gelmiş, hangisi değildir, ilki hangisi vb. Hatırladığım Rüstempaşa, Selimiye, Karagümrük Nişancı Mehmet Paşa, ve Azapkapı Sokollu 8 (Rüstem Pa...
kucuk Ayasofya Rustempasanin ilham Kaynagidir, dogrudur Meltem

Hakem ve Şems 1554 yılında ilk kahvehaneyi Tahtakale'de açmışlardır, ruhları şad olsun. Konuyu 20.01.2012 tarihinde Ekrem Işın

• Ustunde bir camii olan hangi handir,kim,ne zaman yaptirmistir?
üstünde derken içinde mi yani ?
Eğer öyleyse Büyük Valide Han içinde İran camisi vardı.
O baska,bu,binanin uzerinde..
Tek şii camisiydi
Kucuk Yeni Han,3.Mustafa,1760 larda...

• Müzik dersiyle ilgili faydalı olabilir düşüncesiyle tetrachord-dört tel,dört se ve akapella-eşliksiz
• Örneğin Mimar Sinan hangi yılda ve hangi ünvan ile ordudan ayrılmıştır gibi
1538 haseki

• Dolmabahce'nin ikinci bina emini kimdi?
Ali Şahin Bey olması lazım hatta 7 yıl
Ben birincisini de bilmiyorum??:)))))
Hacı sayid ağa

• Justinianus'un Theodorasi hangi hristiyan cemaatince Azize kabul edilir??
Süryani cemaatince miydi ?
• Bravo , monofizit kokenlidirler, Theodora monofizit, amcabey ise duofizit :)))

• Sevgili ekip, Dolmabahce ve Beylerbeyi ile ilgili tahmini sorulariniz var midir??
• Ay gün olarak Dolmabahçe' nin inşa tarihleri?
13 Haziran 1843 - 7 Haziran 1856

• Hangi sarayimiz, hangi felaketten sonra ( ve tabiki hangi padisah zamaninda ) felaketzadelerin konaklamasi icin acilmistir :))? Tek cumlede 3 soru
78-79 Rus Harbinin yaralilari Abdulhamit 2 tarafindan Beylerbeyinde agirlanmistir ....
Galiba bi biz uyanigiz millet uykuda...Fatosss, Bernaaaa, Murattttttttt uyanin bakiiim:))

Balyan ailesi disinda,Dolmabahce'nin yapiminda adi gecen mimar kimdir?
James William Smith .. Nami diger ismit efendi :)))
Ohannes Serveryan

• Dolmabahçe Sarayında Muayede Salonundaki büyük avizeyi kim almıştır ?

Süreniz doldu. Cevap : Bezmi Alem Valide Sultan
Kacirdim bro kahve yapiyordum:)) abdulmecit baba nin annesiydi , yili da 1853 TUR, Crystal Palace taki dev muzayeden satin alinmistir :)))!! Peki agir geyik kac tondur hahaha ....
4.5 ton değildir :)

• Arkadaşlar bu arada İkonoklazm dönemden önceye ait tek mozaik kalıntısı Kalenderhanedeymiş bu soru kesin olarak cevaplanmıştır. By Feridun Özgümüş.
Çıkarılan kalıntı Ark. Müzesindeymiş.

Patrikhanede sağda azie Solomoni, Theofano ve Evfimiya'nın rölikleri var.sağda ise azis İoannies Chrisostomos ve Grigorios Theologos'un rölikleri var.
Theofano Ayasofyanın imparator kapısı üstündeki mozaikte görünen ve Hz.İsa ya secde eden VI.Leo nun karısının ismidir.
Aziz Ionnes Hristomos ve Aziz Gregoryus rölikleri; Papa nın en son İst ziyaretinde iade edildi ki bunlar Latin İst. da Romaya götürülen röliklerdi ..Aziz Andreas ise , Patrikhanenin kurucusu olarak kabul edilen İsa nın Havarisi'di, Burada ona ait rölik yok ...
Cevap d işte
Andreas yok sadece ona adanmış diye düşün..
Yahu giriste soldaki andreas diil miydi
andreas rölik yok
Aynen, Andreas ( Andrew ) ta Iskit bolgelerine gitttikten sonra Yunanistan da X carmiha gerilmistir ... Rolikleri hicbir yerde yoktur

• Sahabe Said el-Hudri nin türbesi nerdedir.
-Kariye müzesinin bitişiğindedir.

En cok hadis bildiren sahabe (1170).Medinede vefat etmis,ve aslinda mezar tasim olmasin demis...
• VI.Leon ve rölikleri patrikhanede olan Theofano
• Bulgar sütçüdür,
Ermeni Kuyumcudur
Rum Esnaftır bunlar doğrumudur e doğrudur
.
• Seşan kimdir??
Hoca Bunu sorar diye düşünyorum
dolmabahcesenın mavi odasını yapan aynı zamanda beylerbeyı nı yapan mımar degil mi?
Muraaaaaaaaaaaaaaaaaat beylerbeyini hangi mimar yaptı.
hemen soyluyorum sargıs balyan
Seşan. Fransız tedarikçidir
O bas mimardi Amma aslinda 4 ayri Ermeni kalfa yapti
Seşan daha çok iç dekorda yer alan eşyaları Fransadan getiren kişi.
bende böyle hatırlıyorum :)

Dekoratör aynı zamanda Paris Operası'nın. Sechan hani şu kızı gelmiş postada kaybolma vb.
Sechan diye yaziliyor sanirim. \

• Kent devleti olabilme sartlari nelerdir?
@ Tapinak
@ Agora
@ Prytenion
@ Toprak ( arable land)
@ Tiyatro
@ Akropolis ve suuurlarrrr :)))))))))

Peki yurttaşlık kriterleri? :)
ERKEK olcann :))), ebeveynlerin yerli olacak, bazen de nobility den olabiliyorsun

• Some spot on infos from Mosyo Bornovali nin 3 din dersi:
@ en eski sinagog : Ahrida
@ Karay yahudileri sinagoglari , yuruyus seviyesi altinda yapilir . karakoy semtinin ismi oradan gelir..
@ Tekfur sarayi; 1492 de gelen ilk yahudilerin yerlesim yeri olmustur.
@ arkeoloji muzesi On-Asya kisminda en eski paleojudeic yazit var ( 10C BC)
Istanbul'un hristiyanliktaki ( olmayan onemi )
@ Euphemia'nin oldurulmesi ( Diocletian donemi )
@ Andrew ( Peter'in abisi) in Istanbuldan gecmesi sebebi ile buradaki kilisenin kurucusu sayilmasi
@ 381 AD , 2. Konsil
@ Balikli Rum Kilisesinde Patrik mezarliklari vardir
@ 30 Kasim Papa ziyaretlerini de unutmayin, St. ANdrew'in olumu ile ilgili
@ kutsal emanetler

Zaten cidden bir hata yapiyoruz Petrus: Peter: Petra:Rock:Kaya unvandir. cephas'tan gelir.... Gercek ismi Shimon ya da Simon'dir ( Simon says that teki gibi ) Matta 16:13-20 deki bahisten gelir " on this rock I will built my church "
Oda hataydaki Senpiyerdir ilk kayaya oyulmuş kilise
Simon Petrus Doğuda Şem'un Al Safa diye anılır.
Oda hataydaki Senpiyerdir ilk kayaya oyulmuş kilise
Simon Petrus Doğuda Şem'un Al Safa diye anılır.

Evet,Surp Hirasdagabet.Ermenice adi Carhapan gibi bir sey,butun dualara cevap veren Meryem.Diger ikonalar bazen perdeyle kapatiliyor,bu hic kapatilmiyor.

• Arkadaşlar, birkaç eski soru Sühendan Abla'dan geldi. İlk müze oluşumu (Aya İrini), günümüze kalan en eski cami (Mahmutpaşa), Dolmabahçe ne zaman müze oldu (1984), Tekfur Sarayı'nı kopya eden cami (Zal Mahmut), Ayasofya aynısı (Kılıç Ali Paşa), ilk Sinan camii (Fındıkzade Haseki), ilk Sinan külliye (Üsküdar Mihrimah), ilk sekizgen Sinan camii (Rüstempaşa 1871), Atatürk ilk Dolmabahçe geliş (1 Temmuz 1927 ve son 27 Mayıs 1938)... Başka hatırladıkları olursa yazacağım

Iki tane onemli Mimar Sinan Mimari ozelligi: 1. Yatay kubbelerle Ana kubbenin agirligini dis duvara iletmek icin cok kullanilmistir..
2. Ana Kemer ici kalan pencere bosluklari, Sinan tarafindan cok kullanilmistir...

• Kiboryon, Nef,Niş, Exedra, exagon nedir.
niş; duvar içinde bırakılan oyuk, göz, hücre.
çoğunun üstü kemerli duvar hücresi, hücre.
• İstanbul Mevlevihanelerini yazabilecek varmı??
1-galata 2-yenikapı (en büyük) 3-Beşiktaş
4-merkezefendide malkoçoğlu
kasımpaşadada varmış
Beşiktaştakini abdülaziz bahariyeye sürmüş
En ünlü mevlevi padişah III.Selimdir
• Beylerbeyi , Dolmabahce ve Osmanli Mimarisinde batililasma'dan tahmini sorulariniz neler?
• Asıl haremi kuran padişah :III.Murat

Muzikten gelebilecek soruyu Ruhi bey tiyolamisti
Tiyoları paylaşsak mertciim
Istanbulda bulunMAYAN yabanci muzisyen Kim olabilir demisti?
Bulunanlar Johan Bach
Liszt
Pierre Gabriel Bufferdin
Othmeir Luscinus

Cumhuriyet dönemi ziyaretçileri:
alfred cortot,yehudi menuhin,ravi shankar,sviotoslov richter,krizstof penderecky
Bachı richard bach la karıştırmayalım onun kardeşi bu, johann jacob bach tır.
Bachı richard bach la karıştırmayalım onun kardeşi bu, johann jacob bach tır.
slaytta johan jacob bach istanbula gelmiş
evt abisi yani ÖzHakiki-Bach Richard Bach gelmemiş :)
• Bizans müziğinin geliştirilmesindeki ilk üstadlar arasında Yanni Kukuzelis gelmekte. ( müzik slaytından )
Exoteric : Kilise dışındaki müziklerin genel adıdır.
Esoteric : Kilise içinde icra edilen müziğe verilen addır
• Dolmabahçe sarayınin bina emini kimdir:Hacı Sait Ağa
• Üç büyük külliye hangileri:
1-Fatih
2-Nurbanu (atik valide sultan)
3-Süleymaniye
• bani-i sani kimdir???
değişik anlamlarda kullanılır hem binada çalışan demek hem binaaya sebep olan demek hemde mimar demek ancak osmanlıda mimar mimar dır değişmez mesela ser mimaranı has (Baş mimar)bani de bina yapımına sebep olan demek.
• Istanbul'daki iki can kulesi; Arap Camii ve Saint Benoit

• Sulumaniye shikir shikir kac milyon altina malolmus? Sn Deniz Esemenli dersi
sülümanın dönemindeki devlet hazinesinin 1/10 u burası için harcanmıştır yaklaşık 1.000.000 Osmanlı altını diye not alışım
• Valla Esin bende "Adına İstanbul'da ilk hutbe okutulan Türk beyi, Selçuklu sultanı Tuğrul Bey'dir. (11.yy)" diye bir not var. Hayri Fehmi Yılmaz'ın İstanbul kronolojisi'nde yazmışım. Esir alınan Macar kralı için Bizans fidye önermiş, Tuğrul...
• Istanbulda dehliz planli kiliselerin en iyi 3 ornegi ?
Fenari Isa camii, fethiye camii ve koca mustafa pasa cami
• Osmanlinin ilk feth ettigi kale?
Karacahisar olarak bilinir ama adı aslında Kulaca Hisar dır. Eskişehir yakınlarında ben böyle biliyorum ama yanlışım varsa düzeltin lütfen.
Giuseppe Donizetti Pasa S.spirito kilisesinde gómulu ( notre damme de sion un yani kilisE
• Türk müziğinde notalama :
Ebced notası (harf notası)
Ali Ufku Bey (ALU)
Demetrius
ikona neyi yansıtır?
gerçeği :P
dooru ve ikona imgedir
• Beylerbeyi sarayinin diplomatik onemi ne ola?
Osmanli sinirlari icinde hukumdarlik duzeyinde ilk defa bir misafir agirladi:Eugenie,1869
Birde Franz Joseph :)
• Osmanlıların doldurduğu iki doğu roma imparatorluğu limanları hangileridir?
Kadırga ve Langa limanlarının kendi şehir surları varmış
• Evliya Çelebi İstanbul'un hangi muhitinden? Dedesi kimdir ve hangi camii yaptır mıştır ? (Deniz beyin dersinden)
Dedesi Yavuz Ersinan'ın yaptırdığı Unkapanın'daki Sarnıcılar Mescidi ( harf hatası olabilir boyle not almisim)
• İstanbulda kaç sahabe var ?
29 nuydu?
Eveet
hatta 20 sahabe ile alakalı islam kaynaklarında bilgi yokmuş.
• Türk Papa olarak bilinen papa kimdir ?
Roncalli amuca
• Papa istanbulu ne zaman ziyaret etmiştir ve bu tarih neden önemlidir ?
2006 da Papa andreas yortusu günü 30 kasım
30 Kasim 78'de de John Paul II ziyaretlerini gerrceklestirmis
• İkonografi ile alakalı ilk kitabı yazan Papa kimdir ?
1621 - Ceaser Pipo Eqves yanlışım varsa düzeltin lütfen.
Cesare Ripa ama kendisi Papa değil, sıradan bir uzman...
• Bati dunyasinin realize imajlari, simetrileri ve perspektifi ile bizans ikonografisi arasindaki en onemli fark nedir ??:))
Bizans dünyasındaki ikonografide resme bakan kişi ya resme dahil oluyor yada resim onu dışarı atıyor sanki böyle bişi hatırlıyor gibiyim ..
Batinin perspektifi retinayyi yansitir,kacis noktasini.Bizans ikonalari gercegi yansiti.Bakigimiz noktadan aslinda o anda gorsmsdigimiz tarafini d a yansitir cismin,mesela
• Meşhur Zonaronun tabloları hangi kilisede mevcuttur hadi bakam??
• Ermeni Apostolik kilisesindeymiş
Ayvazovsky olarak hemen düzeltilmiş bir dil sürçmesiydi hatırlarsanız. Kayıdı dikkatli dinleyiniz.
• İstanbulun katolik merkezi neresi?
dame de sion kiz Lisesi in icindee
St. Esprit
• Eee Sedat Bornovalı ya aften; fakir insanlarin Incili olarak betimlenen oge nedir ?
P.s: Yusuf Ertancum digerlerine bir 2 dakika ver
Ikona

• 3 asamali ikonografi incelemesini ortaya cikartan kimdir?
panofsky pardon :)

• Gencler,panteonu bos verin.Muayede salonu hangi tarihte,hangi padisah tarafindan kullanilmaya baslandi?
1868 Abdulaziz
• Defterdar camii nerededir ve ne ozelligi ,enteresanligi vardir?
Eyupte,Sinan'in eseri ve tepesinde alem yerine hokka ve kalem (divit) var.
• Osmanlı saraylarını felaketzedelere kim açmıştır
• 2.Abdülhamit 93 harbi Beylerbeyi

• Musevilikte Torah ne demek?
• Apsisin yanlarındaki Pastophorion hücrelerinden soldakine verilen ad.
kuzeydeki-protezis güneydeki diakonikon ikisine birlikte pastophorion

• İncilin dışında, Hristiyanların kutsal saydığı, ancak kilisenin kabul etmediği dini metinler. Meryem’in hayatını anlatır.
Apokrif
Baldaken :kiliselerde sunak yerini örten tahta, mermer veya madenden yapılmış bölümdür

ISTANBUL VE MUZIK
Bu son dakika ne kadar isinize yara bilmiyorum, anca firsatim oldu. Hoca bunlarin uzerinde cok durdu.

AKAPELLA=Calgi esliksiz. Bizans muzigi sirf insan sesine dayalidir.

Muzigin aktarim yollari:
...
Yanni KUKUZELIS (1300). Suriye'de yasamis papaz.
1300-1800 KARANLIK DONEM
19. YY BASI. Hurmuzis, Grigoros ve Krisantos notasyon duzenlemeleri yapan baslica isimler. Petros'un da katkilari var ayni donemde.

Uygulamada 2 onemli muzikci:

i.Protopsaltis: Sag taraf hanendesi. Solo soyleyen
ii. Lambadarios: Sol taraf hanendesi. Pedal tutar, koro ile beraber soyler

HAMPARSUM LIMONCIYAN(1768-1839) notasi 20. yuzyila kadar kullanidi.

Kimler geldi?:
1520'de Orgcu Othmar Luscinius
1713'te unlu flutcu Pierre Gabriel Buffardin
Ayni yillarda Bach'in kardesi Johan Jacob BACH
1847'de Liszt

Cumhuriyet donemi:

Unlu piyanist Alfred Cortat (Chopin yorumcusu)
Keman virtuozu Yehudi Menuhin
Piyanist Sviatoslav Richter (ucak korkusu var!)
Polonyali besteci Krisztof Pendercky
Uluslararasi Istabul festivalleri ile gelen konuk sanatcilar


  •  

ASKLEPEION

Arkeolojik ve yazılı kaynaklar antik dönemin tıp anlayışı hakkında çeşitli bilgiler sunmaktadır. Tüm bu bilgiler, antik dönemin hastalıkları, hasta profili, tedavi edici yöntemleri, tedavilerini uygulama biçimleri ve hekimleri hakkında döneminin sağlık anlayışını ortaya koymaktadır.

Erken Yunan tıbbına –Yunan Bronz Çağı, Minos ve Mykenai Kültürü- ilişkin kanıtlar yetersizdir. Arkeolojik bulgular, dönemin halk sağlığının önemsendiği, bunu için de kanalizasyon sistemlerinin iyi düzenlenmiş olduğunu göstermektedir. Yazılı kaynaklarda – İ.Ö 8 yy da Homeros’un Odysseia ve Ilyada’sında- hekimlerin sosyal yaşamda iyi bir yere sahip olduklarına dair bazı bilgilere rastlanmaktadır. Ayrıca hekimlerin, dönemin kâhin ve rahiplerle aynı sınıfa sokulduğu belirtilmiştir.

Minoslular ile Mikenliler tıp alanında Mısır’la ilişki içindeydiler. Mısırlılarda ölü gömme geleneği –mumyalama- olarak ölen kişinin tüm organlarının dışarı çıkartılması gerekliydi. Bu durum insan organlarının gözlenip, insan anatomisi hakkında bilgi edinilmesini sağlıyordu. İlk dönemlerde gelişme gösteren anatomi ve fizyolojinin yanında cerrahi teknikler de paralel bir seyir izlemiştir. M.Ö 17 yy Edwin Smith Papirüsünde; baş, göğüs ve omurga yaralanmalarını içeren klinik cerrahi olgusuna dair bilgiler vardır. Bacaklar ve sfinkterde boyun omurgasının yerinden oynaması sonucu oluşan felç, ölümcül kafa yaralanmaları sonucu oluşan ateş ve zayıflama, temporal kemiğinin kırılmasına bağlı sağırlık gibi. Her hastalık muayene, belirtiler, tanı, hastalığın seyri ve tedavisi biçiminde metotlu bir şekilde anlatılmıştır. Bir diğer papirüste –Ebers Papirüsü- çeşitli hastalılardan bahseder. Başta kulak ve göz hastalıkları, bağırsak ve diğer organ bağırsakları, kol ve bacaklarda sertleşme- artrit-, gibi hastalıklar liste halinde verilmiştir. Ayrıca ilaç tarifleri ve büyüsel tedavilerden bahsetmektedir. Bahsi geçen papirüslerde tanımlamalar klinik nitelik taşımaktadır. Mısır tıbbındaki başlangıçta görülen bilimsel nitelikli gelişmeler dinsel anlayışla hızını sonradan kaybeder, yerine batıl tedavi yöntemleri önem kazanır. Mısır tıbbının Erken Yunan tıbbını etkileyen yönü cerrahi, farmakoloji, jinekoloji gibi teorik değil pratik yanıydı.

M.Ö 5 yy’da Yunanlı tarihçi Herodotos hekimlerin sadece tek bir hastalıkla ilgilendiğinden söz eder. Göz, iç hastalıklar, bağırsak gibi alanlarda yeterli bilgi ve birikimleri olmadan uzmanlaşmaya çalışan hekimler tıbbın bilimsel gelişmesini engellemekteydi.

M.Ö 5. yy.ın sonu ile 6 yy.dan itibaren tıp alanındaki kuramsal çalışmalar Yunan tıbbının gelişerek diğer kültürlerin tıp anlayışından ayrılmasını sağladı. Demokedes, Alkmaion, Anaksagoras, Empedokles gibi ünlü hekimler geliştirdikleri tıp kuramları ile Yunan tıbbının tıp felsefesi ile bir arada gelişimine katkı sağlamışlardır.

Alkmaion yazılarında anatomik gözlemlere yer vermiştir. Tıp alanına en önemli katkısı Sağlık kavramıdır. Vücut sağlığı temel sıvıların uyumuna bağlı olduğundan söz eder. Sıvıların nitelikleri –soğuk, sıcak, kuru, nemli gibi- vardı. Sıvılardan herhangi birinin artışı veya azalışı tüm dengeyi bozar ve hastalık ortaya çıkar. Bu kavramı, Hipokrat’ın sıvılar kavramının temelini oluşturmuştur.

Empedokles de sıvılar ve elementler öğretisini geliştirmiştir. Evrendeki canlı veya cansız her şey dört kök ya da elementlerin (hava, su, ateş, toprak) değişik oranlarda karışımından oluşmuştur.

Anaksagoras tıp alanında beslenme konusunda kuramı ile katkı sağlamıştır. Kuramına göre sindirim sırasında besinlerden gözle görünmeyen bazı tohumlar salınmakta idi. Bu tohumlar vücudun farklı bölümlerinin yapısına katılmaktaydı.

Ancak tüm bu kuramsal çalışmalar zamanla tıbbın yanında pratik yanın gelişmesine engel olmaya başladı. Tıp öğretilerinin felsefi yaklaşımlardan ayrılarak gelişimi sürdürmesi ihtiyacı ortaya çıktı. Bu gelişimi sağlayan ve tıbbın babası olarak nitelendirilen Hipokrat’tır. Hipokrat, M.Ö 5 yy ikinci yarısında yaşamış çok ünlü bir hekimdir. Yaşamı hakkındaki bilgiler yeterli değildir. Sokrates’in çağdaşıdır. Corpus Hippocraticum adlı yapıtı batı tıbbının temelini oluşturmuş ve kendinden sonraki tıp düşüncesini büyük ölçüde etkilemiştir. Yapıtında anatomi, fizyoloji, diyet, tedavi, klinik tanımlama, patoloji, cerrahi, kadın hastalıkları, doğum gibi birçok alanda bölümlere vardır. Yapıtında dört sıvı öğretisi vardı. Kan, balgam, sarı safra ve kara safra. İklim veya diyet gibi etkenlere bağlı birinin artması ya da azalması vücut sağlığını bozduğunu belirtir.


ÖLÜMÜN GİREMEDİĞİ YER: ASKLEPION-2

M.Ö 3 yy.dan itibaren Helenistik Dönem İskenderiye’sinde özellikle anatomi oldukça gelişmiştir. Dinsel baskı olmadığı için İskenderiye’de anatomi alanında son derece başarılı çalışmalar yapılmıştır. Cerrahi, tıp alanında ayrı bir uzmanlık dalı haline gelmiştir. (M.Ö 2–1.yy.lar) İskenderiye Okulu başta tıp olmak üzere bilim ve felsefe gibi daha birçok alanda ün yapmıştı. Ayrıca bu tarihte çağın en önemli kütüphanelerinden birine sahipti. İskenderiye’nin iki ünlü hekimi Herophilos ile Erasistratos adlı ünlü hekimleri başarılı çalışmalar yapmıştır. Herophilos, Beynin zekânın ve sinir sisteminin merkezi olduğunu kabul etmiştir. Fallop tüpleri ile yumurtalıkları keşfetmiştir. Anatomik çalışmalarını deney ve diyet ile birleştirmiştir. Erasistratos, insan beyni üzerinde çalışmalar yapmış, beyni beyincikten ayırmıştır. İnsan beynini hayvan beyni ile karşılaştırmıştır. İnsan beynini hayvan beyninden ayıran özellik olarak yüzeyindeki belirgin kıvrımları göstermiştir. Kalbi kanın dağıtıcısı olarak tanımlamıştır. M.Ö 2. yy’ın sonlarında Yunan tıbbı, Roma tıbbını etkilemeye başladı. Roma tıbbı çok gelişmiş değildi. Başlangıçta Yunanlı hekimler, Roma’da bir direnişle karşılaştılar. Romalılar halk hekimliği geleneklerine -bilimsel tıptan ziyade batıl inançlara göre yapılan tedavi şekilleri- bağlılığı bu direnişin sebebi olmuştur. M.Ö 295‘te Roma’daki veba salgını için Roma- Tiber Nehri’nde adada- Yunan tanrısı Asklepios adına tapınak yaptırıldı. Salgın yavaş yavaş gerilemeye başlayınca Yunan hekimlerine inanç artmaya başladı. Ayrıca Bithynialı Asklepiades bu dönemde Roma’ya yerleşmiş İlk Anadolulu hekimdir. Başarılı çalışmaları ile Yunanlı hekimleri ve tıbbının Roma İmparatorluğunda kabul görmesini sağladı. M.Ö I.yy Roma’da tıp, köle ya da özgür bırakılmış köleler tarafından ya da çoğu Yunan ya da Yunan kökenli hekimler tarafından uygulanmaktaydı. M.Ö 46’da İmparator Ilius Ceasar tarafından Roma’da yaşayan doktorlara vatandaşlık hakkı tanıdı. Böylelikle hekimlere verilen önem giderek artmaya başladı. Hekimlik sadece köleler ve Yunanlı hekimler tarafından değil Galenos (Marcus Aurelius’un özel hekimi) ve Xenophon (Claudius’un saray hekimi) gibi Roma vatandaşı olan hekimlerce de yapılmaktaydı. Roma’da hekimler; bağımsız pratisyenler, belli aile veya imparatorlara çalışanlar ile sivil kurumlara bağlı olarak farklı biçimlerde çalışmaktaydı. Halk hekimlerine şehir meclisi tarafından maaş verilirdi. Tüm hekimler vergiden ve zorunlu hizmetten muaf tutulmaktaydı. Halk hekimlerinin hastadan para almaları yasaktı ve oldukça iyi sayılabilecek yaşam standartları vardı. Hekimler, kendilerini geliştirmek, deneyimlerini arttırmak için İskenderiye, Smyrna, Ephesos gibi tıp merkezlerine gider ya da ünlü hekimlerin yanında eğitim alırlardı. Bunlar zorunlu olarak yapılması gerekli değildi. İsteyen herkes kendini doktor ilan edebilirdi. Hekimlik alanında çıraklık -sanat ve zanaat dallarında olduğu gibi – çok geçerliydi. Hekimler ve cerrahlar en az bir yardımcıya ihtiyaç duyarlardı. Çırak ya hekimin çocuğu ya da genç bir akrabasıydı. Akraba bağı yoksa hekime çıraklık parası öderdi. Hekimlerin kurdukları kendi birlikleri –collegeium-vardı. Bu şekilde bir araya gelerek mesleki sorunların görüşüldüğü toplantılar yapıyorlar, yarışmalar, yemekler gibi çeşitli sosyal aktiviteler gerçekleştiriyorlardı. Arkeolojik ve yazılı kaynaklar hekimlerin cerrahi müdahale yaptıkları yerler hakkında da bilgi vermektedir. Hekimlerce kiralanan ya da sivil kurumlarınca gösterilen yerlerde yapılmaktaydı. Sokaklarda yer alan küçük dükkânlar –tabernae medicae- da cerrahi müdahaleler yapılmaktaydı. Askerler, askeri hastanelerde tedavi ediliyordu. Zenginler kendi evlerinde özel doktorların çalışabileceği klinikler oluşturmuştu. Hippokrates’in Corpus adlı eserinde cerrahi müdahalelerin yapıldığı bu ünitelerde aydınlatmanın iyi olması gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca hekimlerin cerrahi müdahale sırasında en uygun pozisyon –oturduğunda bacaklar düşey durumda ve dizlere göre dümdüz- belirtilmiştir.

ÖLÜMÜN GİREMEDİĞİ YER: ASKLEPION-3
Antik çağda en yaygın hastalıklardan biri eklem hastalıkları ve ağrıları idi. Çalışan insanların zorlu yaşam koşulları bu hastalığın 30 yaşından başlayarak insanları etkilediği ortaya çıkmıştır. Bazı göz hastalıkları (miyop, katarakt, şaşılık ve göz kapağı, göz çevresi dokuları gibi) da antik dönemin diğer yaygın hastalıklarındandı. Köylerde ve küçük kasabalarda akraba evliliğinin sık görülmesine bağlı olarak cücelik de günümüze göre fazlaca görülmekteydi. Bazı kadın hastalıkları (göğüs kanseri, düşük v.s.) sıklıkla görülebiliyordu. Antik çağda esas ölüm nedenleri genellikle bakteri ve virüslerin sebep olduğu salgın hastalılardı. Zatürre, menenjit, cüzzam, akciğer tüberkülozu gibi enfeksiyonel hastalıklar toplu ölümlere sebep olabiliyordu. M.S 65’te Roma’da bir salgında otuz bin kişinin öldüğü belirtilmiştir. Salgınlarda genellikle şehirlerde- iç içe ve sağlıksız evlerde-yaşayanlar etkilenmiştir. Yunanlı ve Romalı hekimlerin uyguladıkları tedavi yöntemleri arasında diyet, egzersiz, ilaç ve cerrahi yöntemleri yer almaktaydı. Cerrahi uygulamalardan önce müshil, kusturucular, kan aldırma, ferahlatıcı içkiler, diyet, sıcak- soğuk su banyoları, masaj gibi vücuttan toksik maddelerin atılması öncelikli idi. Gerekirse cerrahi yöntem uygulanmakta idi. Hastalıkların tedavisinde en sık kullanılan yöntem kan alma –flebotomi- yöntemiydi. Bu amaçla kullanılan kaplar –cucurbitula- genellikle dar boyunlu, yuvarlak bir gövde ve deri yüzeyine iyi oturmasını sağlayan yuvarlatılmış ağız kısmı bulunmaktaydı. Dip kısmında ise bir çengele ya da ayaklığa asabilmek için halkası bulunuyordu. Genellikle cam, bronz ya da boynuz malzemeden yapılmışlardı. Bazı durumlarda emme kapları yerine sülük kullanılmaktaydı. Tedavide kullanılan yöntemlerden olan ilaçlar genellikle bitki ve sebzelerden oluşuyordu. Bunlara inorganik veya organik maddelerin yanı sıra baharatlar da eklenebiliyordu. İlaç kapları, daha çok bronz ve fildişinden kaplardı. Ahşap kaplara da rastlanmaktaydı. İlaç formları tablet ve toz şeklindeydi. Bileşimleri hakkında çok fazla bilgi olmamakla birlikte bakır, kurşun, çinko ve demir en sık kullanılan maddelerdi. Bu maddeler tek başlarına kullanılabileceği gibi karışımlar halinde de kullanılmaktaydı. İlaçlar yara ve ülserlerin tedavisinde, kanamayı durdurmak için, doku ve damarları daraltıcı, yakıcı, temizleyici, kurutucu, soyucu ve yumuşatıcı gibi amaçlar için kullanılmaktaydı. Antik Dönemin en iyi farmakopeleri Dioscorides, Celsus ve Galenos’tu. Tüm hastalıkların nekahet dönemleri çok önemli idi. Sağlık Tanrısı Asklepios bazen ayağının dibinde başlıklı bir örtü ile bir çocuk ya da cüce figürü ile tasvir edilirdi. Bu nekahet tanrısı Telesphoros’tu. Gücü, Asklepios şifa tanrılarının gücünü artırarak tamamlardı. Zenginler nekahet dönemlerini sağlık merkezleri olan şifa tapınakları ve kaplıcalarında, yoksullar ise yerel şifa tapınak ve kaplıcalara geçirirlerdi. Antik Dönemde yoksul insanların zor ve yetersiz yaşam koşullarının (ağır çalışma şartları), zengin insanların lüks yaşamının getirdiği hastalıklarla (kontrolsüz yemek yeme alışkanlıkları gibi) hayatlarının büyük bir kısmı şifa arayışıyla geçmekteydi. Yoksul insanların ortalama yaşam süreleri 35-50 yıl, zengin insanların ortalama yaşam süreleri 60 yıl idi. Hastaların şifa arayışında tanrılara yöneliş önemli bir yoldu. İnanç sistemlerinde günlük yaşamın nerdeyse bütününü ilahi güçler oluşturmaktaydı. Ancak bu yeterli değildi. Zamanla tanrıların elçileri statüsündeki rahipler kadar önemsenmeye başlayan hekimler hastalar için şifa olmaya başladılar. Hastalıkların gözlemlenmesi, uygun tedavi yöntemlerin bulunması ve uygulanmaya başlanması tıbbın gelişmesini sağlamaktaydı. Tüm bu arayışlar çok da yeterli olmayan koşullarda sağlanmaya çalışılıyordu. Koşullar ne olursa olsun antik dönemde uygulanan tedavi yöntemleri birçok hastalığın tedavisinde umut kaynağı olmuştur. Döneminin önemli sağlık merkezleri –şifa tapınakları, kaplıcalar- hastaların iyileştirmesine yönelik rahiplerin ve hekimlerin hizmet sundukları hastaneler olarak karşımıza çıkmıştır. Arkeolojik veriler ve yazılı kaynaklar bu merkezlerdeki tedavi yöntemlerinin ilahi güçler de dikkate alınarak yapıldığını göstermektedir. Bu şekilde sağlık merkezlerinin tapım –kült-merkezleri olma işlevi de vardı. Bu merkezlerin tıbbın kuramsal çalışmalarla desteklenmesini sağlayacak zengin kütüphaneleri vardı. Sağlık merkezlerini ziyarete gelen çok sayıdaki düşünürler, filozoflar, tarihçiler fikir alış verişlerinde bulunarak akademik çalışmalarını sürdürmüşlerdir. Antik dönemde tıp alanında yapılan her türlü araştırma, uygulama, tespit ve öneriler zaman içersinde bilimsel yöntemlerle gelişerek ve ilerleyerek bugünkü modern tıp anlayışını oluşturdu.