27 Temmuz 2011 Çarşamba

Tanrı'dan mektup

Sevgili ……..,     Herkes kendini tamamen birine vermeyi, karşısındakiyle arasında güçlü bir manevi bağ kurabilmeyi, gerçekten sevilmeyi ister ama ben buna “Hayır” diyorum. Yalnız olmaktan tatmin olana, keyif alana ve mutlu olana kadar, kendini tam anla...mıyla ve koşulsuzca Bana teslim etmeden önce senin için planladığım özel ve sıra dışı ilişkiye hazır olamazsın. Plan yapmaya, dilekte bulunmaya bir son vermeni ve Benim sana var oluşun en heyecanlı planını aktarmama izin vermeni istiyorum. Senin için en iyisini istiyorum. Bunu sana Benim getirmeme lütfen izin ver.     Her şeyin en iyisini beklerken Bana dikkat etmen gerekir. Benim sağladığım tatmin olma duygusunun tadını çıkar. Sana söyleyeceğim şeyleri dinlemeye ve bunlardan bir şeyler öğrenmeye devam et . Sadece bekle. Hepsi bu. Tedirgin olma. Endişelenme. İstediğin şeyleri bulma ümidiyle etrafına bakıp durma. Sadece Bana bak aksi takdirde sana göstermek istediğim şeyleri göremezsin. Ve sonra hazır olduğunda da seni hayal ettiğinden de harika bir aşkla şaşırtacağım.     Senin için belirlediğim kişi için hazır olana kadar (ki şu anda bile ikinizin aynı zamanda hazır olması için uğraşıyorum), her ikiniz de Benimle ve sizler için hazırladığım hayatlarla tatmin olana kadar Benimle olan ilişkinizin uyumunun bir benzeri olacak sevgi deneyimini tatma şansın olmayacaktır. Bu Gerçek Aşk’tır.     Evet, seninbu harika sevgiye sahip olmanı istiyorum. Benimle olan ilişkinin diğer bir insanda tezahür ettiğini görmek ve sunduğum güzellik, kusursuzluk ve sevginin sonsuz birliğinin elle tutulur bir şekilde keyfine varmak istiyorum. Seni sınırsız sevdiğimi bil.Buna inan ve mutlu ol.     Sevgiler, Tanrı       Not: Bu mektubu her gün okuyun.. Kelimelerin gerçekten ne anlatmak istediğini içinize sindirin.    

Tanrı'dan mektup

Sevgili ……..,     Herkes kendini tamamen birine vermeyi, karşısındakiyle arasında güçlü bir manevi bağ kurabilmeyi, gerçekten sevilmeyi ister ama ben buna “Hayır” diyorum. Yalnız olmaktan tatmin olana, keyif alana ve mutlu olana kadar, kendini tam anla...mıyla ve koşulsuzca Bana teslim etmeden önce senin için planladığım özel ve sıra dışı ilişkiye hazır olamazsın. Plan yapmaya, dilekte bulunmaya bir son vermeni ve Benim sana var oluşun en heyecanlı planını aktarmama izin vermeni istiyorum. Senin için en iyisini istiyorum. Bunu sana Benim getirmeme lütfen izin ver.     Her şeyin en iyisini beklerken Bana dikkat etmen gerekir. Benim sağladığım tatmin olma duygusunun tadını çıkar. Sana söyleyeceğim şeyleri dinlemeye ve bunlardan bir şeyler öğrenmeye devam et . Sadece bekle. Hepsi bu. Tedirgin olma. Endişelenme. İstediğin şeyleri bulma ümidiyle etrafına bakıp durma. Sadece Bana bak aksi takdirde sana göstermek istediğim şeyleri göremezsin. Ve sonra hazır olduğunda da seni hayal ettiğinden de harika bir aşkla şaşırtacağım.     Senin için belirlediğim kişi için hazır olana kadar (ki şu anda bile ikinizin aynı zamanda hazır olması için uğraşıyorum), her ikiniz de Benimle ve sizler için hazırladığım hayatlarla tatmin olana kadar Benimle olan ilişkinizin uyumunun bir benzeri olacak sevgi deneyimini tatma şansın olmayacaktır. Bu Gerçek Aşk’tır.     Evet, seninbu harika sevgiye sahip olmanı istiyorum. Benimle olan ilişkinin diğer bir insanda tezahür ettiğini görmek ve sunduğum güzellik, kusursuzluk ve sevginin sonsuz birliğinin elle tutulur bir şekilde keyfine varmak istiyorum. Seni sınırsız sevdiğimi bil.Buna inan ve mutlu ol.     Sevgiler, Tanrı       Not: Bu mektubu her gün okuyun.. Kelimelerin gerçekten ne anlatmak istediğini içinize sindirin.    

26 Temmuz 2011 Salı

Sen ne zaman......

Sen ne zaman inci tanem oldun gözümde..Ne zamandır yıldızların yıldızlarımın komşusudur..Bu rüzgar hep senin kokunu mu taşıyordu ,seni koklayınca mı rüzgarlar kıskandılar tenini ;hep sen kokar oldu bu hava ..
Sen ne derinlikte daldın da buldun beni,göklerin üstümüdür incilerin doğduğu yer ,denizlerin serinliği mi..Söyle bana yıldız gözlü adam ,hangi mavi derinliklerden buldun  incilerimi..

Bir ömürlük sade kahve gibisin ... tadında telvenin hazzı ,gözünün renginde köpüğü ;seni içmeye kıyamadığım ,tadına doyamadığım kahvem diye saklarım ben dilimde...

Nadide Polat

25 Temmuz 2011 Pazartesi

SİMURG EFSANESİ

Rivayet olunur ki, kuşların hükümdarı olan Simurg (Zümrüd-ü Anka ya da batıda bilinen adıyla Phoenix), Bilgi Ağacı'nın dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş. Bu kuşun özelliği gözyaşlarının şifalı olması ve yanarak kül olmak suretiyle ölmesi, sonra kendi küllerinden yeniden ...dirilmesidir. ....

Kuşlar Simurg'a inanır ve onun kendilerini kurtaracağını düşünürmüş. Kuşlar dünyasında her şey ters gittikçe onlar da Simurg'u bekler dururlarmış. Ne var ki, Simurg ortada görünmedikçe kuşkulanır olmuşlar ve sonunda umudu kesmişler. Derken bir gün uzak bir ülkede bir kuş sürüsü Simurg'un kanadından bir tüy bulmuş. Simurg'un var olduğunu anlayan dünyadaki tüm kuşlar toplanmışlar ve hep birlikte Simurg'un huzuruna gidip yardım istemeye karar vermişler.

Ancak Simurg'un yuvası, etekleri bulutların üzerinde olan Kaf Dağı'nın tepesindeymiş. Oraya varmak için ise yedi dipsiz vadiyi aşmak gerekirmiş, hepsi birbirinden çetin yedi vadi... İstek, aşk, marifet, istisna, tevhid, hayret ve yokluk vadileri... Kuşlar, hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar. İsteği ve sebatı az olanlar, dünyevi şeylere takılanlar yolda birer birer dökülmüşler. Yorulanlar ve düşenler olmuş...
"Aşk denizi"nden geçmişler önce...". "Ayrılık vadisi"nden uçmuşlar...". "Hırs ovası"nı aşıp, "kıskançlık gölü"ne sapmışlar... Kuşların kimi "Aşk denizi"ne dalmış, kimi "Ayrılık vadisi"nde kopmuş sürüden... Kimi hırslanıp düşmüş ovaya, kimi kıskanıp batmış göle... Önce Bülbül geri dönmüş, güle olan aşkını hatırlayıp; Papağan o güzelim tüylerini bahane etmiş (oysa tüyleri yüzünden kafese kapatılırmış); Kartal, yükseklerdeki krallığını bırakamamış; Baykuş yıkıntılarını özlemiş; Balıkçıl kuşu bataklığını.
Yedi vadi üzerinden uçtukça sayıları gittikçe azalmış. Ve nihayet beş vadiden geçtikten sonra gelen Altıncı Vadi "şaşkınlık" ve sonuncusu Yedinci Vadi "yokoluş"ta bütün kuşlar umutlarını yitirmiş...

Kaf Dağı'na vardıklarında geriye otuz kuş kalmış. Sonunda sırrı, sözcükler çözmüş: Farsça "si", "otuz" demektir... murg" ise "kuş"... Simurg'un yuvasını bulunca ögrenmişler ki; "Simurg - otuz kuş" demekmiş. Onların hepsi Simurg'muş. Her biri de Simurg'muş. 30 kuş, anlar ki, aradıkları sultan, kendileridir ve gerçek yolculuk, kendine yapılan yolculuktur.
Simurg Anka'yı beklemekten vazgeçerek, şaşkınlık ve yokoluşu da yaşadıktan sonra bile uçmayı sürdürerek, kendi küllerimiz üzerinden yeniden doğabilmek için kendimizi yakmadıkça, her birimiz birer Simurg olmayı göze almadıkça bataklığımızda, tüneklerimizde ve kafeslerimizde yaşamaktan kurtulamayacağız.

Şimdi kendi gökyüzünde uçmak zamanıdır...

22 Temmuz 2011 Cuma

kendinle, aşkla


ASLA ümidini kaybetme, tam tersine tamamen boş ve herşeyden arınmış olana
dek dayan.

KENDİ KÜLLERİNDEN KENDİNİ Yeniden YARAT…YENİDEN DOĞ..

...İşte o zaman SENİ SEVEN SANA DEĞER VEREN, SENİN SEVDİĞİN SENİN DEĞER verdiğin MUTLU BİR YAŞAMIN TEMELLERİNDE ve yeniliğinde gerçegin içinde herşeye yeniden başlayabilirsin.

BENİMLE ..YANİ KENDİNLE ..YANİ ..AŞKLA..

Ve yeniyle dolarken,İÇİNDEKİ ÇOCUĞU ÖZGÜR BIRAKIP..Tüm BAĞIMLILIKLARINA SON vererek.. küçük bir çocuk gibi olabilir ve bu yaşamın mucizevi harikalığının tümüyle keyfini çıkarabilirsin… MUTLU OLABİLİR.. MUTLU EDEBİLİRSİN..

Ne kadar küçük olursa olsun ilk adımı isteyerek at.

İyileşmeyi ve öğrenmeyi tüm içtenliğinle iste, MUCİZELER mutlaka gercekleşecektir.

21 Temmuz 2011 Perşembe

Yaşam için


YAŞAM İÇİN

Kural 1: Asla kendinden şüphe etme... Sen ne hissediyorsan o her zaman doğrudur. Dünyadaki bütün insanlar toplansa ve sana aksini söylese bile senin hissettiklerin senin için doğrudur. Onlar farklı hissedebilir, farklı düşünebilir ama bu senin hissettiklerinin yanlış olduğunu göstermez, sadece onlardan farklı olduğunu göste...rir.



Kural 2: Asla farklı olduğun için utanma. Eğer çevrende senin gibi düşünen, seni anlayan insanlar yoksa o zaman çirkin ördek yavrusu hikâyesini hatırla... Muhtemelen sen yanlış yerde, yanlış insanlarla birlikte olduğun için seni anlamıyorlardır. O halde hedefin, ait olduğun yeri bulmak olmalıdır. Asla muhteşem bir kuğu olduğun gerçeğini unutma ve ördek olmak için uğraşma.



Kural 3: Geçmişte yaptıkların için pişmanlık duyma ve özür dileme. Yaşadıklarının senin için önemli bir ders olduğunu kendine hatırlat. Bu tecrübe ile aldığın bilgiyi özenle incele, olayda yaptığın hataları ve yeniden aynı durumda olsan nasıl davranacağını iyice düşün ve gelecek olaylar için kendini hazırla. Kırılan vazo tamir edilemez ama gelecekte başka vazoların kırılması önlenebilir



Kural 4: Mümkün olduğunca kimsenin senin adına karar vermesine izin verme ama başkalarının haklı olabileceğini de unutma. Bu hayat senin ve istediğin gibi yaşamaya hakkın var, fakat başkalarını dinle ve onların bakış açısını anlamaya çalış.



Kural 5: Ailen dışındaki insanlarla ilişkilerinde, asla kendi ihtiyaçlarını ikinci plana atma ve kendini hayallerle kandırma. Her zaman ama her zaman önce sen gelmelisin. Asla başka insanlar üzülmesin diye kendini üzmeyi tercih etme. Sen kaldırabiliyorsan, onlarda kaldırabilir. Karşındaki insan senin mutluluğunu düşünmüyorsa ve senin üzülmene yol açıyorsa, o zaman o insan sana değer vermiyor demektir. Bu kişileri değiştireceğini ya da sana zamanla önem vereceğini düşünme. Sana karşılıksız sevgi veren ve senin için her şeyi göze alabilecek tek insanlar ailendir.



Kural 6: Asla kaybetmekten korkarak, sırf inanmak istediğin için karşındaki insanın sevgi sözcüklerine inanma. Sevgi insanın kalbindedir, gözlerindedir, davranışlarındadır, ses tonundadır, sana verdiği önemde ve değerdedir, senin için yaptığı fedakârlıklardadır. İnsanlar çok kısa zamanda sevgi sözcüklerini umarsızca dağıtmaya başlarlar. Bunları dinle ama gerçek sevgiyi karşındakinin davranışlarına bakarak bul. İnanmak istediğin için değil, gerçek olduğu için karşındaki insanın sözlerine inan...



Kural 7: Her zaman ama her zaman, mutlaka kalbini dinle. Hayatta senin için neyin doğru olduğunu bir tek içindeki ses söyleyebilir. Dolayısıyla içindeki sesle konuşmayı öğren. Her gün kendinle kalmak için zaman ayır ve kalbini dinle. Başka şekilde hissetmek için ikna etmeye değil, gerçekten ne hissettiğini bulabilmek için dinlemeye çalış. Bazen içindeki ses sana çok zor geleni yapmanı söyleyebilir ya da duymak istemediklerini söyleyebilir. Korkma ve içindeki sesi dinlemeye devam et...



Kural 8: Her zaman ama her zaman, mutlaka kendine iyi davran. Kendini sev, şefkatle yaklaş. Yanlış yaptığında acımasızca kendini eleştirip üzme... Aksine başını okşa, kendini kucakla ve her şeyin geçeceğini söyle. Üzgün olduğunda, kırıldığında, acı çektiğinde, mutsuz hissettiğinde kendine özen göster, tıpkı hasta bakar gibi kendine bakım uygula. Yapmaktan hoşlandığın aktivitelerle meşgul ol ve bu durumdan çıkarak kimsenin seni incitmesine, üzmesine izin vermeyeceğini göster.



Kural 9: Hayatta her şeyin bir bedeli olduğunu asla unutma ve bedel ödemekten istemediğin için kendini boşlukta bırakma. Örneğin bir insanı incitmişsen, ödeyeceğin bedel o insanın güvenini yitirmektir. Eğer seni sevmeyen biriyle birlikteysen, yalnız kalmaktan korkup ilişkini sürdürme, çünkü bunun bedeli sevgisiz bir hapiste yaşamaktır. Eğer farklı olmaktan korkuyorsan ve başka insanları taklit edip onlar gibi olmaya çalışıyorsan, ödeyeceğin bedel kendine olan saygını yitirmek olacaktır. Diğer taraftan bazen kendin gibi olmanın bedelinin de yalnız kalmak olduğunu unutma. O halde yaşamda her zaman bir bedel ödeyeceğini hatırla. Bir adım atmadan önce mutlaka ödeyeceğin bedeli bil ve kazanacaklarına değip değmediğine bakarak kararlarını ver.



Kural 10: İnsanlara karşı nazik ve sevecen ol, ne olursa olsun asla bir başka insanı kırmak için konuşma, bilinçli olarak üzmeye çalışma ve kendi acını hafifletmek için bir başkasını yaralama.



Kural 11: Hayatta en büyük dostun sen olabileceğin gibi hayattaki en büyük düşmanın gene sen olabilirsin. Seçimini yap ve kendin için dostun mu yoksa düşmanın mı olacağına karar ver. Yaşamdaki tüm acıları atlatabilirsin, her şeye rağmen mutlu olmayı başarabilirsin, istersen kötü alışkanlıklarını bırakabilir ve her zaman yeniden başlayabilirsin. İstersen kendine yeni bir hayat kurabilirsin. Eğer sen kendinin dostu olabilirsen…



Kural 12: Asla tecrübe kazanmaktan kaçma… Ne kadar zor olursa olsun, yeniden ayağa kalk ve yola devam et. Hayatı öğrenmek için o tecrübelere ihtiyacın var. Kalbin aşk acısı ile yaralanmış ise, sonsuza kadar kendini aşka kapatma. Ruhun insanların acımasızlığı ile incinmiş ise, hayata küsüp kendini karanlık bir dünyada yaşamaya zorlama. Bedenin çok büyük acılar çekmişse, kendini uyuşturup bırakma. Unutma bilge insan hayatı yaşayandır.

14 Temmuz 2011 Perşembe

Aydınlanmak

Kişinin dayanıklığı, zorluklara karşı verdiği mücadele ile artar. Her fırtına, her yağmur, her kavurucu güneş ışını insanı güçlendirir.

Her reddediliş bir fırtına, bir yağmur, bir kavurucu sıcak değil mi ? Kimi fırına kadar sarsar, kimi yağmur gibi ıslatarak ürpertir. Kimi de kavurucu güneş gibi içimizi yakar.

Ama dağın yükseklerinde yetişen ağaçlar gibi bizi dayanıklı ve nadide kılar. Zorluklar daima geçicidir.

Her zorluk kendisi kadar, hatta daha büyük kazancı içinde taşır, çözümü de için de taşır.

8 Temmuz 2011 Cuma

Barani'den

Unutmaya ayarlanmış hafızalar üstüne kurulmuş olan dünya, dönmeye devam ederken, kıyamete dek..
Lekesiz kalplerin nurlu parlaklığında, her dua kabul olunmuş ve her vesvese susturulmuştur..bârânî..
atilla baran can

Görünen güzelliği herkes sever. Eğer; Gerçek aşkı arzuluyorsan, gözüne güzel görünene değil, herkesin farkına varamadığı ruhunu, güzelleştirene aşkını sunacaksın..bârânî..

Kaderin kötü gidişatına, zor da olsa katlanılabilir. Çünkü bu durumun bizim elimizde olmadığını eninde sonunda mecburen kabulleniriz.. Ama içimizi en çok burkan şey; Geriye dönüp baktığımızda, canımızı yakıp zamanımızı heba eden şeylerin, esasında hiçbir şeye değmediğini, nasıl olup ta yaşadığımız o zaman diliminde farkemediğimizi, anlamayışımızdır..bârânî..

Benden gördüğü değerin fazlasını bana vermeyeni silmeyi
Ve daha sonrasında ardıma yüzümü bile dönmemeyi
Kendime olan saygımı ve onurumu kimse için kaybetmemeyi
Asla değmeyecek şeyler için gözyaşı incilerimi dökmemeyi
Saygısız ve sevgisiz insanları asla affetmemeyi
...Ve dünyada yaşadığım her anı aşkla sevmeyi
Güç olsa da geç olmadan öğrendim..bârânî..

7 Temmuz 2011 Perşembe

Özgüven


Eğer özgüveninizi yitirdiğinizi düşünüyor ve nedenini sorguluyorsanız, ya da kendinize güveninizi nasıl pekiştireceğinizi merak ediyorsanız bu tavsiyeleri uygulayın.

1. Önce bütün olumsuz tecrübeleri unutun. Durup dururken güveniniz yitirmeniz, başarısızlık duygusunu yaşamanız bundan olabilir. O yüzden ilk adim olarak geçmişteki bütün ...kötü deneyimleri yok edin. Beyninizden silin gitsin!

2. Kendinizle iletişiminiz çok önemli. ”Sen bunu yeneceksin” gibi cümleler kurmayın. Yani kendinize iç sesinizle “sen” diyorsanız bu sorundur. İlk olarak kendinizle “iletişim”e geçip, “ben bunu yaparım” şeklinde cümlelerle ise başlayın.

3. Erteleme olayına bir son verin. Bir şeyi sonlandırmayıp, yarım bırakma, başarılı olamama korkusuna dayanabilir. “Şu an” yapacağınız ne varsa “hemen şimdi” yapın. Bir not edin bakalım, “yarım” bıraktığınız işler çok fazla mı? Onları tamamlamak güven duygunuzu rehabilite edecektir. Çok basit şeylerde bile bunu uygulayın. Saçınızı kestirmeyi ne zamandır erteliyor musunuz? Hemen gidin kestirin mesela..

4. Kesin olarak istediğiniz şeyin ne olduğunu düşünün. Tam olarak neyi, ne kadar, nerede ve nasıl elde etmek istiyorsunuz? Bunu dakikalarca düşünüp, o çok istediğiniz şeye odaklanın. Adrenalinizin arttığını, istediğiniz şeye kavuşmayı “düşünmenin” sizi pozitif bir ruh haline soktuğunu göreceksiniz.

5. Kötü tecrübeleri beyninizin bilgisayarını çöp kutusuna atıp, silmiştiniz ya. Eh simdi, arkadaşlarınızla beraberken biraz sıkılıyorsunuz değil mi? Onlara hep ”dertlerinizden” söz ederdiniz hani! Canım, biraz düşünün, sizin hiç başarınız olmadı mı geçmişte. Dost sohbetlerinde arada sırada bu başarılarınızdan da söz edin.. Anlatırken bunu nasıl yaptığınızı yeniden hatırlayacaksınız. Belki de bu yöntem, başka ulaşmak istediğiniz idealleriniz için de işe yarar!

6. Çevrenizi iyi gözlemlediniz mi? Başarılı ve mutlu insanlar genellikle “Çözüm”e odaklıdır. Bu insanlar yüzde 20 problemlere, yüzde 80 çözümlere odaklanır. Bazı sorunlar aslında sizin “büyüttüğünüz” kadar değil. Siz ona “odaklandıkça” o büyüyor, büyüyor ve çözülmez bir hale geliyor. Bu sorunlarda çıkmaza girdiğinizde bir “örnek” bulun. Yari sorunu çözmüş bir insan örneği. O, nasıl çözdü? Tamamen bu yönteme odaklayın kendinizi.

7. Enerjinizi çoğaltın. Çünkü enerji bize sadece fiziksel güç olarak gerekli değildir. Duyu organlarımız da enerji ile çalışır. Bu enerji sesinize, bakışınıza, görünüşünüze etki eder. Spor yaptığınızda seretonin ve endorfin hormanları artacak. Bu iletişimde çok önemli; Bakışlarınız da bu hormonların etkisiyle karşı tarafa daha kolay “olumlu” mesajlar göndermenizi sağlayacak. Kendinizi “iyi” hissetmek, güne gülümseyebilmek için spor çok önemli. Unutmayın, egzersizden uzak kaldığınızda, adeta benzinsiz bir araba gibisiniz!

8. Telkin çok önemli. Her ne istiyorsanız onu olmuş gibi hayal edin: Alt bilinciniz sadece şimdiki zamanı bilir. O yüzden gelecek zamanlı cümleler kurmayın. Örneğin, ”zayıflayacağım” derseniz asla zayıflayamazsınız. Belirsiz bir gelecek yerine, “şu anda yapıyorum” deyin.. Bu mesajı yolladığınızda, alt bilinciniz sizi o amaç için bazı tutumlara davet edecektir. Siz farkında bile olmadan… Enerjiniz çoğalacak, yavaş yavaş zayıflama isteği artacaktır.

9. Aman, renkler çok önemli. Giysilerde renk tonajlarına dikkat edin. Seçtiğiniz her renk sizi anlatıyor çünkü. Canlı renkler mutluluk ve neşeyi koyu renkler ise ciddiyeti temsil ediyor. Bu tarz olarak size en yakışanı seçin. Bu giysileriniz canlı renklere sahipse güveninizin kendiliğinden geliştiğini göreceksiniz. (Tabii yerine göre.. Bir is toplantısına da pırıl pırıl renklerle gidilmez elbette.) Şu açık ki, asil olarak “ten giysiniz”, yani solgun olmayan bir cilt, parıltılı bakışlar giysilerden daha da önemlidir. Olumlu düşündükçe farklı bir ten renginin ve bakışların sizde oturduğunu fark edeceksiniz.

10. “Evet” ve “hayır” lara dikkat. Hiç kimse size istemediğiniz bir şeyi yaptıramaz. Bazı insanlara da hayir demeyi öğrenin. Hoşlanmadığınız bir mekana sizi götürmek isteyen arkadaşınıza karşı rahatlıkla ” hayır” kelimesini kullanın. Birlikte keyif alacağınız mekanları seçecek arkadasınız mutlaka vardır. Sizi rahatsız eden, olumsuz ruh halinizi çoğaltan insanlarla ilişkinizi de gözden geçirin. Sizi üzen bir insanla yola devam etmek sizden sürekli götürecektir.

11. Geleceği “belirsiz” bırakmayın. Planlayın. O gerçekleştiğinde neler hissedersiniz, sürekli bunu düsünün. Artik o ideale, o “plan”a nasıl ulaşacağınızı düşünün ve kendinizi orada hayal edin sık sık. Örneğin işyerinizde “şef” mi olmak istiyorsunuz? Sürekli bunu nasıl gerçekleştireceğinizi düşünmenin ve bu anlamda somut olarak neler yapabileceğinizin ötesinde, o görevi “hayal” edin. Kendiniz orada, bir toplantıda iken hayal kurun örneğin. Hayaliniz güçlendikçe, tutumlarınız da değişecektir. Örneğin, o iste şef olmak için önce dil mi bilmeniz gerekiyor. Farkında olmadan ayaklarınız sizi bir bir hafta sonu kursuna doğru götürecektir.

12. Geleceği planlamak kendinize güveni, kendinize güvenmek de size bazı “formüller” de getirecektir. Örneğin zayıflamak istiyorsunuz ama neden şişmanladığınızın “formülü”nü dikkate almıyorsunuz. İşte olumlu bir şekilde başarıya odakladığınızda beyniniz, size “neden şişmanladığınız” i da anımsatacak. Ve sizi kilo almaya götüren nedenleri de hayatınızdan kaldırmak üzere planlar yapıyor olarak bulacaksınız kendinizi..

13. Bir de, “olumlu” anlam içeren kelimelere dikkat edin. Olumsuz olarak beyninize yerleştirdiğiniz cümleler size baskı yapar. Orada “beslenir” ve daha güçlü olarak geri dönebilir”. Bir örnek vermek gerekirse, “asla televizyon seyretmiyorum” demeyin. Beyniniz sizi daha istekli olarak TV seyretmeye zorlar. İnsanların “kötülükleriyle” uğraştığınızda da ters tepki verir. Kötü bir kelimeyi kullandığınızda ona yüklediğiniz anlamı bilincinize çağırırsınız! Bu kelimeyi çok sik hatırlamaya başlarsınız. Hatta yıllar sonra o eylemin içinde bile görebilirsiniz kendinizi. O nedenle “olumsuz” herhangi bir kelimeyi (Her ne olursa olsun) beyinize yerleştirmemeye özen gösterin

14. Hayatinizi yönlendirin. Ne eksikse yaşamınızda ona kanalize olun. Sevgi mi yok, sevgi birlikteliğine kanalize olun. O boşluğu bir sevgili dolduracaksa, yani ona gereksinimiz varsa bunu planlayın. Bir takım duygusal boşlukların yerini başka şeylerle kapatmayın. Zaten olumluya ve başarıya kanalize olmuş bir ruh hali, başka arayışlarınıza çözüm bulmak üzere de konumlanacaktır. Basarı ve sevgiyle birlikte donanmış benliğiniz, size enerjiyi ve mutluluğu da çağıracaktır.

Yazar: Ayla ÖNDER